Şimdilik

HÜSEYİN Avni Aker’deki önceki dört maç kabus gibiydi, Trabzonspor için.

Denizli ve Konya yenilgileri, Galatasaray ve İstanbul BŞB beraberlikleri öylesine büyük yaralar açmıştı ki. Kaybettiklerini kazansa, liderin ortağı idi. Bir fazlası, zaten lider yapardı. Ama olmadı.

Kayıplara ağlamak yerine, zararın neresinden dönülürse kardır diye bakmak, en doğrusu idi.

Bu nedenle, "nasıl olursa olsun kazanmak" için çıktı Trabzonspor. Hacettepe maçındaki gibi tek forvet Umut’un arkasındaki Yattara-Alanzinho üçlü ofans düzeniyle mücadele etti. Geçtiğimiz hafta Ankara’da 4 gol atan bordo mavililer, yine pozisyon bulup, bozuk para gibi harcarken ve de tribünlerin homurtuları yükselmeye başlarken, Yattara’nın nefes aldıran şık golü geldi.

Bu arada anlaşılmayan, Trabzonspor takımının neden inatla topu yükselttiği idi. Savunmadan Umut’a şişirilen topların geri dönüşü, rakibe oluyordu. Oysa Yattara, Alanzinho gibi tekniği üst düzeyde olan oyuncular ile Colman ve Selçuk gibi iyi şut çeken forvetimsi orta sahalarla çok iyi ofansif verim alınabilirdi.

Şansları da vardı

Hem zaten böyle bir orta saha varken, topu uzun yüksek oynamak ya intihar etmek ya da ’orta saha yorulmasın’ abartısı anlamına geliyordu.

Gol sonrası 15 dakika Gençlerbirliği’nin baskısı ve Trabzonspor’un direnci ile geçti. Troisi’nin direkten dönen topu, bordo mavililerin şansı idi.

İkinci yarı yine kabustu Trabzonspor için. Gençler takımı, tüm hatlarıyla saldırıp, gol için zorluyor soğuk terler döktürüyordu Karadeniz Fırtınası’na. Egemen ile Song’un yıldızlaştığı, Cale’nin alkışlandığı bu dönemin ne zorlu bir süreç olduğu yakın geçmişteki tecrübelerle ortadaydı.

Alanzinho’nun yerine oyuna giren ve vakit geçirmeden iki gol şansını kullanamayan Gökhan Ünal, açık ofsayttaki Selçuk’un asisti ile sıkıntılı oyunun iyi finaliyle perdeyi kapatıyordu.

Kabus bitmişti.. Tabi şimdilik.
Yazarın Tüm Yazıları