Son günlerde siyasi bir tartışma var. Bize çok lazım değil ama hayatta nelerin yapılmayacağına ilişkin iyi bir örnek.
Bir siyasinin yaptığı yanlışa, "az etik" tanımlamasıyla ortaya çıkan yeni bir tartışma. Tartışmaktan çok, kavgayı seven topluma yeni bir uğraşı... Siyasilerin yaptığı bütün ülkeyi ilgilendiriyor, sporcuların yaptığı ise belirli bir kesimi.
Etik değerlerin sürekli dilden düşmediği Ankaragücü'ne.
Bir tranfser işi var, ligin devre arasında gerçekleşen.
Gökhan Emreciksin'in Fenerbahçe'ye gidişi. Bir de birçok insanın, "Bu işin bonusu" olarak gördüğü ama "Gerçek transfer" Abdurrahman Kayalı'nın verilişi.
İkili paketin Fenerbahçe'ye maliyeti, 2 milyon 100 bin Euro.
Kimin ne ettiği ise karışık. Ankaragücü'ne göre Gökhan'ın gerçek değeri, 1 milyon Euro'nun altında. Çünkü bu rakamın üstüne çıktığı anda bir yıl önce imzalandığı iddia edilen sözleşme gereğince Başkent ekibinin Boluspor kulübüne aldığı paranın yarısını vermesi gerekiyor.
Sorular çevapsız
Bu transferin bir başka ilginç yönü, gerçekleşme biçimi.
Gökhan, tranfserden bir kaç gün önce serbest kalıyor ve elini kolunu sallaya sallaya Fenerbahçe'ye gidiyor. İyi de Fenerbahçe niçin serbest kalmış bir oyuncu için, bonservis bedeli ödüyor?
Bu sorular şimdilik cevapsız.
Bolu Başkanı Necip Çarıkçı, bir çok insanın sandığından daha dişli çıkıyor, işin peşini bırakmıyor.
Tuttuğunu koparacak bir tavır içinde. Kendisine yapılan "Küçük teklifleri" reddedip, avazı çıktığı kadar bağırıyor.
"Hakkımı alırım. Söke söke alırım hem de" diyor. Bağıranın haklı çıktığı bir ülkede; haklının çıkıp bağırması bu... Etik, yitik tartışmalarının, haketmeyenlerce yapıldığı bir ülkede Çarıkçı, bas bas bağırıyor.
Belli ki bir şeyler alacak.
"Ne alacak, nasıl alacak, ne zaman alacak" bekleyip göreceğiz.
Büyük bir merak ve dikkatle..
Kimler olmaz
AnkaragÜCÜ Kongresi'nin ilki, 27 Şubat'ta. Çoğunluk sağlanamazsa, genel kurul 6 Mart Cuma günü yapılacak.
Bir çok başkan adayı atılıyor ortaya. Hepsi boş...
Öncelikli konu, "Ankaragücü ile Ankaraspor birleşecek mi yoksa ayrışacak mı" hala belirsiz.
"Birleşir de Melih Gökçek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kaybederse?" sorusunun cevabı da verilemiyor.
Birleşme gerçekleşirse, sonrasında yaşanacaklar da kocaman bir soru işareti. Yani anlayacağınız ortalık, şimdilik toz duman.
Ben soyut anlamda "Olacakları" değil de somut olarak "Başkan olmayacakları" anlatayım sizlere.
Öncelikle Çarmıklı ailesinden kimse olmayacak. Sabri Çarmıklı çok istese de aile meclisinden izin çıkmıyor.
Recep Uzelli de "Bu işlerden bir süre için uzak kalma" kararlılığında. Sebebi, kendi işlerini yoluna koyma çabası.
Ufuk Baloğlu, çok hevesli olmasına karşın, bir süre önce tribünlere çok güvenmesinin yarattığı hayal kırıklığını henüz üzerinden atamamış. Üstelik son zamanlarda Bodrum'daki işlerine yoğunlaşmış.
Mevcut yönetimden çıkacak her hangibir isim de tribünlerin bir süredir, sloganlaştırdığı "Başkan İstifa" veya "Yönetim istifa" kapsamına girdiği için uygun değil. Bu kapsamda adı anılan Serdar Özersin, Cengiz Topel gibi isimler de sistem dışı kalıyor. Eski yöneticilerden Mehmet Kemal Ünsal ile Mümtaz Karakaya da bu tanımın içinde yer alıyor.
"Bunların olmayacağı aşikar ise, kim başkan olur?" sorusu önem kazanıyor.
Şurası muhakkak ki, Ankaragücü'ne büyük bir değişim gerekiyor.
Biz, en iyisi olması gerekenin tarifini yapalım: "Yepyeni bir yüz ve herkesin saygı duyacağı bir isim"