Mesaj çok açık gereğini yapın

“İLK sandıklar açılıyor... İlk sonuçlar düşüyor... Dramatik kopuşa işaret eden bir sonuç... ‘İstikrar’ın değil, artık belirsizliğin, maceranın ve kaosun sahne alacağı bir sonuç... Seçmen, bu kez ‘Ben belirsizliklerle dolu bir ülke istiyorum’ diyor.”
Seçim sonuçlarının açıklanmasından yalnızca birkaç saat sonra, böyle yazdı mahallenin abilerinden biri.
Yalnız da değil.
O, seçmenin böyle düşünmesini isteyenlerden sadece biri.
Böyle olmayacağını bilmesine rağmen, öyle sanılmasını isteyenler gırla.

*

Elbette AKP sadece bir hükümet, iktidardaki siyasi hareket değildi.
Çoktandır farkındayız ki AKP artık eşittir devlet.
Yasama, yürütme, yargı, polis, istihbarat, yükseköğretim, yerel yönetimler, RTÜK, THY, telekomünikasyon, bankacılık sistemi, medya...
Yazmakla bu sütunlara sığdıramayacağım her şey ama her şey uzunca bir süredir tek bir akılla yönetiliyor.
Ve elbette bir ülke her şeyiyle tek bir akla bağımlı kılınırsa...
O akıl ortada olmadığında ‘Ne olur bu memleketin hali?’ diye düşünmek saçma olmaz.
Endişelenebilir insan.
Çok doğal.

*

Keşke bu arkadaşların endişesi de böyle samimi bir endişe olsa.
Ama değil.
Onlar, vantuz gibi yapıştıkları siyasal iktidarın varlığını zorunlu kıldığına inandıkları ‘kaos’u öne sürerek ‘korkuyu’ meşruiyet aracı olarak kullanıyorlar.
Onlar, pompaladıkları kaos korkusuyla, toplumun onların istediği siyasal iktidara ihtiyacı olduğu algısını yaratmaya çalışıyorlar.
Bunu da bu toplumun iyiliği, refahı için yapmıyorlar.
Tek motivasyonları, hiç durmadan kemirdikleri iktidarın paylarına düşen gücünden olacakları kaygısı.
Kaos korkusu, siyasal iktidarların ve onların maşalarının ezelden beri kullandığı en önemli meşruiyet aracı.
Bunu bilmeyen saftır.
O yüzden onları geçelim.

*

Gelelim esas vaziyete...
Ortada bir hasta adam var.
Ve o hasta adamı iyileştirebilmek için sandıktan büyük bir fırsat çıktı.
Hastalığı daha da ilerlemeden durdurabilmek için bir şans. Belki de son şans.
Erken teşhis hayat kurtarır; unutmamak lazım.
O ‘erken’i biz geçeli epey zaman olmuşken...
Parti falan gözetmeden tüm siyasetçilere diyelim ki...
Küçük hesaplar, ihtiraslar, inat ve boş raconlarla bu fırsatı kaçırmayın.
Seçmenin mesajı, karşı köşelerde yazıldığı gibi değil, siz de bal gibi biliyorsunuz.
Mesaj çok açık.
Gezi’den çıkan mesaj ne idiyse, burada da aynı.
Sadece sorumlu davranın, aranızdaki hesaplaşmaları bir yana bırakın, kırmızı çizgilerinizden falan başlatmayın, tabanınıza tane tane birlik olmanın gerekliliğini anlatın ve gereğini yapın.
Toplum olarak bir araya gelmek için belki de bu son fırsatımız, heba etmeyin, buruşturup atmayın.
Sorumluluğunuz çok büyük.

*

Son söz ekonomik istikrar fetişistlerine Kropotkin’den gelsin...
“İnsanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yiyeceklerine inanan ey sizler!
Sürgüne gönderilirken ‘Zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar?’ diyen o krala benziyorsunuz.”