Ağlamamız bittiyse iki şey yapmalıyız

TAŞKÖMÜRÜ madenciliği tarihinin en büyük felaketlerinden biri 1992’de TTK, yani Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun Kozlu Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında yaşandı. 263 işçi öldü, 550 işçi yaralandı.

Haberin Devamı

Facianın ardından yapılan soruşturmada ‘kaza’nın oluşma nedenleri açıklığa kavuşturulamadı.
Bir maden işçisinin sözleri işçi hayatına ne kadar değer verildiğini ortaya koydu:
“Bir yıl psikolojik tedavi gördüm. Ardından yerüstünde görevlendirildim. Yaşadığımız ıstıraplara rağmen kurumdan beklediğimiz desteği alamadık. Faciadan 9 yıl sonra istemdışı emekli edilerek kurum ile ilişiğimiz kesildi. Dünyanın en zor mesleğini yapan madenciler umarım bir daha bizim yaşadıklarımızla karşılaşmazlar.”
Bu temenniler yerini bulmadı. 2010’da Karadon’da 30, 2013’te Kozlu’da 8 olmak üzere TTK’ya ait ocaklarda 38 maden işçisi hayatını kaybetti.
Safi toplu ölümler olduğunda gündeme gelen madenlerdeki iş cinayetleri kesintisiz devam etti.

*

Soma faciası konuyu yeniden gündeme taşıdı. Otoriteler ‘fıtrat’ gibi sözcüklere sığınsa da işçilerin bile bile ölüme gönderildiği ortaya çıkacak.
2010 ve 2011 tarihli Kozlu raporlarında yapılan tüm resmi denetimlerde TTK Kozlu maden ocağında ‘hayati risk’ tespit edildiği, madenin 3 ayrı fayın kesişme noktası arasında bulunduğu, ilave havalandırma sistemi, merkezi izleme sistemi ve ocakları çift yolla yer üstüne bağlanması sisteminin bulunmadığı belirlenmiş olmasına rağmen çalışmaya devam edildiği ortaya çıkmıştı.
Soma’da burnumuza kötü kokular gelmeye başladı bile. Madenden kurtulan Mehmet Ali Dinçer, teknisyen arkadaşının “Kablolar dayanmaz” diyerek 17 gün önce vardiya amirlerini uyardığını ama dinletemediğini söyledi.
Malum, işçi sayısına dair de şüpheler var.
Kozlu’daki facia sonrasında da galeri işi yapan taşeron şirket “İşe gelmeyenler olabilir” diyerek madende kaç işçi olduğuna dair net bilgi vermemiş, TTK madende kaç personeli bulunduğuyla ilgili net açıklama yapmamıştı.

*

Haberin Devamı

O günden bugüne hukuki mücadele sürdüren Adalet Arayan İşçi Aileleri her iş cinayetinden sonra tablonun aynı olmasından şikâyetçi.
Değişen tek şey ölen işçi sayısına göre cenaze namazında saf tutan hükümet yetkililerinin sayısı.
Bugüne kadar hep olduğu gibi Soma’da da iş cinayetleri olağanlaştırılarak vaka-i adiyeden sayılmaya, “kader” olarak gösterilmeye çalışılacak.

*

Haberin Devamı

Soma için herkes seferber oldu, bu kez her şey değişecek, işler düzelecek diye umuyor olmalısınız.
Ama ihtimal o ki şöyle bir şey olacak...
Hükümet mevzuatta bir takım düzenlemeler yapacak –uygulanıp uygulanmayacağı önemli değil, denetimleri sıkılaştırdığını söyleyecek, birkaç günah keçisi bulunup cezalandırılacak, esas suçlular yargılanmayacak. Bir süre sonra kamuoyunun ilgisi dağılacak.
Bu kez bir şeylerin değişmesini istiyorsak, iki şey için uğraşmalıyız.
Birincisi, meslek odalarını, sendikaları Soma ve benzeri davalara müdahil olmaya zorlamalıyız. Çünkü onların vazifeleri, varoluş nedenleri bu. Yoksa en kolayı bir olay olduğunda iki beyanat vermek.
İkinci işimiz siyasi erkle. Hükümet, kamusal denetimden sorumlu olanlar ile kamusal görevleri nedeniyle yükümlülüğü bulunan kurumların yetkililerinin soruşturulması ve yargılanmasında engel çıkarıyor. Mesela, Kozlu davasında Enerji Bakanlığı TTK’nın yargılanmasına izin vermiyor.
Mücadele edeceğiz ve yargılanacaklar.
Yoksa evlere kapanıp daha böyle çok ağlarız.

Yazarın Tüm Yazıları