Envai çeşit renkte bazen masa örtüsü, bazen yastık kılıfı, bazen elbise, bazen bardak altlığı olarak kullanılan bu kumaş kutnu.
Adını, Arapça pamuk anlamına gelen ‘kut(u)n’ dan alıyor.
Çözgüsü floş ipek, atkısı pamuk olan bu kumaşın dokuması epey zahmetli bir sürecin ürünü.
Geçmişte hakiki ipek olan çözgüsü, günümüzde floş diye adlandırılan kavak ağacı selülozundan üretiliyor.
İçinde hiçbir sentetik madde yok; doğal bir kumaş.
Anadolu Selçuklularıyla başlayan kutnu dokuma geleneği, sonrasında Osmanlılarla devam etmiş.
Eskiden, ahşap kamçılı çekme tezgahta mekikle dokuma tekniği kullanılarak üretilirmiş.
Suriyeli göçmen kadın, çocuklarıyla sığındığı yoksul mahallede iş arama sürecini, yaşama çabasını ve çaresizliğini böyle anlatıyor.
*
Emek göçü tarihi korunmasız, kötü koşullarda ve vasıfsız işlerde en düşük ücrete çalışan göçmen kadınların tarihi biraz da.
Hem kadın hem göçmen hem farklı bir etnik gruptan hem de işçi sınıfından olmaları kadınların emeklerinin diğer herkese göre daha fazla sömürülmesine neden olmuş hep.
20 milyon çocuğun 15 milyonu yılda 1 hafta tatil yapamıyor.
Neredeyse yarısı et, tavuk, balık yiyemiyor.
Milyonlarcası kirası ödenemeyen veya ısınmayan, çamaşır makinesi ya da televizyonu olmayan evlerde oturuyor.
Ülkenin doğusunda daha çok; neredeyse 2 çocuktan biri, batısında her 5 çocuktan biri yokluk içinde.
O günden bu yana sanatın iyi geldiğine inanan, bu anlamda toplumsal sorumluluğu omuzlarında hisseden kuruluşlar İstanbul Modern’de gerçekleşen eğitim programlarını, etkinlikleri ve sergileri destekliyor, bunlara sponsor oluyorlar.
Her ne kadar bir müzeyi desteklemek ülkemizde yeni bir mefhum olsa da, 2009 yılından bu yana Gala Modern adı verilen organizasyonla müzenin eğitim programlarına destek sağlanıyor.
Her yıl yaklaşık 600 kişinin katılımıyla yapılan Gala Modern sayesinde bugüne kadar 350 bin çocuk ve genci çağdaş sanatla buluşturan eğitimler gerçekleştirildi. Günde ortalama 500 çocuk sanatla buluşuyor yani.
Bu organizasyonla ünlü sanatçıların yapıtları Gala Modern’de düzenlenen müzayedede satılarak İstanbul Modern’in eğitim projelerine aktarılıyor. Geçen yılki Gala Modern’e yapıtlarıyla katılan sanatçılar Nuri Bilge Ceylan, Adnan Çoker, William Kentridge, Sıtkı Kösemen, Nuri Kuzucan, Kemal Önsoy, Ardan Özmenoğlu, Adrian Villar Rojas, TUNCA, Ziya Tacir, Richard Wentworth, Pae White ve Autoban (Seyhan Özdemir Sarper, Sefer Çağlar) idi.
Gala Modern şimdi 8’incisi için gün sayıyor; 16 Aralık’ta İstanbul Modern’de düzenlenecek gecede eğitim etkinliklerine destek sağlamak için Raffi Portakal ve Maya Portagal Bitargil yönetiminde bir destek yarışı da gerçekleştirilecek.
Müzenin eğitim programlarının içerikleri sürekli değişiyor. İstanbul Modern bünyesinde faaliyet gösteren 10 kişilik Eğitim ve Sosyal Projeler ekibi, çağdaş sanatı her yaş grubundan ve kesimden izleyiciyle buluşturup çağdaş sanatı herkes için erişilebilir kılıyorlar. Bu ekip tarafından her yıl atölye çalışmaları, rehberli turlar, seminer ve okul programları gibi pek çok başlıkta 100’den fazla eğitim programı tasarlanıyor. Müzenin 2 yaştan başlayan bir hedef kitlesi var.
Uzun lafın kısası, İstanbul Modern bir çağdaş sanat müzesi olmanın yanı sıra sanat eğitimine de katkı sağlayan bir kurum. Müzeye ne kadar çok destek veren çıkarsa, o kadar çok sayıda çocuk ve genci sanatla buluşturabilirler.
Ve insanların yüzde 88’i birilerine doğrudan yardım etmeyi tercih ediyor.
228 TL’nin 53.2 TL’si dilencilere, 84 TL’si fitre ve zekâta, 41 TL’si akrabalara, 16 TL’si kuruluşlara, 12 TL’si komşulara gidiyor.
TÜSEV’in Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması’na katılanların büyük kısmı sivil toplum kuruluşları (STK) aracılığıyla yardım yapmadıklarını çünkü STK’lara güvenmediklerini söylüyor.
Sivil topluma bağış yapmak yerine dilenciye, konuya komşuya, akrabaya, hemşeriye yardım ediliyor. Böyle olunca da, bağışların sosyal değişime katkısı olmuyor.
Ama konu kapanmadı.
4 ay önce Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Ceza Kanunu’nun çocuğun cinsel istismarını düzenleyen 103’üncü maddesindeki ‘15 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına’ ilişkin hükmü iptal etmiş ve yeni bir yasal düzenleme yapması için hükümete 6 ay süre vermişti.
Geçen hafta buna, yani çocuğun cinsel istismarına dair Meclis’e gelen ve evvelsi gün yasalaşan tasarı AYM’nin bu kararına dayandırıldı.
Oysa AYM bu kararını, failin de çocuk olduğu durumlarda ceza alt sınırının (16 yıl) çok yüksek olmasıyla gerekçelendirmişti.
Çocuk-doğa ilişkisi zayıfladıkça çocukların algı/duyu dünyası da zayıflıyor, çocuklarda dikkat bozukluğu ve depresyon vakaları artıyor, doğayı tanımayan, kendisini onun bir parçası olarak görmeyen, doğaya kayıtsız bir nesil yetişiyor.
Açık alanda, özellikle de doğada olmayan çocukların fiziksel aktivite düzeyi düşüyor.
Yapılan son araştırmalara göre, çocukların neredeyse tamamı uzmanlar tarafından önerilen fiziksel aktivite düzeyinin altında
kalıyorlar.
Bunun sonucunda çocukların hareketsiz yaşama bağlı şişmanlık ve obezite gibi fizyolojik problemlerle karşılaşma ihtimalleri artıyor.
Anlayacağınız, çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimi için doğa ve açık alan faaliyetlerinin önemi çok büyük.
Doğa eğitimi işte bu yüzden önemli.
Ben size esas mağduriyetleri sayayım...
*
Bu ülkede öz babasının, amcasının ve abisinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşında kız çocuğu var.
Bu ülkede iki abisinin birden tecavüzüne uğrayıp hamile kalan kız çocuğu var.