Melda Narmanlı Çimen

Yüksek sesli evler

10 Eylül 2011
Yeni mevsimle birlikte ev yaşamının 24 saatlik döngümüzden aldığı pay artıyor. Eğlence ve sığınma mekanı olarak birbirini besleyen iki ana işleve odaklanan yaşam alanlarımız, kucağında farklı stil denemeleri taşıyor.

Senenin başından beri tüketici eğilimleriyle ilgili farklı uzmanlardan farklı başlıklarda konuşmalar dinleme fırsatım oldu. Onlar hangi sektörden ya da hangi müşteri profilinden bahsederlerse bahsetsinler, ben beynimin bir yanıyla sözlerinin dekorasyon tutkunları açısından nasıl yorumlanabileceğini tahmin etmeye çalıştım. Bütün notlarımı bir araya getirdiğimde, ev kavramının önümüzdeki dönemde iki temel işleve hizmet edeceğini söyleyebilirim. Bunların ilki “eğlenmek”, ikincisi ise “sığınmak”.
Bir eğlence, davet ve sosyal yaşam alanı olarak ev -özellikle de salon-, yalnızca ailenin değil, kalabalık arkadaş gruplarının eğlence merkezine, dans pistine dönüşüyor. “Benim evim” “bizim evimiz” olurken, dekorasyonda da bu havayı güçlendiren 70’lerin ve 80’lerin retro formları, vintage tasarımlarla birlikte kullanılıyor. Renk skalasında zümrüt, yakut gibi değerli taşların ilham verdiği bir palet var.
Eğlencenin dozunu artırmak isterseniz, gökkuşağı etkisinin hükmettiği, fluoresan renklerin göz kamaştırdığı, sürrealist ve çocuksu tasarımların kullanıldığı bir stile kayabilirsiniz. Bu tip evlerde enerji yüklü, renk yüklü, süslü dekorlar öngörüyor; parlak cilalar, yoğun grafik ve tipografik kullanımlar, pleksiler ve reflektif malzemeler dikkat çekiyor. Aslında aynı kutlamaya podyumlarda da şahit oluyoruz. Renk bloklarının yoğun kullanımı, metalik efektler, halografik biçimler, iri desenler ve floral cümbüş bütün modaevlerinin ortak lisanı. Uluslararası moda dergilerinde “party girl”, “dancing queen” ve “danceathon” gibi başlıklar göze çarpıyor.

EVDE GEÇİRİLEN ZAMAN ARTIYOR

Eğlenme eyleminin tetiklediği bir alan daha var. Genç kuşağın kendini ifade etme ve iletişim kurma aracı olarak gördüğü internet ile ebeveynlerin ilgi alanı olan ev sineması ve karaoke sistemleri, yaşam alanlarının merkez noktaları olmaya başlıyor. Bu teknolojilerdeki yeni donanımlara uyum sağlayacak mobilyalar, bütün akıllı firmaların koleksiyonlarına dahil oluyor. Bilgisayar ve televizyon odaklı düzenlemeler için konfor, ergonomi ve fonksiyon kaygılı tasarımlar yaratılıyor.
Gelelim evin ikinci kimliğine. İlkine göre çok daha sakin ve gösterişsiz sayılabilecek bir renk ve doku skalasında, evimizin koruyucu bir sığınak, bir yuva, hatta bir koza görevine sahip olmasının altı çiziliyor. Renk paletinde beyazın her tonu, toz pasteller ve gümüş griler var. Trend uzmanı Vincent Gregoire yumurta kabuğundan yola çıkarak, bunlara “eggciting” renkler diyor. Geçmişimize daha sıkı bir düğüm atarak kendimizi daha güvende hissetmemizi sağlayan vintage mobilyalar, doğal formlar, yumuşak tekstürler de bu stilin anahtarları.
Sığınma ihtiyacında evin kalbine yerleşen mekan ise, bir terapi merkezi olarak konumlanan ve yavaş yavaş kişisel bir spa’ya dönüşen banyo. Bizi dışarıdaki ruhsal ve fiziksel stresten arındırarak enerji şarjı yapıyor; dijital kirlenmeden nasibini alan beynimizi sakinleştiriyor. Duyuları şımartan banyo ritüelleri için kokulu mumlar, aromatik yağlar ve kalın bornozlar önerilirken, ünlü tasarımcıların banyodaki yarışı bize farklı tasarımlar armağan ediyor.

Yazının Devamını Oku

Film gibi evler!

3 Eylül 2011
Seyrettiğiniz filmlerde başrol oyuncusunun kıyafetlerine takılanlardan mısınız, yoksa arka plandaki kanepenin kumaşına mı? Tahmin edersiniz ki, ben ikinci gruptanım. İşte kahramanlarının dekorasyon seçimlerini sevdiğim bazı romantik-komediler...

Audrey Hepburn’ün “Breakfast at Tiffany’s” (Tiffany’de Kahvaltı) filmindeki unutulmaz stili moda endüstrisine hâlâ ilham verebiliyorsa, filmi bir kere de “alçakgönüllü” dekorasyon tarzı açısından seyredin derim. Holly’nin tek odalı apartman dairesine yerleştirdiği küvet formundaki kanepe, ayakkabılık olarak kullandığı buzdolabı ve telefonunu koyduğu bavul, eviniz için aklınıza farklı fikirler getirebilir.
Bu kült filmin dışında, Hollywood’un pek çok yapımı, karakterlerinin ana yaşam alanları için seçilen stillerle ilham vermiştir. Öyle ya, eviniz bir film dekoru kadar etkileyici olsun istiyorsanız, Hollywood’un başyapıtlarından esinlenmekten daha doğal ne olabilir?
Sonbaharda evinizde değişiklik yapmayı planlıyorsanız, ilk tavsiyem “James Bond” serisindeki evlere göz atmanız. (Özellikle Willard Whyte’ın “Diamonds Are Forever”daki yazlık evi.) Daha sonra da “romantik-komedi” kategorisinden seçtiğim şu filmleri bir kez de ‘arka planlarına’ dikkat ederek seyredip ilham
toplayabilirsiniz:

Something’s Gotta Give

En sevdiğim filmlerden biri olan “Something’s Gotta Give”, Diane Keaton’ın canlandırdığı Erica’nın okyanus kıyısında konumlanan harika Hamptons eviyle de kalbimde özel bir yere sahip.
Simetri ve düzen evin her köşesinde hissedilse de, genel atmosfer sıcak, samimi ve rahatlatıcıydı. Kumaşlar çoğunlukla pastel su renklerinde seçilmişti. Günışığının hakim olduğu iç mekanların ve dramatik ışık oyunlarının kullanıldığı yatak odalarının aksine, dışarıdaki havuz alanında bol bol mum ışığı ve büyük fenerler gördük.

Yazının Devamını Oku

Ünlülerin ev stili

20 Ağustos 2011
Barbra Streisand, yazar ve fotoğrafçı kimliğiyle çıkardığı “My Passion for Design” kitabında, Kaliforniya sahilindeki rüya evini nasıl yaptığını adım adım anlatıyordu.

Hollywood’un diğer ünlü isimleri dekorasyonda onun kadar yetenekli olmayabilirler ama çoğunun evi yarattıkları kişisel detaylarla onları daha da yıldızlaştırıyor. 

Kırmızı halı seçimleri ve habersiz çekilmiş sokak fotoğraflarıyla moda stillerinden ipuçları veren Hollywood ünlüleri, sıra yaşama alanlarına geldiğinde daha çekimser kalarak özel kozalarını paylaşmamayı tercih ediyorlar. Yeni bir ev dekore ettiklerinde ise, kapılarını genelde uluslararası dekorasyon dergilerine açıyorlar. İşte gösteri dünyasının sevdiği 4 ünlü kadın ve yarattıkları ev stilleri...

IŞIK EVİN HER KÖŞESİNDE

Sürekli dekorasyon dergisi sayfaları kesip biriktiren ve gittiği her mekandan ilham toplayan Meg Ryan, kuzey Atlantik kıyısındaki evini çocuklarıyla vakit geçirebilmek amacıyla almış. Güneşin bir cephesinden doğup öteki cephesinden battığı bu aydınlık ev, güzel oyuncunun moda tarzının devamı niteliğinde. Üzüm bağları arasındaki bina, beyaz, ahşap ve çelik tasarımlar dışında büyük bitkiler ve çiçeklerle dekore edilmiş. Yüksek tavanların ve büyük pencerelerin verdiği avantajla ışığın evin her köşesine yayılması sağlanmış. Ryan, mobilyalarda sayıca az, boyutça etkileyici tercihler yapaken, renklerde doğanın nötr paletinden yararlanmış.

PASİFİK MANZARALI

Oyuncu olmadan önce mimar olmayı hayal eden Courteney Cox, bu tutkusunu hiç kaybetmemiş ve Malibu’daki evini yenilerken kolları sıvamış. İçinde misafir evleri, tenis kortu ve yüzme havuzu bulunan ev, iki dönüm arazi içinde Pasifik okyanusunu seyrediyor. Cox, profesyonel yardım da alarak beyaz duvarlı, ahşap zeminli, karmaşadan ve süslü detaylardan arınmış, basit bir dekorasyon yapmış. Okyanus manzarası, evin mümkün olduğunca içine sokulmuş. Örneğin güzel yıldızın çok vakit geçirdiği ana mutfağın kapıları, havuza ve ardındaki okyanusa bakan büyük bir terasa açılıyor. Evdeki beyaz ağırlıklı renk paleti de dışarıdaki manzaranın öne çıkmasını sağlıyor.

AKDENİZ ESİNTİSİ

Grey’s Anatomy’deki Meredith Grey karakteri ile tanınan Ellen Pompeo, 1920’lerin klasik İspanyol stilinde inşa edilmiş evini satın aldıktan kısa bir süre sonra, iç mimar Martyn Lawrence Bullard ile çalışmaya karar veriyor. Yeni evinin dekorasyonuna ilham kaynağı olarak Akdeniz sahillerini seçen Pompeo, “güneş ışıklarıyla yıkanan” ve “geniş gönüllü” bir ev yaratmaya karar veriyor. Eski ve yeni mobilyaları, vintage parçaları kullanarak, tam istediği gibi, Akdeniz rahatlığında bir tarz oluşturuyor.

Yazının Devamını Oku

Tropik bir adada uyanın!

6 Ağustos 2011
Yaz, yolculuk, macera ve cesaret demek. Denemediğini denemek; görmediğini görmek demek. Gitmeyi hayal ettiğiniz ada tatilini evinize taşımanız ve odalarınızda ada rüzgarı estirmeniz için hangi dekorasyon oyunları size yardımcı olabilir?

Karadan kopuk, özgür, maceraperest ve sportane yaşamın sembolü adalar, yaz dekorasyonunuz için iyi bir ilham kaynağı olabilir. Öncelikle gitmeyi düşlediğiniz adayı seçin, sonra stilini inceleyerek belirleyici detaylarını iç mekanlarınıza nasıl yansıtacağınızı planlayın.

Jamaika stili

İlk olarak tüm duvarları bembeyaz yapın ki önüne koyacağınız palmiye yeşili, okyanus mavisi, limon sarısı ya da pelikan pembesi kumaş ve aksesuvarlar daha da öne çıksın. Günışığından bol bol faydalanmak, ferah bir atmosfer yaratmak açısından çok önemli. O yüzden, mümkün olan her pencereden perdeleri çıkarın. Zeminde iroko, çam ya da renkli mozaikler kullanabilirsiniz.

Koh Samui stili

İşe büyük tropik desenli canlı renklerde bir duvar kağıdı seçerek başlayın; üzerini açık renkte iç mekan boyası ile birkaç kat boyayarak “yakıcı güneşten solmuş” bir hava yaratın. Beyaz ahşap panjurlar, tavan vantilatörleri, içki barları, kullanabileceğiniz karakteristik dekorasyon unsurlarından. Bavulları sehpa olarak kullanmak, hem vintage bir görüntü oluşturacak, hem de seyahat hissini güçlendirecektir.

Capri stili

Capri stilini evinize uygularken, ünlü Faraglioni kayalarından, dar sokaklardan ve  görkemli villalardan esinlenseniz de bu adanın aslının limon kokulu doğal bir hayat biçimi olduğunu unutmayın. Keten tekstiller ve yatak örtüleri lüks sıfatının içini doldururken, ferforje mobilyalar, seramikler ve freskler bu coğrafyanın karakterini evinize taşıyacaktır.

Ada stili için alışveriş listesi

Yazının Devamını Oku

Yaz bavulu stil

23 Temmuz 2011
Dünyayı küçültüp bavulunuza sığdırın. Farklı tatil destinasyonlarından toplayacağınız egzotik, ateşli, vahşi veya romantik stil ilhamlarını şehre taşıyarak deko-yolculuğunuzu daha da keyiflendirin.

Egzotik Bali mi?
Uzak ülkelerin doğal formları, büyük yapraklı bitkileri ve ahşap ağırlıklı dekorasyon stili, trend otoritelerinin de vazgeçemediği bir kaynak. Biraz ilkellik, biraz zanaat ama en çok da natürellik temalarına dayanan bu stilin ana merkezlerinden Bali’ye seyahat ederseniz, orada gördüklerinizi evinize uygulamak yaz aylarının maceraperest esintisinin hiç bitmemesini garanti edecektir.
Endonezya adasında konumlanan Bali evleri, buram buram özgürlük ve deniz kokar. Geniş yapraklı ağaçlar, tropik meyveler ve çiçekler arasındaki evlerde kullanılan ham ahşaplar, sedefler ve deniz kabukları, beyaz ketenler ve tüllerle bütünleşir. Beyaz, koyu yeşil ve mavinin yoğun kullanıldığı bu evlerde, mercan kırmızısı, kum renkleri ve altın sarıları da tamamlayıcı unsurdur.  
Romantik Provans mı?
Romantizmin, kırsallıkla birleştirildiği bu temanın aslında pek çok farklı uygulama biçimi olabiliyor. Ama aslolan, Provans’ın büyüleyici, tılsımlı ve uçucu panaromasında tensellik, sadelik, işlenmemişliği ön planda tutan hafif dekorlar tasarlamak. Yumuşak bir bakış açısı ve geleneksel Akdenizli formlara tutkun olmak da şart. Patine ahşaplar, ferforje mobilyalar, galvaniz saksılar lavanta sepetleri ve mum ışığı, Güney Fransa’ya yaptığınız seyahatten evinize taşıyabileceğiniz ana detaylar. Bavulunuzdaki renkler ise beyazın tonları, kum renkleri, eflatun, gök mavisi ve toz pembe olmalı.
Ateşli Meksika mı?
Meksika’da mimari ve dekorasyon, ışık-gölge oyunlarıyla hayat buluyor. Yapıların içi de dışı da, güçlü renklerle döşeli. Duvarlarda indigo maviler, parlak sarılarla birleşiyor ve bu duvarları kiremit kırmızısı yer karoları tamamlıyor. Sıcak bir iklimin eseri olan devasa tropik bitkiler, verandalı evlerde sütunların gölgesine gizleniyor.

Yazının Devamını Oku

Çiçekleri dinliyoruz, gözlerimiz kapalı

16 Temmuz 2011
Geçen hafta Londra’da önce Hampton Court Palace Çiçek Şovu’na katıldım; büyülendim.

Ardından ünlü İngiliz florist-yazar Judith Blacklock’un düzenlediği New Covent Garden pazar gezisine katıldım, büyülendim. Son olarak Jane Packer’in okulunda tam bir günü çiçek tasarımı yaparak geçirdim, ve tabi ki yine büyülendim. Binlerce renk ve binlerce kokunun büyüsünü tarif edebilmem imkansız, ama tabi ki soru yağmuruna tuttum.

Geçen hafta Temmuz güneşi Londra’ya pek yüz vermedi. Çok da iyi yaptı. Yağmurun hemen ardından ünlü şehir parklarının aldığı yeşil rengi görmeye değerdi. Ama bununla yetinmedim. Emsalsiz İngiliz bahçelerinin ve buketlerinin sebebi olan çiçeklerin peşine düştüm; şehrin farklı noktalarında onlarla buluşma fırsatını yakaladım. Buluşunca da hem onları hem de onlara hayat verenleri soru yağmuruna tuttum. 
Hampton Court Palace Çiçek ŞovuTrenle yarım saat mesafede, Thames Nehri kenarındaki Hampton Court Palace, İngiltere Kraliyeti’nin en güzel eserlerinden biri. Evlilikleriyle ünlü kral 8. Henry’nin sarayı olarak biliniyor. 800 yıllık bu eşsiz sarayın bahçesinde düzenlenen Çiçek Şovu, ülkenin bahçe bakımı, çiçek tasarımı, dış mekan mobilyaları ve peyzaj alanındaki en ünlü yaratıcılarını bir araya getiriyor. Bu seneki gösteri de adeta bir çiçek defilesiydi. “Güller diyarı” isimli alanda, eski ve yeni yüzlerce gül türü insana nereye bakacağını şaşırtıyordu. Hiç şüphesiz içlerinde en havalısı, 2012’nin gülü seçilen koyu yeşil yapraklı yakut kırmızısı özel bir güldü: “Moment in Time”. Güzel isim!
Çağdaş tasarımcılar, Keats, Wordsworth, Byron gibi efsanevi İngiliz şairleri için birer bahçe yaratmışlardı. Favorim, Shelley’in doğa ve düşünce gücünü anlatan bir şiirinden esinlenerek tasarlanan “Mont Blanc” şelale bahçesi oldu.
“Picturesque” alanında bu kez ünlü ressamların tablolarından ilham alan çiçek düzenlemeleri vardı. Monet, Hockney, Mondrian ve Kandinsky’nin fırça darbeleri, orkideler, kalalar, şebboylar ve süsenlerle yeniden hayat bulmuştu. Carl Beardsell imzalı “Gece Bahçesi”nde ise, bitkiler ekolojik LED aydınlatmalarla ışıklandırılarak birer teatral forma dönüştürülmüştü.
“Yenilebilir bahçe” düzenlemesi, 2000 m2’lik bir alanda pek çok farklı bitki, kök, tohum, meyve, yaprak ve çiçeğin yetiştirilme ve yemeklerde kullanılmasıyla ilgili ipuçları verdi.

Yazının Devamını Oku

Evde köşe kapmaca

9 Temmuz 2011
Herkesin eve girer girmez kendini kucağına attığı, seyretmekten bıkmadığı, sürekli değiştirip yenilemekten zevk aldığı favori bir köşesi vardır.

Bu köşenin en önemli becerisi, belki de başka hiç kimsenin anlayamayacağı bir yönüyle size tükenen enerjinizi iade etmesi, rahatlatmasıdır. Ruhunuzu ve duygularınızı şahlandıracak yaz köşeleri yaratırken, dekorasyonun aynı zamanda bir terapi olduğunu unutmayın.

Lezzet köşesi

Yazlık evlerde ya da bahçeli şehir evlerinde şemsiye altı oturma grupları günün her saati favori siesta alanlarıdır. Eğer böyle bir köşeyi yemek alanı olarak değerlendiriyorsanız, ahşap ve örgülü dokuların sıcaklığından, seramik yemek takımlarının davetkarlığından ve su renklerinde seçeceğiniz tekstillerin sihirli çekiciliğinden yararlanın. Hava kararmaya başladığında fenerlerinizin ve cam fanuslarınızın içindeki mumları da yaktınız mı, keyfinize diyecek olmaz.

Yastık köşesi

Yastık savaşlarında yine etnik ve folklorik desenlerin üstünlüğü var. Ünlü tasarımcılar Rıfat Özbek ve Erdal Karaman’ın seçtiği egzotik kumaşlarla oluşturulan çift taraflı yastıklardan seçmenizi öneririm. Kuş tüyü dolguların içine lavanta harmanlanarak yapılan bu enfes kokulu yastıklar, el işlemesi etnik kumaşlarda kök boyası kullanılarak renklendiriliyor. www.yastikbyrifatozbek.com

Rahatlama köşesi

Bu senenin en önemli trend ipuçlarından biri olan rahatlık teması, dış mekanlarda doğallıktan, göz yormayan renklerden ve tekstil katmanlarından besleniyor. Farklı zamanları ve farklı malzemeleri birleştirerek iyi hissettiriyor. Tıpkı toprak renklerinin sakinliğinden beslenen bu yaz köşesinde olduğu gibi. Oturma grubunu duvar ördürüp üzerine minder yaptırarak oluşturabilirsiniz; orta sehpa için eski bir yemek masanızın ayaklarını kestirebilir ya da marangoza ham ahşap olarak istediğiniz ölçülerde yaptırabilirsiniz.

Oyun köşesi

Yazının Devamını Oku

Doğayla sıkı fıkı olun

2 Temmuz 2011
Bütün bir yaz boyu doğanın kucağına yerleşin ve içinde sakladığı bin bir gizle tanışın.

Onun renklerini çalın. Onun malzemeleri ve desenleriyle flört edin. Her sabah ve her akşam sofranıza davet edin. Enerjisinden ve dengesinden faydalanın. Boşuna başka arayışlara girmeyin; yaz dekorasyonunuzun ilham perisi ondan başkası olamaz ki!

Stresi şehir hattında bırakıp uçsuz bucaksız hayallere kucak açacağımız yaz mevsiminin eşiğindeyiz. Yalınlık, sakinlik ve rahatlama arayışındaki mevsimin ev formülleriyse doğal dokularda, pastel tonlarda, floral desenlerde ve hasır, ahşap gibi natürel materyallerde saklı.
İç ve dış mekân mobilyaları arasındaki ayrımın neredeyse ortadan kalktığına işaret eden yeni sezonda, mermer, taş, ham ahşap, hasır dokular ve patine beyaz seçimler dikkat çekiyor. Kil, kum ve çöl renkleriyle kombinelenen tasarımlarda, özellikle kanepe ve koltuk tasarımlarına yön veren en önemli kriter rahatlık. Tam bir yayılmaca-uzanmaca formu söz konusu. Köşelere yaptırılacak sedirlerin üzeri bol bol minder ve yastık dolu. Yaz misafirleri için de yatak olan kanepeler, derin koltuklar, portatif tasarımlar bulundurmak gerekiyor. Ağaç kütüğünden sehpa ve masalar, yeşil bitkilerin iç mekânlarda bolca kullanımı, natürel renk paletleri öne çıkıyor. Malzemeler çoğu zaman ham kullanılmalı ve ahşabın damarları, hasırın düğümleri mümkün olduğunca belirgin bırakılmalı. Doğada bulacağınız ağaç dalları, çakıl taşları, kuru yapraklar, deniz kabukları gibi mücevherler de evlerin bedava aksesuvarı olabilir. Abartıdan ve süslemeden uzak durmak şart.
Tekstil tasarımlarının yeni haritası da doğaya duyulan özleme kulak vermiş olmalı ki trend otoriteleri dokulara transfer edilmiş bir doğallığa da işaret ediyor. Ketenler, pamuklular ve romantizmi simgeleyen dantel dokular, etnik tekstillerle birlikte evinizin yaz havasını güçlendirmek üzere beklemede. Floral desenler yine ve tabi ki vazgeçilmez; bu yıl özellikle gül ve karanfil listebaşı görünüyor. Evinize doğal olduğu kadar taze, ferah bir etki de kazandırmak istiyorsanız, o zaman açık lila, sütlü kahve, fildişi, toz pembesi, su yeşili gibi sakin pastellere doğru uzanın ve bu paleti beyaz patinelerle buluşturun.

O la la!

Fransa’nın önemli fuarı Paris Maison&Objet fuarının bir adım gerisinde duran Lyon Fuarı’nın tasarım ödüllerinin mutfak kategorisinde Snaidero, Pininfarina tasarımı Ola 20 ile ödül aldı. Model, formunun mekâna kusursuz uyumu ve organik görüntüsü ile ödülü gerçekten hak ediyor. www.ola20.snaidero.it

Yazının Devamını Oku