Paylaş
Önce bir açıklama yapalım: Sümüklüböcekle salyangozu karıştırmamak lazım. Salyangoz evi, barkı olan bir hayvandır. Ürktüğünde sırtında taşığı helezon şeklindeki kabuğunun içine saklanır Sümüklü böcekse; salyangozun bir alt sınıfıdır. Başını sokacak bir evi yoktur.
En temiz hayvan
Salyangozu ilk kez 20’li yaşlarımda, Lyon’da yemiştim. Kız arkadaşım ‘eskargot’ ısmarlamış, “Sen de yemez misin” diye sormuştu! “Yemem” demeye utanmış, hatta çok sevdiğimi söylemiştim. Biraz sonra önüme, içinde çukurlar bulunan bir tabakta 12 tane salyangoz gelince ne yapacağımı şaşırdığımı hatırlıyorum. Bu meret nasıl yenirdi acaba? İlk hamleyi kız arkadaşımın yapmasını beklemiş, sonra onu seyrederek, iki uçlu küçük çatalla salyangozun kabuğundan nasıl çıkarıldığını öğrenmiştim. Sarmısaklı bir tadı vardı. Sevmiş miydim? Aklımda kalmamış. Sonraki yıllarda her Fransa ve Amerika gezimde yedim. Yedikçe de sevdim.
Bence salyangoz, hayvanların en temizi. Bahçelerdeki en taze bitkilerle besleniyor. Tavukları düşünün. Ne bulurlarsa yiyorlar: Solucan, böcek, hayvan pisliği! Fazla midenizi bulandırmayayım... Ya kuzu, koyun, dana, sığır? Etlerinin her milimetrekaresi, yemlerle aldıkları antibiyotikle kaplanmış. Sebzeler de öyle... Kimyasal gübre artıklarını ne kadar yıkarsanız yıkayın, temizleyemezsiniz. Balıklar da masum değil. Denizlerde ne kadar pislik varsa onlarla besleniyorlar.
Bütün dünyanın dilinden düşürmediği Girit mutfağında neredeyse 50 çeşit salyangoz yemeği var. Kıbrıslı Türkler de salyangoz yemeyi pek severler. ‘Garavilla’ dedikleri salyangozu hem yemekte yerler hem de sirkeli suya yatırıp turşusunu kurarlar. Bizim Datçalılar da salyangoz düşkünüdür. Bahar yağmurlarından sonra bahçelerden topladıkları ‘karavillalar’ı bir güzel yahni yapıp bulgur pilavıyla yerler. Datçalılar salyangoz yiyerek bir taşla iki kuş vurduklarını söylüyor. Birincisi; lezzetli bir yemekle damaklarını şenlendirmiş oluyorlar. İkincisi; bu yemeği yiyerek basur olmaktan kurtuluyorlar. Faslılar da salyangoz sevenler arasında yer alıyorlar. Birçok yemeğin yanı sıra küçük salyangozları da kabak çekirdeği niyetine yiyorlar. Azerbaycanlıların pilav listesinde, salyangozlunun da yer aldığını belirtmeliyim.
Bir şey yapmaz
Aklımıza getirdiğimiz zaman bile iğrendiğimiz bu masum hayvanın, Türkiye’de birçok kişinin karnını doyurduğunu da asla unutmamalıyız. Onu toplayan, yıkayan, işleyen, paketleyen, yurtdışına satan birçok kişi salyangoz sayesinde evine ekmek götürüyor. Salyangoz ihracatında dünya pazarının yüzde 40’ının Türkiye’nin elinde olduğunu belirtirsem, salyangozun önemini daha iyi anlatabilirim.
Son zamanlarda bazı şarküterilerin vitrinlerinde, kavanoz içinde ayıklanmış salyangoz görmek beni sevindirdi. Demek ki salyangozla insanımız arasında ucundan ucundan bir ilişki başlamış. Ayrıca İzmirli gurme-işletmeci Ahmet Güzelyağdöken’in lokantasının mönüsüne salyangoz yemeği koyması da beni ayrıca sevindirdi.
Rezene ve patatesle yapılan yahnisini tereyağlı pirinç pilavıyla yerim. Esas favorim; salyangozun evinin ağzını, tereyağı, sarmısak ve maydanozla yapılan karışımla sıkı sıkıya kapattıktan sonra fırına atıp pişirilenidir. Sözün özü; salyangozun bir tadına bakmakta yarar var. Korkmayın bir şey yapmaz. Tehlikeli olsaydı dünyanın yarısı ölürdü. Ayrıca lezzetli olduğu konusunda size garanti verebilirim.
Paylaş