Paylaş
Roma, anlatmakla bitirilemeyecek bir kent. Tam bitti derken, bir başka hikâye çıkıveriyor karşınıza. Roma Forumu, Trevi Çeşmesi, Kolezyum, Pantheon, Vatikan, Navona Meydanı... Tüm bunları görseniz de görmüş sayılmazsınız. Sizin gördüğünüz, geçmişten bugüne kalan duvarlar, sütunlar, kapılar ve yıkıntılar. Size öykülerden ipuçları sunarlar, o kadar.
Kalıntılar size ‘Qua Vadis’, ‘Kleopatra’, ‘Ben Hur’, ‘Spartacus’ gibi filmleri anımsatacak bir nebze. Gladyatörler, köleler, güzel kadınlar, kanlı imparatorlar... Veya ‘Roma Tatili’ filmindeki Audrey Hepburn ile Gregory Peck’in aşkını hatırlayacak, ‘Bisiklet Hırsızları’ndaki hüznü anımsayacaksınız.
Dile kolay, geçmişi 2800 yıl öncesine dayanan bir kenti, bir bakışta görmek mümkün mü? Onun için size, benim gibi yapmanızı öneririm. Yani, Roma’da yemeğin peşine takılmanızı.
“Her yol Roma’ya çıkar” derler, doğru mudur bilmem. Ancak Roma’daki her sokağın lezzetli bir lokantaya çıktığını biliyorum. Ama bu sokaklar, yüksek topuklu ayakkabılarla yürünecek cinsten değil. Çünkü parke taşlar, yılların verdiği yorgunlukla birbirlerinden ayrılmış, aralarında topukları yutacak ayrılıklar oluşmuş.
Bir de Roma’nın bir ‘yürüme kenti’ olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Öyle zırt pırt taksi bulmak pek kolay değil. Araba kesinlikle kiralamayın, park yeri bulamazsınız. Eskisi kadar olmasa da yine de kalabalık yerlerde cüzdanınıza, çantanıza dikkat edin.
Gelelim yediklerime... Eğer lezzetli bir pizza yemek istiyorsanız, Sforno’yu deneyin. Sadece kenarları yeseniz bile olur. Lezzeti bizim pideleri andırıyor. Ortası ince tabanlı. ‘Cacio eppe’yi öneririm. Bu özel pizzayı beklerken, içinde didiklenmiş gerdan eti bulunan kızarmış pirinç toplarının tadına bakmanızda yarar var.
Antico forno roscioli, tarihi bir fırın. Pizzası kadar ekmeği de çok ünlü. Hamuru ramazan pidesine benziyor. İçi yumuşacık, dışı kıtır. Beyaz pizza, fırının en bilinen pizzası. Sade ve basit. Pidenin üstüne bol zeytinyağı dökülüyor, üstüne de biberiye serpiliyor.
‘La Gata Mangiona’da pizzanızdan alacağınız ilk ısırıktan sonra, ne kadar doğru bir adreste olduğunuzu anlayacaksınız. Pizza mönüsü oldukça zengin. Bana sorarsanız, ‘scozzese’nin tadına bakmanızı öneririm. Bu özel pizzanın üstünde bol mozzarella peyniri, onun üstünde de patates, somon dilimleri ve maydanoz var.
Roma’nın en turistik mekânı Kolezyum’un birkaç sokak ötesindeki Li Rioni’de yer bulmak zor. Küçük odun fırınında her akşam pişen yüzlerce pizzanın tadına bakabilmek için insanlar kuyrukta bekliyor.
DANA GÖZÜ YUVASI
Bunlar, Roma’da kaldığım dört günde tadına baktığım pizzacılar. Tabii hep pizza yemedim, İtalyan mutfağının diğer lezzetlerinden de nasiplendim. Bunları da şöyle sıralayabilirim:
Trattoria al Moro’nun camlı kapılarını açıp içeri girdiğinizde kendinizi birden 1920’lerde buluyorsunuz.
Lokanta, bir zamanlar hemen yanı başındaki Quirino Tiyatrosu’ndan çıkan sanatçıların buluşma noktası olmakla övünüyor. Mönüde Roma mutfağının efsane yemeklerini bulmak mümkün. En ünlü yemeği ‘lumache alla romana’. Yani baharatlı salçayla kendi suyunda pişirilmiş nane soslu salyangoz.
Checchino Dal 1887’nin mönüsünde de ilginç yemekler yer alıyor. Bunlardan biri de sığır gözü yuvasıyla yapılan ‘garafato’. Dana gözü yuvası, sarmısak, kereviz sapı, havuç, soğan ve domatesle kırmızı şarabın içinde kısık ateşte pişiriliyor. Baharatla tatlandırılıyor. Bu lezzetli yemeği yiyebilmek için İtalya’nın dört bir yanından damak düşkünleri buraya akın ediyor.
Tratoria da Cesare’nin şefi yemekleri için, “Bugünün ve geçmişin birlikte oluşturduğu lezzetler” diyor. Lokantasının politikasıymış bu: ”Roma mutfağına ait lezzetlerin unutulup gitmesini önlemek...” En sevilen yemeği ‘minestra di broccoli e arzila’. Fenerbalığı ve brokoliyle yapılan bu çorbanın içinde yok yok: Maydanoz, kereviz sapı, havuç, soğan, acıbiber, küçük parçalara bölünmüş çubuk makarna, zeytinyağı...
Roma’nın lezzet temsilcilerinden bir tanesi de Mordi e Vai. Mönüde et yemekleri, özellikle de sakatat ağırlıkta. Lokantanın en sevilen yemeği ‘fegato alla macellara’. Bu sevilen sandviç, yaprak doğranmış ve tavada kızartılmış dana ciğeri, karamelize edilmiş soğan ve yine tavada kekikle sote edilmiş domatesle yapılıyor.
Settimo all Arancio, küçük bir gastronomi cenneti. 30 yıldan fazla bir zamandır Roma mutfağının en önemli adreslerinden. Lor peyniriyle sunulan ançüez, kekik ve limon suyu içinde bekletilmiş jambon, Roma usulü pişirilmiş enginar, zeytinli ve kaparili Hindistan krepi en sevilen yemekler arasında. Lokantanın en özel yiyeceğiyse kurutulmuş at eti.
Paylaş