Mehmet Y. Yılmaz

Futbolu değil hayvanları izledik

20 Nisan 2018
PEPE’nin, Josef’in ayak bileğine daldığı ve sonunda kırmızı kartla kapının önüne konduğu dakikaya kadar Beşiktaş, oyuna daha hakimdi. Fenerbahçe’nin dar alanda baskılı oyununu alanı genişleterek yanıt veren Beşiktaş çok şut fırsatı buldu, çok korner attı ama bunların hiç birinde “gol” diye ayağa kalkmadık.

Pepe’nin atılmasından sonra oyun Fenerbahçe’nin istediği gibi gelişecekti ki devreye “hayvanlar” girdi.

Margaret Thatcher’ın holiganizmle mücadeleye başlarken tarif ettiği türden hayvanlar!

Hakem yardımcıları ile orta sahaya gittiğinde “keşke maçı tatil etse” diye düşündüm.

Savcıların kamera kayıtlarını izleyip, sahaya eline geçenleri atanları tespit etmelerini bekliyorum. Bunlar tek tek yakalanmalı ve hak ettikleri ağır cezaları almalılar ki diğer statlarda bekleyen hayvanlar da akıllarını başlarına toplasınlar.

Bu şiddetle mücadelenin başka bir yolu yok.

HER TÜRLÜ REZİLLİK VARDI

- İkinci yarı başlarken de merak ettiğimiz, oyunun nasıl gelişeceğinden çok holiganların maçı tatil ettirip ettirmeyecekleriydi Oysa her şey F.Bahçe’nin lehineydi.

Rakip 10 kişi kalmıştı, ilk maçın skor avantajı cepteydi ve 10 kişi kalan rakibe karşı ilk yarının son on dakikasında ortaya konan etkili oyun, ikinci yarıda turu getirecek sonucu yaratabilirdi.

Yazının Devamını Oku

Değişen bir şey yok! Ajda Pekkan hâlâ ekstrem tenakuzlar içinde!

15 Nisan 2018
Memleketimizin süperstarı konuk olduğu televizyon programında tam alkışlanacak şeyler söylüyordu ki birkaç cümle sonra “Beni taşıyabilecek erkek maalesef karşıma çıkmıyor” diyerek başa döndü. Neden böyle oluyor diye düşünürken bütün canlı türlerine uğramam gerekti.

Ajda Pekkan, Lifetime televizyonuna konuk oldu, “Kadın tek başına mücadele etmeli ve daima güçlü olmalı” dedi.

Bunu, Esra Oflaz Güvenkaya’nın sorusu üzerine, babasının annesine uyguladığı şiddet nedeniyle ‘erkeklere güveninin kalmadığını’ açıklarken söyledi. “Küçük yaşlarda şiddet olaylarının içinde kalınca hayatta sadece kendime güvenmem gerektiğini öğrendim” dedi.

Memleketimizin süperstarının böyle kararlı bir feminist duruş içinde bulunmasını takdir edecektim ki şunu söyledi: “Beni taşıyabilecek erkek maalesef karşıma çıkmıyor. Güvenebileceğim bir erkek karşıma çıkarsa her şeyi bırakır giderim.”

Bu cümleyi kurmadan önce de anlattı ki 6.5 yıl evli kalmış ve bu sürede hiç çalışmamış. Kendi deyimiyle ‘başarılı bir ev kadını’ olmuş.

¡  ¡  ¡

Yıllar önce bir söyleşisinde “Ekstrem tenakuzlar içindeyim” dediğini hatırlıyorum. Öyle görünüyor ki durumda bir değişiklik yok! Bir yandan kadının tek başına mücadele etmesi gerektiğini düşünürken, diğer yandan uğruna her şeyi bırakıp gidebileceği bir erkek arayışı içinde olmak başka nasıl açıklanır, bilemiyorum.

Bunun bir orta yolu yok mu? Birbirini seven bir erkekle kadının hem birbirine destek olacağı hem de bağımsız kişiliklerini koruyabilecekleri bir ilişki olamıyor mu?

Erkeğe

Yazının Devamını Oku

Kocaman’ı anlayamadım

15 Nisan 2018
MAÇ başlarken Samet Aybaba’nın planı çok açıktı: Fenerbahçe’yi kendi yarı sahasında beklemek, geride kalacak boş alanı da hızlı adamlarıyla kullanarak skoru ele geçirmek!

İlk 30 dakika bu planın işlediğini de gördük. Hesaplanamamış olan şey Bifouma’nın 24 ve 29. dakikalarda harcadığı fırsatlardı.

Hakemin kaçırdığı ofsayt nedeniyle doğan pozisyonu da buna eklerseniz 3 gol fırsatı!

Emre’nin direkten dönen topunu da ekleyin 4 gol olabilirdi.

Buna karşılık devreyi bitiren düdük çaldığında tabelada Fenerbahçe’nin 2-0 önde olduğunu gördük.

İlk yarı sonucu daha da farklı olabilirdi. Şanslı olan kimdi, karar veremedim.

Gollerden sonra Sivasspor hücuma çıkmaya çalışırken baskıyla kapılan toplar ikinci yarı için de bir işaret olmalıydı.

Fenerbahçe gibi bir rakiple oynuyorsanız, topu ona bırakıp hata yapmasını beklemek çok gerçekçi bir plan değil.

İKİNCİ YARIDA ROLLER DEĞİŞTİ

Yazının Devamını Oku

Kızlar eğlenceli erkekleri sever

8 Nisan 2018
Genç erkeklere sesleniyorum... En şahane kızlarla çıkabilirsiniz ama bir tek koşulu var: Ona saygı duyacaksınız ve ilgisini çekecek bir durumunuz olacak. Birçok şiiri ezbere bileceksiniz, anlatacak öyküleriniz olacak, ‘hayatta kaybetmiş’ olmayacaksınız.

Gazetedeki odam yine taşındı ve her taşınmada olduğu gibi kitaplar elden geçti, okunacaklar ayrıldı, okunmayacaklar ya da zaten okunmuş olanlar arkadaşlara dağıtıldı.
Kitaplardan biri Beste Uyanık isimli bir yazarın kitabı, adı ‘Koca Bulma Sanatı’ (Doğan Novus).
“Bu kitabı niye saklamışım acaba” diye düşündüm düşündüm, içinden çıkamadım. Yasemin’e vermeye kalksam hışmından uzun süre kurtulamam.
Ama kitabı elimde evirip çevirir, sayfaları atlayarak satırlara takılırken aklıma ortaokulda elimize geçen bir kitap geldi: ‘Kız Tavlama Sanatı’.
Yatakhanede, gece ışıklar söndükten sonra el feneriyle ‘mütalaaya’ devam ederken hatmettiğimiz bir kitaptı bu.
‘İnce Memed’in yazarıyım deseydi...
Birinci dersi hep aklımda: “Kız, kızların olduğu yerde tavlanır. Kahvehanede ve stadyumda kız tavlanmaz.”

Yazının Devamını Oku

Geniş alanın tadını çıkardılar

3 Nisan 2018
FENERBAHÇE, puan cetvelinde öyle bir yerde ki bir beraberlikle bile bu sezonu rafa kaldırmak zorunda kalacak.

Ancak, kalan maçlarının tümünü kazanması şampiyonluk için yeterli olmasa bile Şampiyonlar Ligi şansı kazanmak için yeterli olabilir.

Ve böyle bir tabloda Kayseri deplasmanı, taraftara korkulu rüya gördürecek bir deplasmandı.

Maçın ilk 6 dakikası taraftarı korkutmuş da olmalı ama Deniz, çok rahat pozisyonda topu dışarı attı ve maç da tam orada “kırıldı”.

2 dakika sonra Topal’ın süper pasında, Soldado’nun topu alışı ve vuruşu maçın Fenerbahçe için kolaylaşacağını gösteriyordu.

SUMUDICA FANTEZiSi

- Sumudica, Fenerbahçe gibi kompakt bir ekibe karşı pek anlayamadığım bir oyun düzeni ve planla çıktı. Üçlü defans bir fantezi olmalıydı, nitekim Soldado ilk yarıdaki iki golünde bunun cezasını kesti.

Kayserisporlu oyunculara belli ki “rakibe baskı uygulayın” denmiş. Ama bunu nasıl yapacakları öğretilmemiş olmalı ki belki de “en geniş alanda pres yapma” rekorunu kırmaya çalıştılar.

Yaptıklarına

Yazının Devamını Oku

Kadınların olmadığı bir dünyada yaşamak mı? Allah korusun!

1 Nisan 2018
Bir erkeğin yaşamında, sevdiği özel bir kadın olmadığı zaman bunun eksik bir yaşam olacağını düşünürüm. Tanrı, bir kadına sevgiyle bağlanmadan yaşamak zorunda kalacağımız bir hayattan hepimizi korusun!

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Meclis’te düzenlenen Çanakkale Şehitlerini Anma Günü’ndeki ‘icraatı’ tartışılıyor.

İddiaya göre Kahraman, anma törenleri sırasında sahnelenecek bir müsamerede rol alan kadın oyuncuların sahneye çıkmasını engellemiş.

Meclis’ten yapılan açıklama, bu tür bütün açıklamalar gibi hiçbir şeyi açıklamıyor.

Bu ‘açıklamamaya’ göre gösteri, ‘kadın ve erkek sanatçıların sahnenin yan tarafında görev almalarıyla’ gerçekleşmiş!

*  *  *

‘Sahnenin yan tarafında görev alınarak’ gerçekleştirilen bir temsil!

Sahnenin ortasına da acaba sünnetçi fıkrasındaki gibi ‘saat’ mi koydular diye merak ettim.

İsmail Kahraman gerçekten böyle bir şey yaptı mı yoksa bu, bir iddiadan mı ibaret?

Yazının Devamını Oku

Flört iyidir, duyumunu artırır

25 Mart 2018
Hayatta ne yaptıysam bir kadının gözüne girmek için yaptım. Anneannem, annem ve ablamdan başlayarak, ilkokul öğretmenime ve sonra varlıkları sayesinde hayatımı güzelleştiren kadınlara kadar. Yaşamımıza giren bazı kadınlar iz bırakmakla kalmaz, ‘kafanıza çivi çakar’. Böyle bir kadını tanımak için onunla flört etmek gerekir.

Milli Eğitim Bakanlığı, imzaladığı bazı protokollerle bazı vakıfların okullarda konferans, seminer gibi etkinliklerle ‘eğitime katılmasının’ yolunu açmıştı. Bu vakıflardan biri de Türkiye Gençlik Vakfı imiş ki TÜGVA kısaltmasıyla da maruf.
Vakfın yayın organı ‘Fikirname’ adını taşıyor. Bu dergide Salih Eğridere isminde bir mütefekkir, ‘Karşı Cins Rehberi’ isimli bir makale ile gençlere öğütler veriyor.
Anafikri şu: “Zaruri bir durum olmadıkça karşı cinsle konuşmaktan kaçınmak gerekir. Çünkü muhabbetin nereye gideceğini kestirmek zordur.”
‘Zaruret’ durumu nasıl anlaşılacak? Hangi durumu zaruri kabul edip karşı cinsten gençlerin birbirleriyle konuşmalarına hoşgörüyle bakacağız? Hangi durumlarda bu konuşma bir zaruretten değil de o anlık keyiften kaynaklanıyor olacak?
Karmaşık bir soru gibi görülüyor ama Eğridere, çözümü yazmış: “Mecburen muhatap olacağınız karşı cinsle gerektiği kadar ve ciddiyetimizi takınarak konuşup müsaade istemeliyiz.”

İnternet ‘temasları’ konusu da var tabii: “İnternet üzerinden yazışarak yapılan tüm münasebetler de bizi çekebileceği yer bakımından çok tehlikelidir. Bu konularda da hassas olup yaklaşmamak durumundayız.”

Yazının Devamını Oku

Sevgilinize sarılın, baharı hissedin

18 Mart 2018
Ben baharın geldiğini Bebek’te, İnşirah Yokuşu’nun başındaki beyaz köşkün bahçesinde bulunan manolya ağacı açtığında anlarım. Vakit geçmeden sevgilinizle el ele tutuşun, o ağacı izlemeye gidin. Toprağı, köklerini hissedin; sevgilinize sarılın, bir bahar daha göreceğiz diye şükredin.

Benim için baharın başlangıcı Bebek’teki dev manolya ağacının açmasıdır.

İnşirah Yokuşu’nun hemen başında, ilkokulun yanındaki beyaz köşkün bahçesindeki manolya ağacı, benim görebildiğim kadarıyla kendi türünün dünyadaki en güzel örneklerinden biridir.

Evet, bu ağaçla bir gönül ilişkim var ama bu, yargılarımı etkilemiyor. Gittiğim yerlerde açmış bir manolya görürsem zihnimde onunla kıyaslarım.

İstanbul’da yaşayanlar gidip görebilirler, gidemeyenler için de arkadaşımız Murat Şaka bir fotoğrafını çekti.

Kışın yaprakları dökülen bir cins bu. Bilimsel adı ‘Magnolia liliiflora’. ‘Mulan manolyası’ da deniliyor.

Bitki ansiklopedilerinde bu kadar büyüyebilecekleri belirtilmemiş ama o büyümüş.

Tabii uzak akrabası ‘Magnolia grandiflora’ kadar büyümesine olanak yok. Hele de İstanbul’da onlarla boy yarışına girişemez. Ama çiçek açmış haliyle ‘benim’ diyen ‘grandiflora’yı susuz gönderir, iddialıyım.

¡  ¡  ¡

Yazının Devamını Oku