Paylaş
Bir arkadaşımız turistik ziyaret amacıyla iki günlüğüne İsrail’e gitmişti zamanında. Kapıda çok mesele çıkmış. Bilirsiniz bizim pasaporta bazen, bazı yerlerde spontan problemler çıkar. İşte ‘Niye geldin, kesin ona mı geldin, ne bilelim ona geldiğini, ya geri dönmezsen de bizim muhteşem ülkemizde kalmaya çalışırsan’ falan...
Neyse konu uzamış. İçeride bir odada böyle uzun uzadıya sorguya dönmüş. Az daha uzayınca arkadaş hafifçe uzanmış, karşıdaki memura “Sen versene şunu bana” diyerek elindeki pasaportunu almış, kalkmış, çıkmış. Arkasından “Nerede gidiyorsunuz hanımefendi” diye gelerek şaşakalan memura da güzelce çemkirmiş: “Ben buraya turistik ziyaret için gelmiştim ama ülkenizi göreyim diye o kadar da ölmüyorum açıkçası. Geldiğim gibi uçağa bineceğim,
2.5 saat sonra İstanbul’da, 4 saat sonra kanepemdeyim.
Havayollarının bankoları ne tarafta, onu gösterin bana.”
“Ama böyle gidemezsiniz” falan demişler. “Ya kardeşim” demiş, “Giriş yapmadım zaten. Ha, çok istiyorsan al pasaporta ‘deporte ettim’ damgası vur. Zaten bir daha da gelmeye falan niyetim yok”. Bu alışılmadık ve samimi
atar karşısında ‘pardonlayıp’ almışlar ülkeye.
Şimdi ben de yakın bir zamanda ismi lazım olmayan bir ülkenin konsolosluğunun kapısına dayanıp “Arkadaşım ben vize mize hikâyesinden haftalar önce vazgeçtim, şu benim pasaportumu verin, adamın asabını bozmayın” diye demirleri tekmeleyeceğim. Başvuru yaparken ‘4 ila 6 haftada sonuçlanır’ yazan, seyahatimden 7 hafta önce yaptığım başvurum tabii ki 6 haftada sonuçlanmadı. 7 veya 8 haftada da sonuçlanmadı. 9’uncu zafer haftasındayız. Ben uçak biletini iki hafta önce açığa aldım. Gitmek istediğim konserin biletini mecburen yaktım, projeyi komple rafa kaldırdım. Daha hâlâ pasaportum vizeli veya vizesiz iade edilecek.
İnternet bunun gibi anıları birikmiş insanlarla dolu. Bu işin bir de mükemmel kaotiklikte yanları var. Vize aracısı şirket ‘PNR lazım’ diyor, havayolu ‘Ben o rezervasyonu tutmak için para isterim’ diyor, başvuru ücreti bilmemnesi, onları da ekle... Bir sonuca ulaşıp ulaşamayacağını bilmeden havaya atılan paralar…
“Başvuru yaparken ‘4 ila 6 haftada sonuçlanır’ yazıyor. Benimki 8 haftada bile sonuçlanmadı. ”
“Biz aracıyız, biz bilmeyiz”
Bundan yıllar önce de vize işinde başka türlü aşağılandığımız bir dönem vardı, hatırlayan hatırlar. Sabahın 5’inde konsolosluğun kapısına gidip sıraya girersin. Erken gelen erken girer hesabı. İçeride Türk vatandaşı olan ama konsolosluğunda çalıştığı ülkenin konsolosundan da konsolos banko görevlileri olur, onlara dert anlatırsın. Mesela bir evrakın eksik çıktı; onu tamamlayıp ertesi gün yine sabah 5’çi olursun.
Şimdi aracı şirketler var; bir tık iyi. En azından randevu veriyorlar, o saatte gidiyorsun. Ha, gidince önünde seninle aynı saate randevusu olan 62 kişi olabiliyor tabii amao kadar da olur. O randevudan başka pek bir hizmet verdikleri de söylenemez zaten. Bir şey sorarsan da “Biz aracıyız, biz bilmeyiz, konsolosluk bilir” diyor. “Konsolosluğa zaten kim bir şey sormuş da cevap almış” deyip devam ediyorsunuz yolunuza.
Şu hayatta temiz temiz mütekabiliyet uygulayan bir ülkenin vatandaşı olsak en azından ‘Beni uğraştıran ülkenin vatandaşını da benim ülkem uğraştırır’ gibi bir yürek soğuması yaşardık ama tabii o da yok.
Paylaş