PaylaÅŸ
New York
 Â
Burada olduğum sürece, Başkanlık seçimlerine çok az kala, Romney kazanırsa başımıza neler geleceğini araştırdım. Obama'yı biliyoruz. Keşke kazanabilse. Türkiye açısından çok iyi olacak. Erdoğan ile ilişkisi mükemmel. Yönetimin önemli isimleri, Ankara'yı yakından tanıyor. Politikalarda uyuşum var.
 Â
Ancak Obama'nın işi güç. Ucu ucuna bir yarışa tanıklık edeceğiz.
Â
 Obama, Başkanlığın verdiği küçük dahi olsa avantaja sahip. Romney ise, başlardaki arayı kapattı ve yakınlaştı.
 Â
Romney'nin genel yaklaşımı, dünya barışı açısından hiçte parlak mesajlarla dolu değil. Alışana kadar epey zorluk çekeceğiz demektir.
 Â
Türkiye ile ilişkilere gelirsek, Romney'den ne beklemeliyiz?
 Â
Bu konuyu hem Türk, hem de daha önceki yönetimlerde görev almış olan ve Türkiye'yi tanıyan eski Amerikalı diplomatlarla konuştum ve hep aynı sözlerle karşılaştım:
 Â
"Belki başlarda zorlanırsınız, ancak eninde sonunda işler yeniden rayına oturur..."
 Â
Kimse bu işin kolay olacağına inanmıyor. Özellikle Orta Doğu konusunda Romney'in ne istediği belli değil. Kampanyanın etkisiyle olacak, son derece sert yaklaşımları var.
Â
Eninde sonunda o da öğrenecek !
Â
Amerika'nın genel politikaları işleyecek, ancak o zamana kadar da hepimiz terleyeceğiz. İşte bundan dolayı "inşallah Obama kazanır" diyorum.
Â
Yine de 2 kasım gecesi Romney'nin kazandığını duyarsanız fazla üzülmeyin. Türkiye bu bölgede öylesine bir istikrar adası gibi ki, özellikle Washington 'un vazgeçmesi söz konusu olamaz...
KURBANLARI ŞEHİR DIŞINA ÇIKARIN...
Â
Bayramların en güzeli başlıyor.
Â
Hafta sonuna kadar buluşamayacağız. Haftaya buluşacağız.
Â
Kurban bayramı bambaşkadır, ancak son yıllarda İstanbul'un kokusundan dolayı işkenceye döndü.
 Â
Nasıl olmasın ki,Â
"BALYOZ, TAMAMEN UYDURMADIR..."
Â
Kitabı çıktıktan sonra, Ergin Saygun'dan bir de mektup aldım.
Â
Herhangi birşeyi değiştirebileceğinden değil, ancak 18 yıl yatmak üzere suçlu bulunduğu bir dava hakkındaki görüşlerinin kamuoyunda bilinmesini istediğim için özetle aşağıya aldım.
Â
"...Balyoz tamamen uydurmadır. 11 nolu CD'nin -ki tüm suçlamalar oradadır-sahte olduğu, bağımsız adli bilişim uzmanları ve Üniversiteler tarafından 23 defa ispat edilmiş olması, mahkeme için birşey ifade etmedi. Savcılar bizlerin lehine olan delilleri saklıyor ve iddianameye tam tersini yansıtıyor. HSYK'ya şikayet ettik. 2 yıl oldu, sonuç yok... Benim istediğim tanıklar, hiçbiri kabul edilmedi. Ceza davalarının maddi delillere dayanması şarttır, amma burada kanaat-tahmin- değerlendirme esas alınmıştır...Hangi birini anlatayım...Tek bir delil yok. Delil diye Başkan, 50 sayfa doküman adı okumuş, seminer kasetlerini dinletmiş...Bize görev verildi: şu konuda takdim yap dendi. Bu, beni suçlu mu yapar?...Mahkeme delil görüşme safhasını mahkeme pas geçti. Ben daha savunma yapmadan, savcı esas hakkındaki mütalayı haızrlamıştı. Yani bana diyorlar ki "Sen ne söylersen söyle, biz kararımızı verdik"... Hop 18 yıl. Bunun nasıl bir dava olduğunu anla. Bu, tamamen rövanş almak üzere kurulmuş bir dava... Bu bir tertiptir ve bize denk geldi....Demirel en güzelini söyledi: Köprünün altından daha çok sular geçer. "...Bizde hapishane köşelerinde, hastane odalarında sürünür durur, ömür tüketiriz..."
Â
Ergin Saygun'un bu içten satırlarının arasında birçok gerçek saklı...Bende darbelere karşıyım. Bende darbecilerin cezalandırılması istiyorum.
Â
Ancak böylesine hukuk dışılık kokan yöntemler kullanılarak yapıldığı ileri sürülen yargılamalara da aynı şekilde karşıyım. Bundan dolayı da, şimdi Yargıtay'ın kararını bekliyorum. Yargıtay, yargımızı bu tip kuşku ve kaygılardan kurtarmalıdır.
PaylaÅŸ