Paylaş
Bitsin artık bu canavar
TRAFİK kazalarında yakınlarımı çok kaybettim. Hande Mumcu çocuğum gibiydi. Barış Selçuk kardeşim gibiydi. Aynı kazada, habere yetişirlerken, ikisini birden kaybettim.
İki hafta önce Ogün Özdemir'i kaybettim. Genç bir meslekdaşımdı, az tanımıştım. habere yetişiyordu. Sarhoş itin biri çarptı, öldürdü.
Galatasaraylı genç futbolcu Emre Belözoğlu, dünyanın ve Türkiye'nin en masum ve sakin şoförü olarak evine (veya cimbom kampına) giderken, 37 yaşındaki bir vatandaş arabasının önüne atladı, öldü.
Bağdat Caddesi'nde sakin-sakin yürürken trafik canavarınca öldürülen Selin kızımızın babası Boray Uras, Ankara'ya kadar yürüdü. Hız yapan kamyonlar, sollayan sapıklar onu öldürmedi hiç değilse...
* * *
Bu yazıyı niye yazıyorum? İki günlüğüne İstanbul'a gidiyorum.
Ayaklarım yere değsin diye, araba yolculuğunu tercih ederim.
Yola çıkarken hep aynı şeyi yaparım.
‘‘Tedbirsizlik ve dikkatsizlik yüzünden ölüme sebebiyet vermekten’’ dolayı, 10-15 kişiyi öldürse bile, maksimum 2 yıl hapis cezası yiyecek olup, indirimleriyle beraber, toptan 3-4 ay yatacak veya hapis cezası günde 5.000 TL üzerinden para cezasına çarptırılacak olan trafik canavarlarına karşı ‘‘istatistiki tedbir’’ alırım...
* * *
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 1998 Trafik Yıllığı'nı açtım önüme...
Trafik canavarının seyir defterine baktım.
1956 yılında 7.397 karayolu trafiği kazası olmuş...
1976 yılında kaza sayısı 50.628'e çıkmış...
1990 yılında 115.295 kaza...
1998 yılında 440.149 tane...
Normal bir artış hızıdır. Nüfus ne kadar artarsa, araba sayısı ne kadar çoğalırsa, doğru orantılı olarak, kaza sayısı da artar.
* * *
Yine Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 1998 Trafik Yıllığı'nı açtım önüme...
Trafik kazalarında yaralananların seyrine baktım. O da normal... Araba sayısındaki artışa, şoför ehliyeti sahiplerindeki çoğalmaya uygun...
1956 yılında 7.370 kişi...
1976 yılında 30.428 kişi...
1990 yılında 87.693 kişi...
1998 yılında 114.552 kişi...
* * *
Uçakla mı gideyim? Araba-otobüsle mi gideyim? Yoksa, onuncu cumhurbaşkanımızın tercihleri doğrultusunda, raylı sistemle mi?
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 1998 Trafik Yıllığı'nda, o konuda da ‘‘ipuçları’’ var. Trafik kazalarındaki ölü sayısına bakalım...
1956 yılında 1.083...
1976 yılında 5.489...
1990 yılında 6.286...
1998 yılında 4.935...
* * *
İlginç, çok da şaşırtıcı bir seyir defteri... Nüfus artıyor, serseri sürücü artıyor, araba artıyor, kaza sayısı artıyor, yaralı sayısı artıyor.
Nedense, ölü sayısı istikrarını koruyor. Hatta azalıyor.
Üç sebebi olabilir bunun...
1 Arabalarımız daha kuvvetli, daha dayanıklı oldu, çarpsa da koymaz!
2Trafik tıkanıklığı yüzünden aşırı hız yapamıyoruz, polis durduruyor, yavaşlatıyor. Ölmüyor, yaralanıyoruz...
Bir ihtimal daha var.
3Kaza mahallinde ölüp cesetleri orada bulunanlar giriyormuş ‘‘trafik kazası ölümleri’’ istatistiklerine... AKUT, ambulans gibi örgütlerce olay yerinden kurtarılıp hastanede veya yolda ölenler, DİE'nin ‘‘Hastane Ölümleri’’ kategorisindeymiş...
Bana iyi otoyolculuklar!
Paylaş