FİNALE yakışan bir oyundu. Denizli’nin gönderdiği iki bıçkın adam , F.Bahçe’nin orta alan egemenliğini kırıp attı. Ernst ve Cisse’nin ilk hedefi, F.Bahçe’nin oyunu yönlendirecek adamları ile boğuşmaktı.
Fabian Ernst çok koşarak, Eduard Cisse de sert oyun karekteri ile F.Bahçe’yi bu alanda sindirdiler.
Zaman zaman Tello ve Holosko da içe kaçarak alan daraltınca, Beşiktaş bu kez tuzağa düşmedi. Hatırlarlayın... 2-1’lik maçta Fener bu bölgede gönlünce dolaşarak topla istediği gibi oynamıştı.
İlk 45 dakikanın temposuna bakarak merakla oyunun final dakikalarını bekledim. Yüksek tempo ikisinden birini devirebilirdi.
İkinci yarıda saatime bir göz attım... Beşiktaş, maçın 50.dakikasından sonra tek kale oynamaya başladı. Tello kaçırdı. Ernst soluyla kötü vurdu. Ve 73. dakikada Bobo üçüncü golü attı.
Yine bu dakikalarda Cisse aynı tempoyla boğuşuyordu. Ernst de geri vites yoktu. Tam gaz rakibin üzerine gidiyordu. Holosko aynı deparları atıyordu.
F.Bahçe’nin fizik açıdan tükendiği dakikalarda Beşiktaş sapasağlam ayaktaydı!
* * *
MAÇIN yine ilk yarısına dönüyorum. Yusuf Şimşek’in beklenmedik golünden sonra Bobo’nun kaçırdığı bir fırsat var. Bobo, bu pozisyonu gerektiği gibi değerlendirse, Beşiktaş’ın farklı skoru yakalaması için ikinci yarıyı beklemesi gerekir miydi.
Beşiktaş’ın tek yanlışı yediği goldeki savunma gafletiydi. Yine aynı sancıyı yaşadı ve adam paylaşımında inanılmaz ve basit bir hata yaptı.
Ancak, maçın skoru bu kronik hastalığın üzerine sünger çekti. Bir ara gözlerimi Holosko’dan hiç ayırmadım. Beşiktaş’ı rakip kaleye en çabuk taşıyan adamdı. Ve Beşiktaş için ne denli gerekli olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Denizli’nin üçüncü golden sonra Yusuf Şimşek-Uğur İnceman değişimi zamanında düşünülmüş bir hamleydi. Bu skordan sonra oyunu riske atmanın gereği yoktu.
Denizli, fantaziden kaçtı. Sonucu garantiye aldı!
* * *
BEŞİKTAŞ’ta kimler iyi oynadı?. Önce böyle bir skoru yaratan takımı alkışlamak gerekir. İsrarla soranlara şöyle bir sıralama yapabilirim... Cisse ve Ernst doksan dakikanın tamamında iyi oynadılar ve savaştılar. Aynı şeyi Holosko için de söyleyebilirim. Yusuf Şimşek, kopuk kopuk oynasa da akıllı ve gerçekci işler yaptı. Bir finalin nasıl oynanacağını gösterdi.
Tello, ikinci yarıda daha farklı ve etkili kimliğe büründü. Gökhan da onu izledi. Ve Bobo, iki gol atarak yine tribünlerin gönlüne girdi. Üzülmez’in 45 dakikalık mesaisine tam not.
Sakın Sivok biraz aksadı, Ekrem hücumda pek etkili değildi gibi bir düşünceye yönelmeyin. Beni de yazmaya zorlamayın.
Böyle bir skorun sarhoşluğu herkese bazı şeyleri unutturmuştur. Örneğin hakem Bünyamin Gezer’in durup dururken yarattığı penaltı gibi. Öyle değil mi sevgili hocam!