BELKİ iyi oynamadılar. Beklenen kaliteye de ulaşamadılar. Ancak, her ikisi de hücum heveslerini hep diri tutarak koştular.
Boğuşmaktan ve savaşmaktan hiç kaçmadılar. Fizik güçlerini cömertçe harcayarak 90 dakikayı tamamladılar.
Lafın kısası, çatır-çatır oynadılar!
Bir pozisyon ilk 45 dakikanın skorunu değiştirebilirdi. Belki de maçın sonucunu da etkileyebilirdi. Tita, egosuna yenik düştü. Ve Djiehoua’ya vereceği topu, kaleye şutladı. Pozisyonu harcadı...
Aynı bencilliği ikinci yarının başında da yaptı. Bir garip duygularla oynuyor Tita... Son vuruşu hep kendine saklıyor.
* * *
Sivasspor’dan daha etkili bir performans bekliyordum. Gördüm ki, stres onları da yakalamış.
Hep kazanmak için oynuyorlar. Bu duygu Sivasspor’un gerçek kimliğini de etkiliyor. İlk yarıyı pozisyonsuz ve golsüz bitirmenin nedeni de buydu.
Bencillik kötü bir huy... Ama iyimserliğin aşırısı da gereksiz bir iş.
İkinci yarıda Tum’un gole koştuğu bir pozisyonda topu pas olarak kullanması beklenmedik bir fanteziydi. Olası bir gol maçın düğümünü erken çözebilirdi.
Sivasspor ikinci yarıda daha farklıydı. Özellikle Kamanan’ın oyuna girişi, Sivasspor’un rakip kaledeki hücum etkinliğini artırdı.
Ve aradığı golü 86. dakikada yakaladı Sivasspor. Sezer’in golünü anlatmaya gerek duymuyorum. Liderliğin devamı bir yana şampiyonluk için yanan bir kıvılcım gibiydi...