Profesyonel müsabakalarda aktif olarak kariyerini sürdüren 30 yaş üstü oyunculara rastlamak yaygınlaştı. Bu geçmişte olağan dışı bir durumdu. Bir futbolcu genellikle 30’lu yaşlarında aktif futbol hayatına nokta koyarak yeşil sahalara veda ederdi. 2022 yılına baktığımızda ise bu tablonun giderek değiştiğini görüyoruz.
Bugün Lionel Messi (35), Cristiano Ronaldo (37), Robert Lewandowski (34) ve Zlatan İbrahimovic (40) gibi 34 yaşın üstünde 44 futbolcu üst düzey liglerde oynamaya devam ediyorlar.
Bunun en önemli sebeplerinden biri profesyonelleşme protokolleri.
Peki nedir bu profesyonelleşme protokolleri?
Kısa kısa anlatalım...
EN BELiRLEYiCi UNSUR TEKNOLOJi
Bu oyuncuların kariyerlerini uzun yıllar sürdürmesinde en belirleyici faktör teknoloji. Özel şirketlerle yapılan işbirlikleri sayesinde elde edilen verilerle oyuncuların fiziksel koşulları, talepleri ve performans seviyeleri net bir şekilde ortaya konuyor.
Bu veriler hem fiziksel hem de beslenme hazırlığında uygulanan güvenilir ve kesin sonuçlar sağlamakla kalmadı; sakatlıkları önlemede ve hızlı iyileşmede de yardımcı oluyor. Sadece bu veriler bile kısa sürede oyuncuların sürekliliğini artırıcı bir etki sağlıyor.
UEFA Avrupa Konferans Ligi’nde önceki akşam Bodo/Glimt, Roma’yı 2-1 yendi. Bu sonuç sadece Jose Mourinho’nun Roma’sını yakmakla kalmadı; Türkiye olarak bizim UEFA sıralamasında bir anda 20. sıraya gerilememize sebep oldu. Bu da şu anlama geliyor; Türkiye 2023-24 sezonunda Avrupa arenasına sadece 4 takım gönderebilecek.
Süper Lig’de gelecek sezon şampiyon olacak takım, 202324’te Şampiyonlar Ligi’nde tam 4 ön eleme turu oynayacak. Avrupa Ligi’ne hiç takım gönderemeyeceğiz; Süper Lig ikincisi, üçüncüsü ve Türkiye Kupası şampiyonu da Konferans Ligi’ne 2. ön eleme turundan başlayacak.
Şimdi gelelim Kuzey Norveç’in 50 bin nüfuslu en büyük ikinci şehri olan Bodo’nun hikayesine... Geçen sezon tarihinde ilk kez Norveç Ligi şampiyonluğunu kazanan Bodo/Glimt, karşılaşmalarını toplam 8 bin 500 kişilik Asmpyra Stadı’nda oynuyor.
CELTİC VE ALKMAAR’I DA MAĞLUP ETMEYİ BİLDİ
Başarıları sadece Roma’ya karşı oynadıkları 3 maçta elde ettikleri 2 galibiyet, 1 beraberlikten ibaret değil. Konferans Ligi’nde çeyrek finale gelene kadar Celtic ve AZ Alkmaar gibi takımlara da diz çöktürdüler.
Elbette bu tesadüfi bir başarı değil. Bodo, 2000’lerin başına kadar alt lig ve üst lig arasında gidip gelen bir takım hüviyetindeydi. Ancak 2012’de yapılan planlamayla bugünkü Bodo’nun temelleri atıldı. Gençliğe yatırım yaparak alttan gelen oyuncularla bir kültür yaratma vizyonu geride kalan 10 yılda kulübe yeni bir kimlik kazandırdı.
İNGİLTERE’DEN NORVEÇ’E UZANAN BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
Bu gelişimin mimarlarından biri Akademi Direktörü Gregg Broughton. Altyapıda çok önemli işlere imza atan Broughton, gençlik stratejisinin öne çıkmasında büyük pay sahibi. Kadronun yüzde 40’ı akademiden yetişen gençlerden oluşuyor.
Futbol, her türden ilginç gerçeklerle, şaşırtıcı olaylarla, uzun ve renkli bir geçmişi olan içinde eğlencenin ve coşkunun barındığı, 90 dakika boyunca herkesi büyüleyen, bu köşenin adı gibi güzel bir oyun.
Gerçek olan şu ki oyunun güzel yanını, nasıl geliştiğini unuttuk. Çocukların eğlenme hakkını, birey olma hakkını unuttuk. Onlara daha küçücük yaşlarda büyük sorumluluklar yükledik.
‘Futbol güzel bir oyundur’ demek yerine ‘futbol bir ölüm kalım meselesidir’ dedik. Renklerle ayırdık önce çocukları.
DEVRiMi YiNE ALMANLAR YAPTI
Yenilgilerde normal olmayı değil, kahrolmayı öğrettik.
Rakibi kazandığında tebrik etmenin ne kadar değerli olduğunu unutturduk.
Çok çalışıp istikrarın değil, anlık başarıların önemini vurguladık.
Onlara çocuk olmayı, oynarken eğlenmeyi doya doya yaşatamadık...
Sporting Lizbon Teknik Direktörü Ruben Amorim şimdilerde dünya futbolunda adını sıkça duyduğumuz isimlerden.
Braga’dan 10 milyon Euro karşılığında transfer edilen ve ‘yeni Jose Mourinho’ olarak lanse edilen Amorim’in kısa sürede elde ettiği başarılar ortada.
Peki ya Amorim için A takıma yeni oyuncular hazırlayan ve geliştiren UEFA Pro lisansına sahip Sporting Lizbon B Takımı Teknik Direktörü Filipe Engin Neves Çelikkaya ismini duyanınız var mı?
Eminim çok azdır. Bugün sizlere ondan ve onun futbol yolculuğundan bahsedeceğim.
TÜRK BABA, PORTEKİZLİ ANNE
Hayatına dair kısa bilgilerle hemen konuya gireyim... Filipe Engin Neves Çelikkaya, Türk bir baba ve Portekizli bir annenin çocuğu olarak 1985’te Lizbon’da dünyaya geldi.
10 yaşında futbola başlayan Çelikkaya, 22 yaşında kariyerini noktalamak zorunda kaldı. Şimdilerde Sporting Teknik Direktörü olan Ruben Amorim ile Belenenses’te birlikte forma giydi.
Galatasaray kötü giden sezonda elinde kalan tek hedef olan UEFA Avrupa Ligi’nde bugün dünya devi Barcelona’ya konuk oluyor. Sıkıntılı başlayan sezonda toparlanan Katalan ekibi müzesinde bulunmayan belki de tek kupa olan Avrupa Ligi’ni kazanmak için ekstra motivasyona sahip. Peki sarı kırmızılılar güçlü rakibi nasıl bir oyun ortaya koymalı? Xavi yönetimindeki Barcelona’yı yenmek imkansız mı? Aslında değil. Galatasaray’ın özellikle Napoli maçındaki Barça’nın hızını ve Elche karşısındaki ilk 45 dakikadaki zaaflarını dikkate alması Camp Nou’daki işlerini kolaylaştırabilir.
Topu rakibe bıraktılar
Elche, Barça’ya karşı hatları oldukça belirgin bir 4-4-2 ile sahaya çıktı. Baskıdan çok topun inisiyatifini Barcelona’ya bıraktılar ancak oyunu da sahanın belirli bir bölgesinde oynamaya zorladılar.
· Bu anlarda Barça oyunun yönünü değiştiremediği için bu da beraberinde fazlasıyla top kaybını ve Elche kontrataklarını getirdi.
· Aslında Elche ilk yarı boyunca Barça’nın tüm olası senaryolarını bozmayı başardı. Ve golü de bu bölümde bularak ilk yarıyı 1-0 önde kapattı.
Daha üretken ve daha golcü
İlk yarı boyunca Barça sağ taraftan Dembele ile etkili olup onun topu Aubameyang’a ulaştırmasını bekledi. Xavi aslında bu oyun tarzıyla ikilinin Dortmund’daki kimyasını Barça’da yeniden yakalamaya çalışıyor. Ancak bu kimya ilk 45’te istenen sonucu vermedi.
·
Yakın dönemde dünyaca ünlü taç atışı antrenörü Thomas Gronnemark’ın Antalyaspor ile özel bir çalışma yaptığını öğrendim. Daha önce Liverpool’da çalıştığı sırada iletişim kurduğumuz Thomas’ı arayıp, Antalyaspor’daki deneyimi hakkında bilgi almak istedim. Kendisi, kulüplerle yaptığı çalışmaların gizlilik esasına dayandığını ve onlar açıklamadan bilgi vermesinin doğru olmayacağını söyledi. Kararına
saygı duyduğumdan, fazla uzatmadan konuyu kapattım ve rotamı konunun geçtiği yer olan Antalyaspor’a çevirdim...
BiLiMSEL ÇALIŞIYOR
Daha önce bu köşeden Nuri Şahin’in örnek aldığı teknik adamları ve günümüz futbolundaki bilimsel çalışmalara ne kadar önem verdiğini anlatmıştım. Ve edindiğim bilgiler sonrası bu özel çalışmalarda neler yaşandığını kısaca aktarayım...
JURGEN KLOPP’LA KONUŞTUKTAN SONRA GRONNEMARK’I ARADI
Nuri Şahin, taktik anlayışı gereği topun mümkün olduğunca takımında kalmasını istiyor. Taç atışlarının da oyunun kontrolünde çok fazla öneminin olduğuna inanıyor. Bir gün Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Klopp ile futbolun genel taktik anlayışları üzerine sohbet ettikleri sırada konu taç atışlarına geliyor. Klopp, futbolda artık detayların belirleyici olduğunun altını çizerek, taç atışlarına verdikleri önemi anlatıyor. Şahin bu
görüşmenin hemen sonrasında Gronnemark ile bir toplantı yapıp, futbol anlayışından ve sahada geliştirmek istediği noktalardan bahsediyor.
Devre arası kampında Beşiktaş Sportif Direktörü Ceyhun Kazancı, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, İngiltere’nin Brentford Kulübü’nden ve onun sportif direktörü Phil Giles’ten özellikle bahsetmişti. Kurduğu cümlelerde Giles’ten alıntılar yaparak şunları söyledi:
3 ÖNEMLi ÖZELLiK
“Giles ‘Ben ne bir antrenör ne de yetenek avcısıyım. en önemlisi işlerini iyi yapanları işe aldım. Onlar işlerini iyi yapsın’ demiş. Ben hoca değilim,
böyle bir planım yok. Ben scout değilim, izleme komitesinde değilim ve olmayacağım. Ancak burada kimlerin iyi çalışacağını tespit etmeye çalışıyorum.”
Evet, Giles kulübe dair çalışmalarını anlatırken bu cümleleri kurmuştu.
O zaman bu yazıda Ceyhun Kazancı’nın ilham aldığı Brentford Kulübü ve onun sportif direktörü Phil Giles’i tanıyalım... Brentford’un hikayesinde neler mi var?
1-) Yeniliklere öncü olma.
2-) Verilerin akıllıca kullanılması.
G.saray’ın Avrupa Ligi son 16 turundaki rakibi Barcelona oldu. Sezon öncesi yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle en büyük yıldızı Messi ile yollarını ayırmak zorunda kalan Barça’da hem saha içi hem saha dışındaki olumsuzluklar kulübü büyük bir sportif başarısızlığa sürüklerken başkan Laporta, Xavi hamlesi ile kulübün geleceğini yeniden şekillendirdi. Peki Xavi, Barça’da neyi değiştirdi?
Koeman’ın silik ve Barça DNA’sından uzaklaşan oyun anlayışını yeniden şekillendirdi. Takımın sahip olması gereken planı netleştirirken, ekstra birkaç formasyonla da Barcelona’nın ne oynaması gerektiğini belirginleştirdi.
Kısa sürede bu ana yapı oyuncularda alışkanlığı artırırken kendilerin den bekleneni de daha açık hale getirdi. Bu da ne istediğini bilen ve günden güne büyüyen bir takımı oluşturdu.
5 MAÇIN 3’ÜNDE 4’ER GOL
Son 5’te Barcelona, A.Madrid, Valencia ve Napoli gibi takımlara karşı 4’e gol attı. Özellikle son Napoli maçı Barcelona’nın ne kadar geliştiğinin en somut örneklerinden biriydi.
YENi PUYOL, ARAUJO
Xavi takımın eksiklerini genç ve tecrübeli oyuncularla harmanlayarak agresif, dinamik ve sürekli hareket eden yeni bir takım yarattı. Barça’nın hızı şaşırtıcı derecede arttı. Katalanlar’ı kendi alanlarında çözüm bulmada kararlı açık alanda ise savunması zor bir takıma dönüştürdü.
Savunmada Pique’nin yanına genç araujo’yu monte ederek o bölgede güçlü bir hat elde etti. araujo savunma ve hücumdaki katkısıyla kısa