İnönü’ye bir tuğla da sen koy

BEŞİKTAŞ yaklaşık 15 yıldır stadını yenilemek istiyordu. Kaç kongrede kartondan projeler gösterildi de emektar İnönü ayakta durmaya devam etti.

Haberin Devamı

Fikret Orman, İnönü’ye kazma vururken İBB de Gezi’ye vurdu. Haliyle memleketin de Beşiktaş’ın da çarşısı karıştı! Beşiktaş’ın Çarşı’sının Gezi ağaçları için verdiği mücadele onu Fenerbahçeli ile Galatasaraylının bile ‘yükselen’i yaptı!
Beri yanda Orman’ı ise ter basıyordu. Zira ‘siyasi hava ve zemin’ stat yapmaya hiç uygun değildi! Stadı kulüp cebinden yapsa da sırf ‘YSE’ için dahi iktidarın kapısını aşındırmak gerekiyordu. “Çarşı’nın Gezi’deki...” diye uzatılan her mikrofona Orman, sahadaki Sergen Yalçın ustalığıyla lafı kullanıp cevap veriyordu. Ez cümle “Biz spor kulübüyüz, siyasetle işimiz olmaz. Çarşı güzel bir renktir vs” diyerek, top çeviriyordu. Öyle ya, Çarşı’ya koltuk çıksa bir türlü çıkmasa bir türlü. Çıksa “Aloooo” diyecekler, çıkmasa “Yuuhhhh”. Hasılı, şarkıdaki gibiydi vaziyet: “Sussan olmuyor susmasan olmaz”... Hem İsa’ya hem Musa’ya yaranmaya çalışma mecburiyeti eciş bücüş açıklamaları da beraberinde getiriyordu. Orman, bir “Hayır, Çarşı’yı övmedim” bir “Çarşı’yı yermedim” ikilemlerine sık sık düştü. İdare-i maslahat böyle bir şeydir işte...
Ne yapabilirdi? Stat yapım sürecinin devlet ayağını olağanca çıplaklığıyla kamuoyuyla paylaşıp konulan engelleri, yaşanan sıkıntıları aşmak için sırtını camiasına verebilirdi. Evet, bu romantik bir tercih olurdu. Romantik olmak bu memlekette ayıplanır. O yüzden Orman da romantik değil ‘pragmatist’ olmayı seçti. Çokça taraftarıyla arasına mesafe koyup iktidara her cümlesinde teşekkürü borç bildi. Fakat yine de temeli Başbakansız ve medyaya kapalı yapmak zorunda kaldı. Şahsen şikayetçi değilim bundan.
Devletten tek kuruş alınmıyor ama o devlet yani iktidar, isterse Anıtlar Kurulu’nda gerekli izni verdirmez ve siz bir çivi bile çakamazdınız. Nihayetinde iş sadece bir telefona bakıyor! İddia edilen kayıttaki konuşmalar gerçekse olan şudur: Malumun ilanı... Fenerbahçe Kongresi’ndeki gibi. Bu deşifre, siyah beyazı daha da özgür kılma fırsatı yaratmıştır. Taraftar ve camia ayağa gelen bu topu auta atmasın. Herkes İnönü’ye bir tuğla taşısın!

Haberin Devamı

MOTTA BİR CANER DEĞİL!

Haberin Devamı

BEŞİKTAŞ, sezona sol bek sıkıntısıyla başlamış ve hatta Bilic’in öğrendiği ilk Türkçe kelime de sürekli sorulduğu için sol bek olmuştu. Sonra Motta geldi. Genel olarak Motta çok beğeniliyor. Ancak ben özellikle ofansif anlamda muadillerine göre çok da verimli görmüyorum. Mücadelesine sözüm yok ama Motta bir Caner değil! Motta, Caner’in takımına yaptığı ofansif katkının yarısını yapsaydı Beşiktaş’ın puantajdaki yeri çok daha farklı olabilirdi.
Motta, 17 maçta 1 asistle oynarken Caner, 21 maçta 10 asist yapıp 2 de gol attı. Futbol istatistik uzmanı Hasan Gören’den Motta ile Caner’in kendi kulvarlarını nasıl kullandıklarını gösteren detayları rica ettim. Caner, akan oyunda ceza sahasına 113 top atıp 31 isabet sağlamış (Yüzde 27). Motta ise 50’de 19 (Yüzde 38). Yüzde olarak Motta daha başarılı ama Caner, oyuna daha çok katılıyor. Caner maç başına 5, Motta ise 3 teşebbüste bulunuyor. Caner, 26 şut asisti (maç başı 1.2) yaparken, Motta’nın sayısı sadece 9 (maç başı 0.5)! Bu kalemde Motta, ligin diğer sol bekleri Tosic, Wederson, Ergün, İshak gibi bir çok oyuncunun da gerisinde kalıyor. Buna mukabil iki oyuncu da ceza sahasında topla en çok buluşan (24) sol bekler. Ben artık “Motta’nın ortasında Almeida topu ağlara gönderiyor” diyen spiker sesi duymak istiyorum!...

Haberin Devamı

SİYAH: Beşiktaş camiasının stat inşaatına henüz yeterli desteği vermemesi.

BEYAZ: Beşiktaş’ın 111. kuruluş yıldönümü.

Yazarın Tüm Yazıları