Paylaş
İki yıldır, futbol sezonu boyunca, pazartesi geceyarısından sonra adresim belli.
TRT Türk’te futbol üzerine lafladıktan sonra dostum Kerem Kırçuval’la birlikte Hayal Kahvesi’ne gidiyoruz.
Niye?
Pazartesi gecesi o saatte iyi müzik eşliğinde bir-iki saat takılıp futbol muhabbetinden sıyrılmak için en kafa mekan Hayal de ondan.
Pazartesi geceleri ‘en hızlı gece gezmecisi’ olduğum yıllarda bile çok nadir dışarı çıkardım.
Kitle genellikle aynı oluyor.
Rock kitlesinden tanıdık yüzler, eski dostlar.
Kapıdan girdiğimiz saatte sahnede Flexible oluyor. Jamiroquai, Michael Jackson, Maroon 5, gayet iyi cover çalan bir grup.
Lig sonuna yaklaştığımız dönemde şarkıların sırasını bile ezberledik haliyle ama memnunuz halimizden.
KARDEŞ TÜRKÜLER’DE MESAİ
Mehmet Erdem’i bu pazartesi gecelerinde tanıdım.
Gele gide aşina olduk birbirimize önce. Sonra muhabbetler sırasında kimilerini bildiğim bazı dizi müziklerini onun yaptığını, Kardeş Türküler’de mesaisi olduğunu öğrendim.
Mehmet’in bir albüm hazırladığını öğreneli bir yıl olmuştur herhalde.
Zamanla aramızda bir espriye dönüştü bu albüm.
“N’aber? N’apıyorsun?”
“Albüm yapıyorum abi işte...”
“Yalan...”
Yalan olmadığını, albüm hazırladığını, albümün tüm aşamalarını biliyordum hiçbir şarkısını dinlemesem de.
Ama açıkçası ortaya nasıl bir albüm çıkacağını, daha önemlisi ne zaman çıkacağını bilemiyordum.
Laf aramızda Mehmet de bilmiyordu.
Mehmet kısık sesi gırtlağından değil de kalbi civarında bir yerden yükselen genç, sağlam, güzel bir arkadaş.
Ortak arkadaşlarımla arasındaki muhabbete bakınca müzisyenler arasında çok sevildiğini fark ediyorum fakat albümünün tarzını tahmin edemiyorum.
Sorduğumda, “Sevdiğimiz şarkılar işte” diyor.
Albüm mevzuunu hep kısa kesiyoruz, birer bira daha söyleyip geceye gömülüyoruz.
Geceye karışma saatlerimiz farklı olduğundan her karşılaşmamızda o çakırkeyif ben sıfır alkol oluyorum.
Arayı kapatmak zaman alıyor...
COHEN’DİR KENDİLERİ
Bir süre önce Mehmet’le geleneksel rastlaşmamız sırasında, “Usta, arkadaşa verdiğim kopyayı geri alıp sana getirdim, buyur” diyerek bir CD uzattı: ‘Mehmet Erdem - Herkes Aynı Hayatta’.
Ertesi sabah bir seyahate çıkıyordum. Yola çıkmadan önce mobil cihazına yükleyip havaalanının yolunu tuttum.
Uçakta dinlemeye başladım ‘Herkes Aynı Hayatta’yı ve yapılan ‘Leonard Cohen’dir kendileri’ esprisinin sırrına vakıf oldum.
Mehmet Erdem kendimi sorgulamama, “Müzikten kendince anlıyorsun ama muhabbet ettiğin müzisyenden hiç anlamıyorsun” dememe yol açtı.
Mehmet’ten iyi bir albüm çıkacağını hesap ediyordum ama böyle bir ses, dinleyeni bu kadar yerine mıhlayan bir yorum ve böyle güzel şarkılar beklemiyordum.
Daha doğrusu bekliyordum da bu kadarını değil.
Fikret Kızılok’tan ‘Bir Harmanım Bu Akşam’ o kadar güzel çalınmış, o kadar güzel söylemiş ki Mehmet, bir sonraki şarkıya geçmekte zorlandım.
Ajda Pekkan’dan bildiğimiz ‘Olur Ya’, Sezen Aksu’dan ‘Hakim Bey’, ‘Sen Mutlu Ol Ne Olur’...
Mehmet Erdem, bizim ‘Pazartesi Hayalleri’nden Mehmet albümün şahını yapmış, haberimiz yok.
Seyahat dönüşü Mehmet’i arayıp “Birader n’apmışsın sen?” dedim.
“Albüm yaptık usta işte; sevdiğimiz şarkılar filan” dedi.
Bu kez “Doğru” dedim, hem de çok doğru.
Mehmet Erdem’in albümünü gönül rahatlığıyla herkese tavsiye ederim.
Paylaş