TARKAN’IN AŞKININ MAZİSİ

Megastarımızın gönlünü çelen esmer güzelinin geçmişi çok eski. 

Yani ilişkileri, sanıldığı gibi birkaç ay öncesine dayanan yıldırım aşkı falan değil!
Sık sık Köln’den İstanbul’a gelen hanım kızımız bu süre zarfında reklam anlaşması dahil, birçok görüşmeye Tarkan’la birlikte gitmiş. E daha ne söyleyeyim!

Bu saatten sonra acar magazin muhabirlerden biri gider, Tarkan’ın anlaşma yaptığı firmaların kapısına dayanıp yılın bombasını patlatır.
Benden son bir detay daha, Tarkan’ın ayaklarını yerden kesip hayatını tamamen değiştiren hanım kızımızın adı Asia!

İŞTE TARKAN’IN ASİA’SI

İddiaya göre Tarkan, evlilik kararı aldığı kız arkadaşıyla 14 yıl önce Paris’te bir gece kulübünde tanışmış. Cezayirli olan kız arkadaşın adı Asia. Bir ara ilişkileri sekteye uğrayan Tarkan’la Asia, 2013’te yeniden barıştı ve çift, geçen kış Almanya Köln’de birlikte yaşadı. Tarkan’ın müstakbel eş adayının 10 yıl önceki fotoğrafını ise hayranları böyle deşifre etti.

GÜZİDE’YE SİBER SALDIRI BAŞLATAN ÜNLÜ KİM?

2- Geçtiğimiz günlerde Amerika’da yaşan Güzide Duran-Adnan Aksoy çiftinin, aralarının çok kötü olduğu, boşanma noktasına geldikleri ve Adnan Bey’in iflas ettiği haberleri çıktı hemen hemen bütün gazetelerde...
Valla arkadaşlar kusura bakmasın ama yazdıkları haberde, Amerika’da yaşadıkları dışındaki bütün bilgiler külliyen yanlıştı.
Gelin ben size işin doğrusunu anlatayım...
Her şeyden önce Güzide’nin eşi ‘tekstilci’ falan değil; Boğaziçi mezunu bir makine mühendisi.
Elbette kimsenin cebindeki para kimseyi ilgilendirmez ama ortada işlerinin bozulması veya iflas etmesi gibi bir durum da yok.

Evet, Güzide-Adnan Aksoy çiftini önümüzdeki günlerde mahkeme koridorlarında göreceğiz görmesine fakat bunun sebebi boşanmaları değil, sosyal medyada Duran’a karşı başlatılan çirkin karalama kampanyası...
Karı-koca bu işin arkasındaki isimlerin bulunup, cezalandırılması için adliyede olacaklar.
Olayın iç yüzünü bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim; bir süredir, Instagram’da açılan hesaplar üzerinden Güzide’ye ‘saldırı’ düzenleniyor.
Üstelik bunu yapan kişi onun fotoğraflarını basıp, altına hakaretler yağdırmakla kalmıyor, aynı zamanda bu fotolara gazeteci ve ünlüleri de etiketliyor.
Neyse sonunda ‘CSI: Cyber’ dizisindeki gibi Bilişim Suçları devreye girmiş ve bunu yapanın kim olduğu IP adresinden tespit edilmiş.
Dedikodulara göre bu sosyal medya ‘gangsteri’ hepimizin yakından tanıdığı, bayağı şöhretli bir isimmiş.
Eski yakın arkadaşının böylesine ‘çıldırıp’ Güzide’yi hedef almasının sebebi ise ayrıldığı sevgilisinin Aksoy çiftinin bir kız arkadaşıyla yeni bir aşka yelken açmasıymış.
Bundan sonrasını benim gibi bariyerden değil, kariyerden gelen gazeteci arkadaşlara havale ediyorum. Gereğini yaparlar, eminim...

HARUN TAN’IN ARABASI VAR UBER Mİ UBER

3- İşadamı Harun Tan kendi makam arabasını satıp sadece Uber kullanmaya başlamış. “Uber de ne ola?” diyenler için hemen anlatayım; efendim Uber telefonunuza indirdiğiniz bir uygulamayla taksi yerine şoförlü araç çağırıp kullanabilmenizi sağlayan sistemin adı...
Yurtdışında çok popüler olan, yakın zamanda Türkiye’de bazı şehirlerde de faaliyete geçen Uber’e 24 saat ‘bağlanıp’, konumunuza en yakın mesafedeki lüks aracı hemen çağırabiliyorsunuz. Baksanıza, park yeri bulma, “Orası kısa mesafe, götüremem” diyen taksiciler gibi dertleri ortadan kaldıran bu uygulamanın rahatlığı Tan’a arabasını bile sattırmış.  Vallahi ben de bir Uber sürücüsünün yalancısıyım...

Hani benim Magazin Pulitzer’im

Ne demişler, “Magazin, haberin kırmızı saten elbise giyip ortalıkta koşuşan halidir.”

Bu haberlerin kim, kiminle, nerede, nasıl, neyi elledi, neresini elledi ‘formatına’ girmesi ise apayrı bir mesele. Tabii her şeyde olduğu gibi magazinde de zaman geçtikçe ciddi bir ‘evrim’ söz konusu oldu. Teknolojinin hayatımıza bu ‘şiddetle’ girmesiyle kimin nerede olduğunu görmek için artık gazete ya da televizyona değil, ‘güya akıllı’ birer telefona ve sosyal medya hesaplarına ihtiyacımız var.
Hal böyle olunca magazin belki de sözlük anlamına daha yakın hale gelmiş durumda. Değişime ayak uyduramayan birkaç ‘dinozor’ dışında bu işin ‘vizyonerleri’ magazini şimdilerde bacak aralarında değil de siyasette, iş hayatında, sanatta hatta sporda arayıp bulmayı öğrendiler, çok şükür...

MAGAZİN GAZETESİNDE YAZDIĞINI UNUTMA OĞLUM

Naçizane bendeniz elimden geldiğince magazinin ‘yeni yüzüne’ uygun bir şeyler karalamaya ve röportajlar yapmaya çalışsam da zaman zaman ‘naftalin kokan’ yöntemler kullanmak durumunda kalıyorum. Aramızda kalsın, “Bir magazin ilavesinde yazdığını unutma İzzet” tarzı söylemler de arada sırada kulağıma gelmiyor değil.
Magazinin hayatımızın her yerinde olduğunu göremeyen ve ‘3310 telefon’ kafasında kalmayı direten bazıları için bu hafta birkaç ‘eski usul’ magazin haberini sizlerle paylaşayım bari dedim.
Kim bilir belki de kim nerede ne yapmış tarzı haber yazınca bana bir ‘Magazin Pulitzer’i’ verirler. İşte size üç haber:

2015’İN EN’LERİ

Yılın büyük Türk düşünürü: İlim ve irfanıyla hepimizi aydınlatan, kendisinden ziyadesiyle istifade ettiğimiz Tuğçe Kazaz...

Yılın en başarılı ana haber bülteni: Saniyede binlerce haberin aktığı dünya ve ülke gündemini toz pembe göstererek akıl sağlımızı muhafaza etme konusundaki gayretlerinden dolayı TV8 Haber Merkezi...

Yılın en biçaresi: Şehit cenazeleri, Ankara saldırısı, sahile vuran Aylan bebeğin cesedi gibi yürek dağlayan trajedileri eli kolu bağlı, ekrandan izlemek zorunda kalan sıradan vatandaş...

Yılın en iyi tahmincileri: Biri hariç tüm kamuoyu anket şirketleri...

Yılın baklavası: Neredeyse her bölümde soyunarak, kızların yağlarını eritebilen ilk baklava türü olarak Barış Arduç’un karın kasları...

Yılın transferi: Kalbini Çağatay Ulusoy’dan Kerem Bürsin’e taşıyan Serenay Sarıkaya...

Yılın komplo teorili intihali: Ahmet Kaya’nın “Ağladıkça”sının Million Years Ago olarak Adele tarafından aparılması...

Yılın en başarısız üçlü forveti: Cem Yılmaz karşısında dut yemiş bülbüle dönüp, kendi stüdyosunda konuk durumuna düşen 3 Adam...

Yılın biz ayrılamayızı: Binlerce haber, yüzbinlerce hayran, milyonlarca dedikodu ve milyarca göze rağmen birbirlerinden vazgeçmeyen Gupse Özay-Barış Arduç.

Yılın işte benim stilimi: Hakkında 11 milyon tweet atılarak, mavi mi siyah mı altın mı olduğuna bir türlü, hâlâ karar veremediğimiz, o meşhur aptal elbise...

Yılın en iyi ötekileştiren AVM’si: Boston Eşcinsel Korosu’na önce kapılarını açıp, sonra korkudan yan çizen Zorlu Center...

Yılın tombalası: Ütopya’daki Semih’in ütopik yorgan altı hareketleri...

Yılın edebiyat ödülü: Sözlüğünde oğlan kelimesine “cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek” açıklamasıyla TDK...

Yılın en iyi dekoru: Her seçimden hezimetle çıkıp, koltuklarından bir türlü ayrılamayarak dekor haline gelen muhalefet partisi liderleri...

Yılın en iyi çıkış yapan şarkıcısı: Bunca yıllık Sultanlık kariyerinden sonra, “keşke hiç çıkarmasaydı” dedirttiği albümü ve bize Banu Alkan’ı mumla aratan o sesiyle Türkan Şoray...

Yılın beyin göçü: Yıllarca arkadaşlık yaptığı Muhammed Ali’nin bile Müslüman olduğunu unutacak kadar beyni başka diyarlara göç eden ve hiçbir zaman Başkan olamayacak aptal saptal hareketleriyle Donald Trump...

Yılın Osmanlı tokadı: Bütün Aksaray esnafını hallaç pamuğu gibi dağıtan İrlandalı turist...