İsmet Solak: İnönü ve demokrasi

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Prof. Erdal İnönü bilim adamı olarak söyledi: ‘‘21'inci Yüzyıl'a aslında 2001 Yılı'nda gireceğiz ama 2000 öyle fiyakalı hale geldi ki 21'inci Yüzyıl'a şimdiden başladık.’’

İstanbul'da bir TV programı için İnönü, Erol Tuncer, Tevfik Kızgınkaya ile bir araya geldik. Program öncesi sohbetler daha tatlı oluyor.

İnönü, İngiltere'den yeni döndüğünü söyledi:

‘‘Orada da muhafazakárlar zamanında başlayan bir sergi yeri Tony Blair tarafından bitirildi. İlginç bir yapı, biz de gezdik ama tartışmaları hálá sürüyor.’’

Tevfik, Rusya Devlet Başkanı Yeltsin'in istifasını hatırlattı:

‘‘Bizde de kendi isteğiyle ayrılan bir tek siyasi lider sizdiniz değil mi?’’

* * *

Erdal Bey, ‘‘Ama iki istifa birbirinden farklı’’ derken, ben söze girdim:

‘‘Hem de çok farklı... Erdal Bey istifa ederken ayıktı. Yeltsin ise kütük gibi sarhoştu. Verdikleri karar bile farklı.’’

Hepimiz gülüştük... Söz döndü dolaştı, Erdal Bey'in siyasete girme kararına uzandı:

‘‘12 Eylül'den sonra partiler kapatılmıştı. Babamın arkadaşları bana gelerek, ‘Bu görev size düşüyor' dediler. Ben de Batılı anlamda bir sosyal demokrat parti kurmak için siyasete girdim.’’

Erol Tuncer o günleri anlattı:

‘‘Ben babanızın çalışma arkadaşı olamadım ama rahmetli Mustafa Üstündağ, ile birlikte bir grup arkadaş sizi ikna etmek için karar almıştık. Bu işi İbrahim Cevahir ile ilk konuşan da ben olmuştum.’’

O günleri sıcağı sıcağına yaşayan bir gazeteciydim. Hürriyet adına parti kuruluşlarını rahmetli Çetin Emeç’in talimatıyla gece gündüz ben izliyordum. Tuncer devam etti:

‘‘Bizim sizden beklediğimiz CHP'nin yerine birden fazla parti kurulursa bu dağınıklığı zor toplarız endişesiyle, soyadınız çevresinde bütünlük sağlamanızdı.’’

İnönü SODEP'i kuran, parti kurması için öneri yapılan biriydi... Erol Tuncer, partinin kurulmasını kararlaştıran bir siyaset adamıydı. Gazeteci olarak devreye girdim:

‘‘Sizler bu çaba içindeyken ben Erdal Bey'i parti kurmak için Ankara'ya gelirken Esenboğa'da karşılayan tek gazeteciydim. Atilla Sav ile birlikte karşılamıştık. Ve o fotoğrafımız birinci sayfadan Hürriyet'e girmişti.’’

* * *

SODEP kurulurken gerçekten büyük bir coşku yaşanmıştı. İnönü halka demokrasi tutkusuna giden yolu açıyordu.

Bir başka caddede de bir başka coşku yaşanıyordu.. Demirel'in talimatıyla, merkez sağda Büyük Türkiye Partisi kuruluyordu.

Bu coşkuya cunta yönetimi dayanamadı. SODEP ve BTP'yi kapattılar.

Demokrasiyi yaraladılar... Aydınlığın meşalesini söndürmeye çalıştılar.

Yazık ettiler.

İnönü'ye cumhurbaşkanlığını sorduk:

‘‘Ben aday filan değilim. Cumhurbaşkanı Meclis'te seçiliyor. Dışardan adayım diyebilirsiniz ama böyle bir adaylık da çok özenecek bir şey değildir.’’

Peki siyasete bir daha dönecek mi?

‘‘Dönmeyi düşünmüyorum, kitap yazıyorum.’’

Sonra dönüp bana baktı:

‘‘Babana selam söyle, yeni kitabımda Kırklareli gezisinde Enver Bey'den de bahsediyorum.’’

Babam için en büyük bayram armağanı İnönü'nün bu selamı oldu.

Yazarın Tüm Yazıları