Paylaş
Edirne Tıp Fakültesi'nin Acil bölümünün önünde Erol Büyükbayram ile sohbet ederken, yanımıza dört kişi yaklaşıyor:
- Beni tanıdınız mı İsmet Bey? Keşan'dan Şaban. Ahmet Kafalı'nın arkadaşıyım.
Hatırlamaz olur muyum?
Erol, Ahmet, Cabbar... Trakya'da, DSP'nin partileşmeden önceki temel taşları idi. Şimdi onlar da diğerleri gibi bir kenardan inanılmaz gelişmeleri izliyorlar.
Yanımıza gelenlerden biri Lalapaşa'nın bir köyünden, diğeri Halsalı:
- Bu nasıl iş böyle? Fethullah Gülen'i savunmak bizim Ecevit'e mi düştü?
- Herkesi kör mü sanıyorlar, cumhurbaşkanı seçimine milletvekili kıyağını eklemek yakışıyor mu?
- Kıyak bir yana, bir de 28 Şubat'tan intikam alacaklar. Kalkıp FP'nin kapatılmasını önleyecekler. Bunlara imkán verseler hepimizi kıtır kıtır keserler, ama Ecevit'in yanındaki adam ‘sırdaş’ olarak olmayacak işler yapıyor.
Şikáyetin bini bin para. Ama haksız değiller. Kendini ‘sırdaş’ diye tanıtan zat-ı muhterem, krizi çözmek gerekçesiyle FP'yi kurtarmak istiyor. FP'li Şeref Malkoç pusuda bekliyor:
- Parti kapatmanın zorlaşması yetmez. 312 de kalkmalı.
Bizim Trakyalı bu yüzden kızıyor:
- Bunların ne olduğunu bilmeyen adam nasıl siyaset yapar?
28 Şubat sahipsiz kaldı. Dinciler ve numaracılar yaylım ateşine geçti. Tüm eski komuta kademesi hedef haline getirildi.
28 Şubat'ın sivil ittifakları nerede?
DSP, ANAP, demokratik kitle örgütleri... Yani TESK, TÜRKİŞ, DİSK, TOBB neden susuyor?
Şimdi, hepsi suspus... Sadece seyrediyorlar.
Edirne Tıp önünde yanımıza yaklaşan beyaz önlüklü doktor kızarak soruyor:
- 28 Şubat olmasaydı Ecevit birinci parti olabilir miydi? DİSK Genel Başkanı Meclis'e girebilir miydi?
Halkın yüzde 90'ı, 28 Şubat sürecinde laik cumhuriyete karşı yapılan kalkışma hazırlığına tepki koymuştu. Her gece ‘sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ diyerek düğmelere basılması ne çabuk unutuldu?
Atılan her adımın bir hesabı var.
Bunu unutanlara yarın bir gün sorarlar:
- Tavuk yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş, doğru mu?
Bütün bunların Demirel'i seçtirmek için pazarlık yapmakla alakası yok. Yağcılık, sağcılıktan da solculuktan da kötüdür. Çünkü ideoloji değildir.
Son Bursa gezisinde Yenişehir Havaalanı'na gidiyorduk. Koyunhisar Köyü'nde bir kadın yolun önüne çıktı. Demirel durdu:
- Bir oğlum 16 yaşında öldü, bu da hasta. Param yok ki doktora baktırayım.
Demirel çocuğu okşadı, kadının elini tuttu:
- Vali Bey, bu çocuğu hemen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürün.
O sırada, rektör de yanına geldi. Rektöre döndü:
‘‘Sana bir hastamı yolluyorum. Tedavi et, sonra köyüne gönder.’’
Şimdi kalkmışlar bu Demirel için pazarlık yapıyorlar. Ayıp, ayıp...
7 yıldır gece gündüz demeden temel atan, okul ve fabrika açan, halka moral veren, halkıyla kucaklaşan Demirel'in yerine bir alternatif mi var?
Paylaş