İsmet Solak: Fenerbahçe ve CHP

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Çok benziyorlar... Kader çizgileri adeta örtüşüyor... Türkiye'nin kurtuluş günlerinin kalkanı olan büyük Fenerbahçe ile ülkeyi kurtaranların kurduğu CHP'nin son görüntüleri çok tutuyor.

İki büyük dev, şimdi çıtanın altında kalmışlar, üsttekileri seyrediyor.

Bizler, Ankara'da da en çok taraftarı olan Fenerbahçe hastalarından bir küçük kesitiz. Ben, Yılmaz Hastürk, Ali Polat, Amcam Nevzat Solak, Meclis şefimiz Kemal Saydemer ve Tevfik Kızgınkaya...

Maçları birlikte izlemeye çalışırız... Son dönemde, spor şefimiz Devrim Sağıroğlu'nun odasında toplanıyoruz. Ama, artık maç izlemek bile içimizden gelmiyor. Her maçtan sonra kahroluyoruz. Önce, Kemal isyan ediyor:

‘‘Bu Fener, bizi kanser eder!’’

Ali daha iyimser:

‘‘Maç bitene kadar yenileceğimize inanmıyorum. Ama hep yeniliyoruz. Bu benim Fenerim değil. Fener, yenilmez takımdı. Bu takım sıradan oldu...’’

Sürekli yenilen Fener, tansiyonumuzda da hiper:

‘‘Bu takım bizi öldürecek...’’

Her şeye rağmen yine de kıyamıyoruz. Eksik ekiple maçları izliyoruz:

‘‘Kadıköy'de çekişip çatışanların bizden haberi yok. Şu hale bakın! Bir başkan seçecek uzlaşı kültürleri oluşmamış.’’

İçimizdeki büyük aşk, nedense silinip gitmiyor:

‘‘Kanser olup ölür gideriz, Fener'den vazgeçemeyiz!’’

Sonra dertlerimiz deşiliyor:

‘‘Yok mu o malum hizipler, o kısır çekişmeler!’’

O çekişmeler işte, 25 milyonu eleme sürükler.

Fener de, CHP de şanlı maziye sahiptiler... İkisi de en büyük idiler.

Hizipçilik ikisini de kemirdi. İçten içe güve gibi, lime lime etti.

‘‘Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların partisi şanlı CHP'nin şimdiki haline bakın! Sonra dönüp, Büyük Fenerbahçe'ye yanın.’’

Ali Polat'la birbirimize hep aynı soruyu sorarız:

‘‘CHP, şu Meclis'in dışında kalacak parti miydi?’’

CHP'nin önde gelen isimlerini gözden geçirin. Her biri ayrı birer değer. Mektebi olmayan siyasetin yetişmiş kurmayları... Ve yanıt veririz:

‘‘Yok mu o dar kadroculuk! Koca çınarın gür yapraklarını kuruttu ve sağa sola savurdu. Dallar kırıldı. Yetişmiş kadroların dizleri tutmuyor.’’

Ali, her şeyden mutluluk payı çıkaran Pollyanna gibidir:

‘‘Neyse ki kök sağlam... Hálá yeşerip dal verme umudu var.’’

Fener de öyle... Bu oyuncular milli takımda harikalar yaratıyor. Fener takım olarak sahaya çıkınca dökülüyor. Başa kim gelirse gelsin, altta kümeleşip çekişen hizipler, şanlı kulübümüzü başkansız hale getirdiler:

‘‘Tebrikler, tebrikler...’’

CHP'de yeniden yapılanma süreci yaşanıyor. İyi işler de yapılıyor. Ama hizipler rahat durmuyor ki! Parti biraz ivme kazansa hizipler hemen kazan kaldırıyor. Acaba neyi paylaşacaklar?

CHP Genel Merkezi yetmiyor... Bir hizip Etlik civarında karargáh kuruyor. Baykalcılar yeni karargáhlarından atışa aynen devam ediyor. Kızılay'da da ayrı toplantılar sürüyor... Yeniden yapılan da görelim!

Fener de öyle... Aziz efendiler bant kaydında pazarlıklar yapıyor. 'Aziz' kavramı kürsülerde kalıyor. Bir grubun adı Kadıköy, öteki vakıf ve dernek.

Aziz Yılmaz'ın en güvendiği isim bir bakan, ‘‘Aslan gibi Beşiktaşlı'yım’’ diyor adam! Zaten hizipçilik, siyasette de delege ağalığından geçiyor:

‘‘Şu kadar askerimle hazırım ağam, var mı bana yan bakan!’’

Yetiştiğimiz ocak da, tuttuğumuz takım da hizipçilikten batıyor!

Yazarın Tüm Yazıları