İsmet Solak: 2000'lerin ilk bayramı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Ne anlamlı ve ne güzel bir örtüşme... Bir hafta önce bugün; yeni yıla, yeni yüzyıla ve yeni bir binyıla girmiştik. Bugün, 2000'lerin ilk Ramazan Bayramı... Kutlu olsun!

Yürekten gelen tek dileğim var; bu mübarek bayramın, Türk Milleti'nin refah ve mutluluğuna, barış ve kardeşliğine vesile olması... Güzel olan her şeyin temeli, hoşgörü ve sevgiye dayanıyor. Açık, dürüst ve mert olalım. Birbirimize hoşgörüyle bakabilmek dayanışma ve mutluluğun da tılsımıdır.

* * *

2000'lerin ilk bayramında neşeyi, ehl-i dil dostumuz Sedat Örsel, müthiş fıkralarıyla bize taşıdı... Bunlardan bir demet sunmak istiyorum..

Temel, İdris ve Dursun bayram namazını Tepe Camii'nde birlikte kılmak için sözleşmişler. Namaz başlayacak, Temel ve Dursun gelmişler, İdris yok... Namaz başladıktan sonra gelip saf tutmuş. Gözucuyla bakmışlar ki, İdris'in bayramlık elbisesi paramparça, hali perişan. Namaz biter bitmez sormuşlar:

- Ne oldu, bu halin ne böyle İdris?

- Sormayın yav, gaynanayi gaybettuk!

Dursun ve Temel üzüntüyle başsağlığı dilemişler:

- Başın saaolsin da, ha buyle nedur bu halin?

- E biraz direndi kari!

* * *

Sedat Örsel anlatmaya başlayınca fıkraların arkası gelir:

Ramazanın son günleri... Yaz mevsimi, sıcak kavuruyor. Saat 17.00, ama güneş hálá tepede. Antepli de odun kesiyor ve sırtından ter fışkırıyor. O sırada bir turist minibüsü gelip, yakına yanaşıyor... Tenteler açılıyor, bikinili kızlar çıkıyor, masa kuruluyor... Biri karpuz keserken, adam da buz gibi iki bira açıyor. Antepli'nin ağzı kurumuş... Bikinili kızlara gözü kayıyor, hemen gözlerini kaçırıp, ‘tövbe, tövbe’ diyor. Alman'dan davet geliyor:

- Hellooo.. come, come...

- No, no... Yok kam... Bizde var ramazan, ramazan!

Alman dolmalar, çörekler, börekler çıkarıyor:

- Come here... Bak good... Çok gözel...

Zaten içi geçmiş olan Antepli yine reddediyor:

- Valla anlamıyom ne dedin, ama, dininizin kıymatını bilin.

* * *

Biz kahkahalarla koltuğa yığılırken, Sedat bir fıkra daha patlattı...

Adamın yaşı seksene dayanmış... Oğlunu okutmanın keyfini çıkarıyor. Oğlu, eve yakın bir yerde eczane açmış. Ramazanda, oğlunu da iftara çağırmış:

- İşler iyi gidiyor mu evlat?

İnsan evladının işleri iyi gidince sevinmez mi?

- Bugün çok reçete geldi. Ama son gelen yaşlı adam beni çok kızdırdı.

- Aman oğlum, hemen sinirlenme. Müşteri velinimettir.

- Tamam da baba... Adam, 80 yaşında ve Viagra istedi.

- Vermeseydin oğlum... Allah gecinden versin, o yaşta kalbi dayanamaz!

- Verirken, '15 günde bir al' deyince ilacı önüme fırlattı. Almadı.

- Neden?

- Adam, günde iki defadan bire düştüğü için istemiş. '15 günde bir olan Viagra bana yaramaz' dedi. Çıldırdım baba, çıldırdım! Adamı kovdum.

Baba atılmış:

- Aman evladım, neden kovarsın! Sorsaydın bakalım; ne yer, ne içermiş?

Nice bayramlara...

Neşeniz bol, sağlığınız yerinde olsun!

Yazarın Tüm Yazıları