BEŞİKTAŞ’ın teknik direktör olarak Sven Göran Eriksson ile anlaşma eğilimine girmesinin iki istifaya yol açması, aslında kulübün içini iyi bilenler tarafından beklenen gelişmelerdi. Çünkü ilk istifacı İbrahim Altınsay ile yönetimin ağır topları olarak bilinen, futbol komitesi üyeleri, Tamer Kıran, Deniz Atalay, Ahmet Nur Çebi, Levent Erdoğan ve Seyit Ateş’in yıldızı hiç barışmadı.
Dışarıdan destek verdi
Fikret Orman, yönetim kurulunu oluştururken, Altınsay’dan listesinde yer almasını istemiş ancak o, sadece dışarıdan çalışabileceğini bildirmişti. Altınsay’a inanan Orman da, yönetimin çoğunluğunu karşısına alma pahasına bunu kabul etmiş ve danışmanlık gibi bir görevlendirme yoluna gitmişti.
Yabancıdan yanaydı ama...
Altınsay ile diğer yöneticilerin arasını açan bir başka olay, yeni teknik direktör konusunda patlak verdi. Futbol komitesi üyeleri, Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam ve Hikmet Karaman gibi isimlerle temasa geçince, kaliteli yabancıdan yana olan ve Almanya ile Hollanda’da temaslarda bulunan Altınsay buna tepki gösterdi. Bardağı taşıran son damla ise Eriksson isminin ağırlık kazanması oldu. Eriksson’un devrini tamamlamış olduğunu düşünen Altınsay, Orman’a artık göreve devam edemeyeceğini bildirdi.
Fikret Orman kabul etti
Altınsay’ın gidişi, tartışılırken, Cem Bilge, “Yazık” diye yorum yapınca, Orman’ın buna tepkisi şiddetli oldu. Bilge’yi arayan Başkan’ın sert konuştuğu. onun da, “İbrahim kader arkadaşım. Ben de istifa edebilirim” diye karşılık verdiği öğrenildi. Orman’ın istifayı kabul etmesiyle de ipler tamamen koptu.
‘İstifalara üzülmedim!’
Ülkemizde şike ve teşvikten dibe vuran ve futbolu canlandıran kadroya tebrikler. A Milli takım teknik ekibi, oyuncularıyla 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasında yer almanın zor olmadığını hatırlattı ve şampiyonluk hedefleyen güçlü rakibi Portekiz karşısında savaştı, mücadele etti, koştu ve goller attı.
1965 yılından bu zamana kadar kalesine bile gidemeyen, gol atamayan Türk Milli Takımı bu şanssızlığını Umut'un koklayarak takip ettiği vuruşu ile unutturdu. Kolay değil her turnuvada finalleri hedefleyen Portekiz'i taraftarı ve evinde böylesine ezmek!
Volkan kalede devleşti. Dünya çapındaki C.Ronaldo'nun penaltısını ustalıkla kurtarırken alkışlandı. Bir hafta önce bir medya mensubu ile yaptığı sözlü diyalogun uygulamasını C.Ronaldo’ya yaptı. Bu kez sahada konuştu! Penaltı vuruşunu kurtararak yıldız oyuncunun aklını evinde yani sahasında aldı!. Emre ve Arda'nın bitmeyen enerjisi ve zekası, milli takımı şahlandırdı. Hamit ve Mehmet Topal ilk dakikalardaki hatalarını ikinci yarıda kamufle ederek takım oyunu için yüreklerini ortaya koydular. Tunay Tolun ay yıldızın yeni neferi. İnanılmaz hırslı. Ömer Toprak gayretli, Bekir İrtegün inançlıydı.
Avrupa futbolunun gelecekteki starı Sercan Sararer'in yıllardır yılan hikayesine dönen ve ısrarla aranan sol kanat sancısına son verdi. İsmail Köybaşı ile müthiş ikili olacaklar görüntüsü verdi. Adam markajında yerini aldı, defansif olduğu kadar ofansif özellikleriyle sivrildi. Karşılaşmanın 32'nci dakikasına kadar sahada takım arkadaşlarının unuttuğu Sercan verilen pasla sahneye çıktı. Attığı çalımlarla da Umut'a ilk gölünü attırdı. Her kontratakta tehlike oluşturan ay yıldızlı ekibin performansı Portekizlileri şaşırttı.
Geçmişte kendi takımlarında oynamadan ay yıldızlı formayı giyenlerin bıraktığı kötü miras en çok defansda kangren oluşturmuş. Defans sorunları aşılmalı. Nani'nin attığı gol Hasan Ali Kaldırım'ın çaresizliği tecrübesizliğindendi! Hamit, Bekir, Ömer Toprak, Hasan Ali Kaldırım’ın rehabilite edilmesi şart! Egemen, Semih Kaya, Serdar Aziz, İbrahim Toraman, Eren Güngör unutulmamalı.
Avusturya kampında başlayan 3 hazırlık maçı Portekiz Milli takım oyuncularının laubaliliğine rağmen ciddiyet kazandı. Dünya futbolunda söz sahibi Portekiz önünde sistemi ve otoritesi ile Abdullah Avcı bu işinin "avcısı" olduğunu öğrencileriyle ispatladı. Avcı milli takımın formasını marka takımlarda görev alan değil alın teri akıtmış oyuncularla zafere gidileceğini gösterirken radikal değişiklikler ile gücünü hissettirdi..
Avcı’nın büyük takım projesiyle yeniden toparlanmaya başlayan milliler, Portekiz önünde gelecek adına tüm ülkeye dün gece golleriyle harikalar yaratan Umut Bulut gibi umut verdi.
Yıllardır kalesine bile gidemediğimiz, gol dahi atamadığımız Portekiz önünde şanssızlığımızı da kırdık. Kolay değil her turnuvaya katılan, finalleri hedefleyen, büyük başarılar peşinde koşan, Ronaldo, Almeida, Pepe, Quaresma gibi yıldızları kadrosunda barındıran Portekiz’i, evinde böylesine ezmek.
Formanın değeri
Volkan büyük kaleci. Dün yine devleşti. Ronaldo’nun penaltısını kurtararak galibiyette Umut gibi büyük rol oynadı. Emre ve Arda bitmeyen enerjileri ve zekalarıyla takımımızı şahlandırdı. Hamit ve Mehmet Topal yüreklerini ortaya koyarak oynadı. Tunay, Ömer, Bekir ve Avrupa futbolunun gelecekte starı olacak Sercan ile diğerleri her geçen gün tecrübe kazanıyorlar. En önemlisi milliler, maç kazanmaya alışıyorlar.
Artık şu milli takım çatısı altında görülüyor. Ciddiyet ile gelen kazanma azmi bizi iyi yerlere taşıyacak. Abdullah Avcı, bu işin avcısı olduğunu çabuk gösterdi.
Ay yıldızlı formanın değerini iyi anlatıyor oyuncularına. Alın teri akıtmış futbolcularla zafere ulaşılacağını da her maç gösteriyor.
Emre ve Arda gibi iki usta kramponun yönetiminde savaşan takımımızda, Alman futbol kültürü almış genç yıldızların gayretleri dikkat çekti. Türk futbolcusunun yeteneği ve yaratıcılığı dünyanın birçok ülkesindeki meslektaşlarının üzerinde. Bu yeteneklerin disipline edilmesi gerektiğinin farkında olan Avcı ve yönetimini zor bir süreç bekliyor. Ancak Avcı’nın doğru strateji ve çalışmayla 2014 Dünya Kupası Grup Elemeleri arefesi önü açık bir ekip oluşturduğuna inanmaya başladım. Türk futbolcusunun en büyük sorunu ise egoların yüksek oluşu. Törpülenmesi şart.
Orta sahamız çok zengin
Kaleci Mert beklenin çok üstünde ve akıllı. Maç tecrübesi ile ay yıldızlı kalenin vazgeçilmezi olacak. Defans hala kanayan yara. Savunma açıklar veriyor. İkinci bölgede zenginlik fışkırıyor. Emre, Arda, Nuri vazgeçilmez. Forvetimizde de bireysel yetenekli futbolcular var. Sercan Sararer her an pozisyon buldu, rakip defansta tehlike oluşturdu. Burak Yılmaz ise oyuna girdiğinde klasını attığı nefis golle süsledi. Türk Milli Takımı, Avusturya’daki uyum kampında pes etmeyen, koşan ve savaşan bir ekip görüntüsü verdi.
Tecrübesiz ve genç Gürcistan ile disiplinli Finlandiya ile yapılan hazırlık maçlarının aksine daha tempolu ve diri bir kadro çıkartan Abdullah Avcı'nın sistemi geçmiş dönemden çok farklıydı.
Emre Belözoğlu, Nuri, Burak ve Arda gibi dört usta kramponun yönetiminde savaşan, Alman futbol kültürü alan genç yıldızların gayretleri inanılmazdı.
Avcı tarafından seçilen gençler Avrupa'da yetişmenin farkını fark ettirdiler. Türk futbolcusunun beceri yeteneği ve yaratıcılığı dünyanın birçok ülkesindeki meslektaşlarının çok çok üstünde. Önemli olan bu yeteneklerin disipline edilmesinin farkında olan Abdullah Avcı ve yönetimini bundan böyle zor bir süreç bekliyor
Bulgaristan Milli takımı önündeki ilk on birde, Süper ligde yer alan Mert Günok, Bekir İrtegün ve İsmail Köybaşı’nın dışındaki 8 oyuncu Avrupa standartlarında yetişmenin rahatlığıyla farklarını fark ettirdiler ve keyif verdiler. Milli takımda ilk kez müthiş oynayan ve Köybaşı’nın sakatlanması Türk futbolu için önemli kayıp. Kısa sürede iyileşip takımda yerini alır.
Avcı'nın doğru strateji ve çalışmayla 2014 Dünya Kupası Grup Elemeleri öncesi önü açık bir ekip oluşturduğuna inanmaya başladım. Türk futbolcusunun en büyük sorunu egoların yüksek oluşu. Törpülenmesi şart. Bu olay futbolcu profilini tamamen olumsuz yönde etkiliyor.
Birinci bölge defans hala kanayan yara. Serdar Kurtuluş’un esas bölgesi orta alan olmasına rağmen defansta inançlıydı. Bekir ve Ömer Toprak ve Hasan Ali Kaldırım verilen göreve oturamıyor. Defansın tecrübeye ihtiyacı var.
EKSİKLİK GİDERİLMELİ
Milli takımın Gürcistan, Finlandiya ve Bulgaristan karşılaşmalarında oyun disiplini yerleşmesi zaman alacak. Tüm bölgelerde takım savunması çok zayıf savunma yapmasını bilmiyor.
Teknik Direktör Abdullah Avcı, cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ölüme götürür felsefesini ilke edinmiş ama düşünce ile sahaya yansıma birbirine zıt. Milli maç öncesi izlediğimiz mücadelede İsviçre, Almanya'yı 56 yıl sonra yendi. Her iki takım da genç jenerasyona şans verdi. Fakat Türk Milli Takımı'nın, onların oynadığı futbolla uzaktan yakından alakaları yok! Yanından bile geçmemiş. Türk Milli Takımı, bireysel özellikleri olan oyuncuların yapacağı çabaların sonunda hedefe gitmeyi hastalık haline getirmiş. Takım kurgusu nedense oluşturulmuyor. Abdullah Avcı'nın bu sıkıntıya çare bulacağına eminim.
Milli Takımın Hiddink döneminden kalan defans arızasının kırıntılarını onarmak Abdullah Avcı için epey zaman alacak. Rakip kontrataklarda kitlenen Bekir ve Semih'in tecrübe kazanmak için çok çalışması gerek ya da Abdullah hoca alternatif arayışını sürdürecek.
Finlandiya üç atak yaptı üç gol buldu. Sahanın her yerinde yer aldı! Milli Takım defansında yer alan tecrübesiz isimler ise çaresizdi.
Milli Takıma veda eden Rüştü yüzde yüz gollük bir pozisyonu kurtarırken boşta kalan topu Bekir ve Semih göz markajı ile izledi, Eremenko golünü attı. Üç golde de Ay Yıldızlı defans hata yaptı! Orta sahanın lideri Emre ve Arda organizasyonlarında ustalıklarını sergilediler. Hamit'in yapacağı organizasyonları bekler olduk. Üç futbolcunun ağırlığına ya da tekniklerine, diğerlerimi yetişemiyor anlamış değilim.
Gürcistan'dan daha güçlü kontrollü bir Finlandiya izledik.
Beraberlik golünde Arda'nın imzası vardı. Zamanlamasını çok iyi ayarlayan Burak klasına yakışır plase vuruşla beraberlik skorunu yakalarken Emre Belözoğlu takım sevincini kaleci Rüştü ile paylaşılmasını sağladı. Galibiyet golünde de sahanın yıldızı Arda'nın ustalığı ortaya çıktı. Burak Avrupa'dan akıp gelen tribünleri süsleyen taraftarları sevindiren galibiyet golünü kafa vuruşu ile gerçekleştirdi
Salzburg Red Bull Arena Stadında Abdullah Avcı zafere ulaşılacak formülleri bir an önce bulmalı. Denemelere devam. Türk futbolseverler ulusal turnuvalarda savaşan, koşan ve gole giden yürekler izlemeli. Kadronun daha çok değişmesi gerek.
EKSİKLER
Kadroyu tamamen yenilemek yerine eskilerle yenileri bir potada eritmeyi hedeflemiş Avcı. Genç gurbetçiler, özellikle ilk 45 dakikada oldukça etkiliydi.
İlk golün asistini yapan Sercan Sararer, geçen sezon Bundesliga 2’de Fürth formasıyla adından söz ettirmişti. Tayfur Havutçu Beşiktaş’ı çalıştırırken onu çok istemişti. F.Bahçe ve G.Saray’ın da bu oyuncuyu takip ettirdiğini biliyoruz. Gökhan Töre’nin aşırı güveni hata yapmasına neden oluyor. İsmail Köybaşı, Serdar Kurtuluş, Nuri Şahin ise takımın en etkili isimleri olarak göze çarptı.
Daha yolun başı
Milli takımın Volkan ve Rüştü’den sonra tek sağlam kalecisi Cenk, sakatlanınca genç Mert’e gün doğdu. O da 87. dakikada yaptığı muhteşem kurtarışla “Bu takımda ben de varım” mesajı verdi. Gürcistan bizim ayarımızda bir takım değil. Hamit, Nuri ve Selçuk’un golleriyle sonuca giden ay yıldızlıların gerçek görüntüsünü ilerleyen günlerde göreceğiz.
Uzun ve yorucu lig maratonunun ardından yapılan ilk hazırlık maçında iyi bir görüntü verdi ay yıldızlılar. Abdullah Avcı’nın gençleri gelecek için umut verdi. Umut ediyoruz ki, bu takım zoru başarıp 2014 Dünya Kupası’na katılacaktır.
Euro Challenge kupasını Türkiye ye getirerek Avrupada adından söz ettiren Siyah beyazlı takıma Dünyanın en iyi basketbolcularını getiren ve taraftarlara mutlulukla birlikte zaferler yaşatan Demirören ailesine teşekkürler.
Hentbolda yaşanan şampiyonluğun ardından basketbolda devam eden kıvılcım tüm taraftarları birlik beraberliğe kenetledi. Göreve kısa süre içinde gelen Fikret Orman ve yönetimi Demirören ailesinin sponsorluğundaki basketbolda gurur gecesi yaşarken sponsorların katkısının değerini yakından şahit oldular. Orman ve yönetimi mutlu ve gururluydu çünkü kendilerinden önce görev yapan yönetimin bıraktığı mirasın gelecek nesillere anlatılacak önemli olay olduğunu hissettiler
Taraftar topluluğu basketboldaki nezaketi ve saygıyı futbolda gösteremezler miydi! Takıma sahip çıkmanın tek yolunun tüm kalplerin birleşmekten geçtiğini basketbolda herkes anladı.
Beşiktaş Basketbol takımına eski yönetimde olmasına rağmen yüreğini ortaya koyarak çalışan ve hizmetini sürdüren unvan koltuk düşünmeden mücadelesini sürdüren yönetimde olmamasına rağmen elini değil vücudunu taşın altına sokan Şeref Yalçın'a taraftarların teşekkür borcu var. Geçmiş dönemlerde yönetimlerde yer alıp da ortalıktan kaybolanlar unutulmadı.