Türkiye'nin insani gelişme düzeyi

BM Kalkınma Programı'nın (UNDP) 2003 yılı İnsani Gelişme raporunda Türkiye'nin dünya ülkeleri arasında geçen yıldan bir hayli geriye giderek 96'ncı sıraya düşmesi üzücü ve düşündürücüdür.

Dikkat edilmesi gereken nokta Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) sıralamasında oldukça daha yüksek bir konumda bulunduğudur. UNDP, satınalma gücü paritesine (SGP) göre hesapladığı GSYH için 5890 dolar rakamını esas almış. SGP'nin uygulanması gelişmiş ülkelerin GSYH'si küçültürken, Türkiye'nin şıkkında olduğu gibi gelişme yolundaki ülkelerinkini bazen iki misline kadar yükseltebiliyor. Demek oluyor ki Türkiye'nin İnsani Gelişme raporundaki yeri daha çok eğitim, sağlık, çevre, gelir dağılımı, istihdam, mali ve parasal istikrarsızlık ve dış borç yükü gibi konulardaki olumsuzluklardan etkilenmektedir. Türkiye'nin İnsani Gelişme Endeksi'nin (İGE) AB'ye aday bütün ülkelerden, Sovyetler Birliği'nden kopan ülkelerin birçoğundan ve hatta Balkan ülkelerinden daha geri olması, üzerinde durulması gereken ciddi bir durumdur.

***

UNDP raporundaki bazı çarpıcı kıyaslamalara daha yakından bakmakta zannediyorum ki yarar var. Kamu harcamalarındaki öncelikler tablosu bunlardan biri. Tabloda eğitim, sağlık ve askeri harcamalar ile toplam borç servisinin GSYH'ye oranları yer alıyor. Gelişmiş ülkeler genellikle eğitime yurtiçi hasılanın aşağı yukarı % 6'sını tahsis ediyorlar. Türkiye'de 1990'lı yıllarda % 2.2 olan bu oran 2001 yılında % 3.5'a çıkmış. 15 yaşından genç olanların nüfusun % 31'ini oluşturduğu Türkiye için bunun nispetin yetersiz olduğu kesin. Sağlık alanındaki kıyaslama da pek farklı değil. Gelişmiş ülkelerin ortalama % 6'sına karşılık Türkiye'nin sağlık harcamaları GSYH'nin % 3.6'sı oranında. Yunanistan'daki oran 4.6 ile bizdekinden biraz yüksek, fakat orada fert başına sağlık için yılda 1349 dolar sarf edilirken, Türkiye'de bu rakam 315 dolardan ibaret. Yüz bin kişiye düşen hekim sayısı Yunanistan'da 392 iken Türkiye'de 127.

***

Askeri masraflara gelince... AB ülkelerinde genellikle GSYH'nin % 1.5 ile % 3'ü arasında. Yunanistan'ınki % 4.5. Bizdeki % 4.9. Kıbrıs ve Ege sorunları çözümlenirse Yunanistan askeri harcamalarını önemli miktarda kısabilecek ve AB ortalamasına yakın hale getirebilecek. Bizim ise görünebilir bir istikbalde savunma harcamalarında kapsamlı bir indirim yapmamız olasılığı zayıf. Fakat Türkiye için kamu harcamaları öncelikleri tablosundaki en kaygı veren rakam toplam borç servisine ilişkin. Borç ana para ve faiz ödemeleri GSYH'nin % 15'ini yutuyor. Bizden daha kötü durumda gözüken sadece iki ülke var. % 17.5 ile Tayland ve % 19.7 ile Angola. 1990'lı yıllardan beri Türkiye'ye çok pahalıya patlayan borçlanma furyasının üstelik verimli yatırımların finansmanına yaramadığı da bir gerçek.

***

UNDP verilerine göre 1990 ile 2001 yılları arasında Türkiye'nin ekonomik büyüme hızı da % 1.7 ile sınırlı kalmış. Nüfus artış hızı ise 2001 yılında % 2 ile daha yüksek. 2015 yılında % 1.2'ye düşmesi bekleniyor. Şehirleşme oranı halen % 66.2. 2001'de tahminen % 71.8 olacak. İşsizlik oranı 2001 yılında % 8.5, ancak o zamandan beri çok yükseldiğini biliyoruz. Yine 1990 ile 2001 arasında tüketici fiyat endeksindeki artış yılda ortalama % 77. Bu kadar uzun süre devam eden böylesine bir başka enflasyon örneği bulmak zor. Geçen yıldan beri görülen enflasyondaki düşüş eğiliminin sürdürülmesi kuşkusuz önümüzdeki yıllardaki UNDP değerlendirmelerine de tesir edecektir.

***

UNDP rakamlarından bir sonuç çıkarmak gerekirse, Türkiye'nin insani gelişme kriterleri açısından içinde bulunduğu durumun çok geniş mikyasta kötü yönetişiminden ileri geldiği vurgulanmalıdır. Özellikle dış borçlanma, sürekli enflasyon, önceliklerin doğru saptanmaması, eğitime, sağlığa ve altyapıya az kaynak ayrılması, çevrenin yozlaşmasına kayıtsız kalınması affedilemeyecek hatalar olmuştur. Belli ki insana çok az değer verilmiştir. Türkiye'de bugün daha istikrarlı bir iktidar mevcut olmasına rağmen uzun süreli ve tutarlı bir politikanın geliştirilmekte olduğunu söylemek ne yazık ki hálá zordur. Türkiye'nin sorunlarına çare bulunacaksa, artık devletin birey için mevcut olduğu kavramı yerleşmelidir.
Yazarın Tüm Yazıları