Obama, Clinton, McCain

ABD’deki başkanlık seçimi, sadece Amerikalıları değil, bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor. Bunun nedeni, başkanın güdeceği politikaların global olduğu kadar bölgesel yansımalara yol açacak olmasıdır. Başkan Bush bunun en güzel örneğini verdi.

Hiçbir gerçek bilgiye ve sağlam değerlendirmeye dayanmadan, askeri müşavirlerinin tereddüt ve endişelerine de aldırmadan giriştiği Irak macerasının trajik sonuçları ortada. 4 binden fazla Amerikan askeri öldü. Yaralıların ve hayat boyu sakat kalacakların sayısı çok daha yüksek.

Savaşın toplam maliyetinin 3.5 trilyon dolara varacağı tahmin ediliyor. ABD hiçbir zaman olmadığı kadar dünyada prestij kaybına uğradı. Fakat Bush’un hataları, Amerika’nın ötesinde bütün dünyayı olumsuz yönde etkiledi. Petrol fiyatlarının birkaç misli yükselmesi dünya ekonomisini altüst etti ve bundan en çok ABD’nin rakipleri veya hasımları yararlandılar.

El Kaide terörü, Irak’ı üs haline getirdi. On binlerce Iraklı hayatını kaybetti, 4 milyon kadarı evlerini terk etmek mecburiyetinde kaldı. Irak artık komşuları ve özellikle Türkiye için müzmin bir istikrarsızlık odağı.

* * *

Irak yüzünden bu yıl sonundaki başkanlık seçimlerini Demokratların kazanacağına muhakkak nazarıyla bakılıyordu. Oysa Cumhuriyetçiler önseçimlerde süratle John McCain’i tercih ederek adaylarını saptadılar ve şanslarını artırdılar. Demokratların cephesinde ise Hillary Clinton ve Barack Hussein Obama arasındaki mücadele, aylardan beri kıyasıya devam ediyor.

Demokrat Parti’nin aday saptama yöntemi de olabileceği kadar karmaşık. "Primary" ve "caucus" denilen bir nevi önseçimlerde elde ettikleri desteğe ilaveten adayların "süper" delegelerin oylarını kazanmaları lazım.

Bu süper delegeler, parti mensubu senatörler, eski senatörler ve eyalet valileri gibi parti kodamanlarından oluşuyor. Obama şimdiye kadar yarışta ön safta, fakat bugün Pennsylvania’da yapılacak önseçimden sonra tablo daha belirli hale gelecek.

Hillary Clinton’ın seçim kampanyasında en büyük handikabı, Obama gibi daha fazla vizyona sahip olduğu izlenimini veren, hitabet kabiliyeti daha yüksek bir rakip ile karşılaşması, her zaman sinirlerini ve duygularını kontrol edememesi, bu yüzden inandırıcılığını bir ölçüde kaybetmesi oldu.

Bazı ciddi gaflar yapmaktan geri kalmadı. Obama’nın aksine Irak savaşını desteklemiş olması, eşi Bill Clinton’ın kampanyada aktif rol oynaması da olumsuz şekilde algılanmasında rol oynadı.

* * *

Obama
ise karizması ve dinamik kişiliği yanında kampanyasına çok iyi bir ekiple yola çıkmış olmanın avantajına sahip. Afrikalı kökenli olmasına rağmen cildinin renginin bir problem yaratmaması, Amerikan toplumunun kendini yenileme gücüne sahip gerçek bir demokrasi olduğunun sembolüdür.

Üstelik, fikirlerini cesaretle savunan bu Harvard mezunu, "elitizm"le bile itham ediliyor! Buna karşın bel altından ona vurmak isteyenler daha çok İslamcı köktendincilik korkusunu istismar ederek göbek adının Hüseyin olduğunu hatırlatıyorlar.

Gerek McCain’in, gerek Obama ve Clinton’ın dış politika konusundaki düşüncelerini yansıtan makaleleri "Foreign Affairs" Dergisi’nde yayınlandı. McCain’in Bush’un yolunda devam edeceği anlaşılıyor.

Obama ve Clinton ise Bush ile aralarına mesafe koymakla beraber güdecekleri politika konusunda kesin pozisyon almaktan kaçınıyorlar. Türkiye açısından bakarsak Obama’nın aksine McCain ve Clinton ülkemizi iyi tanıyorlar.

Birçok Avrupa ülkesi şimdiden adaylar veya yakın müşavirleriyle temasa girme çabası içinde. Bizim de vakit geçirmeden aynı şekilde hareket etmemizde zannedersem yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları