Kömür mü zeytinlik mi

Türkiye kömürlerinin kalorisi düşüktür; ayrıca işletmesi fevkalade pahalıdır. Zeytin, fevkalade verimli; beşeriyet tarihinin nimeti olan bir meyvedir. Kanun TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu iş ne ahbap işidir, ne parti işidir. Kömürün sefil fiyatları ve pazarı ortada, zeytinin artan değeri de ortada. Tarihe karşı hesap vermek zorundayız.

Haberin Devamı

AŞAĞI yukarı on yıllık bir dönemi kapsayan bir münakaşanın içindeyiz. Bu on yıl içinde bakanlıklar ve merkez bürokrasi, Türkiye arazilerinin kullanımı konusunda madencilikten vazgeçmiyor. Bu arada, Türkiye madenlerinde yapılan tetkikata dayanan (eğer varsa) ciddi değişiklikler getiren bilgiler yayımlanmış ya da ileri sürülmüş değil. Türkiye’nin kömürleri bu meselede başı çeker. Malûm, dünyanın en büyük jeologlarından küçük de olsa bir grup Türkiye’de yaşıyor. Profesör Celal Şengör, jeoloji alanında Nobel Ödülü olsa onu alacak durumda. Zira kendisine verilen ödüller ve yer, açıkçası ortada; hocalıkları, üç lisanda yazdığı raporlar, kitaplar belli.

Türkiye, 3. jeolojik zamanın sonunda, 4. jeolojik zamanın başında oluşan bir kıta. İki sıra dağın ortasında, caldera (krater) şeklinde derin bir vadi olacakken ya da bu vadi suyla dolacakken, yerkürenin içindeki kaynaşma; madenlerin oluşumu, taşması, tekrar geri sönmesi gibi süreçlerle, bahsettiğimiz uzmanımızın raporlarına istinaden, bereketli bir yüksek yaylanın ortaya çıktığı anlaşılmıştır.

Haberin Devamı

Kömür mü zeytinlik mi

KALORİSİ DÜŞÜK İŞLETMESİ PAHALI

Bu yayla, fakir maden yatakları açısından zengin bir ülkedir. Anlayacağınız, birkaç maden türü dışında, hele hele kömür gibi şeyleri, aramaya pek gayret etmeyin denir. Türkiye kömürlerinin kalorisi düşüktür; ayrıca işletmesi fevkalade pahalıdır. Çünkü yeryüzüne paralel maden damarları değil, suyun altına gitmeye meyyal bir maden yapısı söz konusudur. Pahalıya mal olan madencilik ve hele iş emniyetinin sağlanması, kömürün fiyatını daha da artırmaktadır. Nükleer enerjiye geçişimizle kurtarabileceğimiz bir memlekette, henüz iddia edildiği gibi bizi ferahlatacak gaz ve petrol yatakları da rüşdünü ve kapasitesini ispatlamış durumda değildir.

Kolayı bulundu. Zeytin bölgeleriyle hayatı boyunca alakası olmayan birtakım iş insanları, hangi parti olursa olsun, hükümet ve bürokrasi çevrelerine sokuluyorlar, maden imtiyazı alıyorlar. Şimdi artık zeytinliklerin ve çam fıstıklarının (pinus) yok edilmesi dönemine girdik. Eskiden farklı olarak, buralarda yaşayan mütevazı köylüler devamlı ayaklanıyorlar ama dinleyen yok. Son derece gergin bir durum. Huzurun bozulmasının her şeyden daha ürkütücü olduğu bir zamanda yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Zeytinlikler üzerinde, kendisi bizzat ziraat profesörü olan bir bakanın devrinde böyle bir tasarrufa gidildi. Protestolara rağmen zeytinliklere kıyıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, ki bu makam, imparatorluk döneminde sadrazam paşadan, şeyhülislam efendiden sonra kabinenin üçüncü koltuğunda oturan bir yerin halefidir, vakıf zeytinliklerini de açtı. Gerekçe; çıkan zeytinliklerin pres makineleri eskimiş, miadını doldurmuşmuş.Öyleyse yenilerini koyarsın. Koymazsan, şartlarına göre ihaleye verirsin” düsturuna kulak asmıyor. Böyle yerleri inşaatçılara, sağa sola teslim etmenin alemi yok. Maalesef Edremit Körfezi’nden Ayvalık’a kadar her yer elden çıkıyor.

Haberin Devamı

Arazi sahiplerinden bir kısmı yani Ege Bölgesi’nin zeytinliklerini elinde tutan bazı gruplar maalesef fevkalade tembel, zeytinliklerle uğraşmaz. Zeytinliğinin yıllık serencamını izleyen, toprağı ve ağacıyla haşır neşir olan çiftçi pek azdır. Keza zeytinliklerle ilgilenen, hasadı toplayan, sıkımını modernleştiren, araç ve makinelerini yenileyenler de iki elin parmaklarıyla sayılacak durumdadır. Şüphesiz, koca sahil boyunca Akhisarlıları alkışlamamak günah olur. Bundan 10 sene evvel “Biz burayı İspanya yaparız” diyen Akhisarlılar, Rumeli’den göç eden bu çalışkan nüfus, bugün aynı sahada İspanya’yı geçtiler.

Zeytin, fevkalade verimli; beşeriyet tarihinin nimeti olan bir meyvedir. Zeytini ihmal eden, bunun bedelini çok ağır bir şekilde öder. Denizi doldurup genişletmeye çalışandan beter duruma düşersiniz. Herkesten rica ediyoruz: Küçük tasarruflarınızla, bir dönüm, beş dönüm, on dönüm; ne kadar alabilirseniz, zeytinlik alın. Vatan topraklarını kurtarın.

Haberin Devamı

Kömür mü zeytinlik mi

ZEYTİNLİK ALIN GELECEĞİMİZİ KURTARIN

1970’lerde Amerikalı orta sınıf üyeleri halk bile ‘zeytin, zeytinyağı’ deyince ansiklopediye bakardı. Bugün dünya zeytinyağıyla geçiniyor. Bazı sivri akıllılar ağaçların naklinden bahsediyor. Şunlara sorar mısınız? “Siz hayatınızda hiç zeytin ağacına tırmandınız mı? Kaç ağacı gözden geçirdiniz? On yaşındaki zeytin ile bin yaşına yaklaşan zeytin arasındaki farkı ve muhteşem gelişimi takip edebildiniz mi?” Zeytin, Allah’ın insanlara zahir ettiği bir yaratıktır. Bir zeytinliğin verdiği huzur, tabiattaki temizlik hiçbir başka şeyle mukayese edilemez.

Bugün yeni bir zümre çıktı. Zeytinlikleri alıyorlar, üstüne oteller kurmaya çalışıyorlar. Zeytinliği alıyor, yazlık konak kuruyor; onu yapamasa bungalovlar kurup ticaret yapmaya çalışıyor. Zeytinlikleri korumaya çalışan kanun ve yönetmelikler bazen kısa bir süre için yok ediliyor; o arada kapan kapıyor. Hiçbirinin yaşayacağına ihtimal vermiyoruz. Çünkü zeytin, emek ve sadakat ister.

Haberin Devamı

Lütfen, kanun TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu iş ne ahbap işidir, ne parti işidir. Kömürün sefil fiyatları ve pazarı ortada, zeytinin artan değeri de ortada. Tarihe karşı hesap vermek zorundayız. Bu kanunun uygulanmaması için elimizden geleni yapmalıyız. Tabii kanuni yollardan. Ve lütfen, âkil vatandaşlardan istirham ediyoruz: Zeytinlik alınız, vatanı, tabiatı ve geleceğimizdeki gıdamızı kurtarınız.

MATTİA AHMET MİNGUZZİ DAVASI… BİR HAKİME PORTRESİ

İSTANBUL Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde önemli bir duruşma vardı. Mattia Ahmet Minguzzi’nin alışveriş için gittiği bit pazarında, sebepsiz ve yamyamca bir şekilde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitirdiği, üstelik masum çocuk katillerce tekmelendiği ve dahi ailesinin telefonlarla tehdit edildiği; çocuğun mezarının tahribine yeltenildiği bu olayın Türkiye’de görülmemiş bir sapkınlık olduğu hepimizin malûmudur.

İtalyan şef Andrea Minguzzi ile orkestramızın çellist üyesi Yasemin Akıncılar Minguzzi’nin oğlunun acısı duruşma salonunda devam etti. 24 yıla kadar hapis cezası istenen iki sanık, üçüncü kez hâkim karşısına çıktı. Duruşma yargıcı E.S., İstanbul Üniversitesi Hukuk mezunu. Çocuğun ailesine karşı haşin davranışları dikkati çekiyor. Mağdur anne ve babanın tüm taleplerine karşı çıktığı gibi sanıklara hukuksuz olarak yönlendirmeli sorular soruyor, savunma istese de duruşmayı kayda almıyor, keşif ve tanık dinletme taleplerini reddediyor. Açıkçası bir çocuk mahkemesinde, yargıcın ne empati ne de şefkat taşıyan bir görünümü var; adalet duygularını da rencide ediyor.

Kömür mü zeytinlik mi

HSK’YI TEBRİK ETMEK GEREK

Duruşma salonunda AK Partili İstanbul Milletvekili Tuba Durgut bulunuyor. CHP’li yönetici Aylin Nazlıaka ile CHP Milletvekilleri Suat Özçağdaş ve Sibel Suiçmez de oradalar. Siyasi partilerimizin ilgisini özellikle belirtmek isterim. Duruşma salonunun dışında yurttaşlar, ellerinde “Sokaklarda katil istemiyoruz” sloganlarıyla bekliyorlar.

Ailenin avukatı Rezan Epözdemir, yargıç hanımefendinin usule uygun olmayan yargılamasını protesto ediyor. Adalet duygularının zedelendiğini, müvekkillerinin bu şartlarda yargılamaya itimat edemeyeceklerini belirterek reddi hâkim talebinde bulunuyorlar. Mahkeme heyeti müzakereye çekiliyor ve ardından davanın hâkimi çekilme kararını açıklıyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), bu karardan sonra mahkeme hâkimesini tenzili rütbe ile düz üye olarak istinaf mahkemesine gönderiyor. Bu karardan ötürü kurulu tebrik etmek herkesin vazifesidir.

Cumhuriyetin ilan edildiği ve Kanun-u Medenî’nin yürürlüğe girdiği yıllarda, Hukuk fakültelerinden mezun olan genç kadın hukukçuları savcı ve hâkim olarak tayin ettik. Bir Almanca kitapta bu hukukçu hanımlar fotoğraflarıyla birlikte tanıtılıyordu. Savcı ve hâkimin ikisi de “kadın” başlığıyla takdirle karşılanıyordu.

HÜZÜN DUYMAMAK ELDE DEĞİL

Bugün gelinen noktada hukuk eğitimimizin ne dereceye düştüğü ortadadır. Öğrenilecek şeyleri artık öğretemiyoruz. Övündüğümüz inkılapın ortaya çıkardığı hâkime portresi ne hâldedir; hüzün duymamak elde değil.

Adaletin tecellisi ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için bu davayı herkesin sonuna kadar takip etmesi gerekir. Her şeyden önce vatandaşız... 

Yazarın Tüm Yazıları