Takım Elbiseler Çöpe!

2007-2015 yılları arasında yayınlanan müthiş sürükleyici bir seri. Hikaye, 1960’larda geçiyor. Kahramanı, Don Draper adında çok yakışıklı bir reklamcı. Don, büyük bir reklam ajansının kreatif direktörü. Saçları her daim jöleli, takım elbisesi ise jilet gibi. Ofiste, Don’ın elinden viskisi, sigarası eksik olmuyor.

Karizmatik, ağırbaşlı ve oturaklı. Çalışma arkadaşları da öyle. Koskoca 92 bölümde, bir gün de eşofman altıyla işe gelen birine rastlamıyorsunuz! 

Bir de şimdiki çalışma ortamına bakalım. Bir kere ofislerde yaş ortalaması artık çok daha genç! Girişimci ruhlu gençler, daha 30 yaşında olmadan kendi şirketlerini kurabiliyor ya da koskoca şirketlere CEO olabiliyor. Terfi olmanın yaşla hiçbir bir alakası kalmadı yani! Takım elbise deseniz, onu da artık sadece bankacılar giyiyor.

NEREDE O ESKİ HANIMEFENDİLER, BEYEFENDİLER?

Hele reklam ajanslarına bakarsanız, onlar zaten özgürlüklerini çoktan ilan etmiş. Erkeklerde saç sakal birbirine karışmış durumda, kızlar ise döpiyesleri çöpe atmış. Dağınık gözükmek neredeyse yeni kural! Viskinin, sigaranın yerini ise sağlıklı “juice”lar almış. Bir elde juice öbüründe telefon, hayat öyle akıp gidiyor.

Bu işler sadece yurtdışında böyle diye düşünmeyin, İstanbul’daki işyerlerinin çoğunda kılık kıyafet serbest. En iyi örnek yemeksepeti.com ekibinin cadılar bayramında paylaştığı fotoğraf. Fotoğrafta yemeksepeti çalışanları işe ilk defa takım elbise ile gidip, bankacı olmuş. İnsan Kaynaklarının mizah anlayışını tebrik etmek lazım!

Çalışma saatleri de artık eskisi gibi değil. 9-5 zaman aralığı gitgide belirsizleşiyor. Kafeler, restoranlar dizüstü bilgisayarından çalışan gençlerle dolu. Ofis hayatı büyük bir evrim geçiriyor. Fena mı diye sorarsanız, bence muhteşem! Kalıplardan, kurallardan bağımsız işleyen bir çalışma hayatı bana göre çok daha verimli. Ben döpiyesleri yakıp, yaka kartını atalı neredeyse 4 sene oldu!

Çalışma şeklimiz, değişmeye devam da edecek, burada kaldı sanmayın. Yeni nesil, girişimci ruhlu, özgürlüğüne çok düşkün. Hal böyle olunca büyük şirketler, yeni gelen nesili işe almakta bir hayli zorlanacaklar. “Kariyer planlaması”, “5 sene içinde Müdür Yardımcısı” gibi vaatler artık karın doyurmayacak. Dijital mecraların artan gücü ve gelişen teknolojiyle birlikte yepyeni iş fırsatları doğacak. Hızlı davranan firmalar, yeni nesilleri kapacak.

TATİL YAPARKEN PARA KAZANMAK İSTER MİSİNİZ?

Başlık, yanlışlıkta e-posta kutunuza düşen kötü bir reklam gibi değil mi? Ama, aslında gerçek. Hillside grubu, sosyal medyayı kullanmayı bilen, hayatını paylaşmayı seven gençler için yepyeni bir pozisyon yarattı. Adı “Snap-J”. Snap-J’ler, 2017 yazına kadar yeni mekanları gezecek, uluslararası festivallere katılacak, konserleri, sanat etkinliklerini takip edecek ve keşfettiklerini Hillside’ın Snapchat, Instagram ve Youtube kanalından yayınlayacak. Snap-J’ler aynı zamanda hem gezecekler, hem de sosyal medyayı en verimli şekilde kullanmayı öğrenecekler.

Ne güzel değil mi? İş mülakatlarına üzerinde takım elbise, elinde referans mektuplarıyla utana sıkıla giden bizlere üzüldüm. Eğer 10 yaş küçük olsaydım, en güzel instagram postumu Hillside ekibine yollar, kesin başvururdum! Genç takipçilerime duyurulur, bu fırsatı kaçırmayın!

TRUMP’IN DA MODASI GEÇECEK!

Görüyorsunuz, eski devrin başarılı iş adamları artık devlet başkanı oluyor. Belki bir 20 sene sonra, anneannelerimizin “zibidi” olarak tanımlayacağı, 20’lerinde, saçı sakalı birbirine karışmış, birkenstock’lu bir genci başkan olarak görürüz. Ya da mini eteğinin altına, ugg botlarını çekmiş, genç bir kızımızı. Neden olmasın? 20 sene önce Donald Trump'ın başkan olacağına hangi birimiz inanırdı?

Simpsons'ın senaristleri bile, tam 16 sene önce Donald Trump'ın başkan olduğu bir bölüm yayınlamalarına rağmen, şok olduklarını söylüyor. Belki işyerleri gibi, politika da gençleşir, neden olmasın?

Trump’a değinmişken, başkanlık seçiminin sosyal medya yansımalarını paylaşmadan yazıyı bitirmek olmaz.

İşte instagram’da Donald Trump’la ilgili en yaratıcı paylaşımlar:

Bu tarif sana Donald! Afiyet olsun :)

Bu arada Donald Trump’ın en sevdiği yemeklerden biri “Mac & Cheese”miş. Mac & Cheese, bizim fırında makarnanın Amerikan versiyonu. Tarifini paylaşarak yazıyı noktalıyorum. Yarın yine beklerim!

Malzemeler:

- 3 bardak Süt
- 2 bardak Makarna
- 3/4 bardak Çedar Peyniri
- 3/4 bardak Mozzarella Peyniri
- 1 bardak Ekmek Kırıntısı
- Zeytinyağı
- Tuz, Karabiber

Adımlar:

1- Makarnayı, arada karıştırarak sütte haşlayın.
2- Tuz, karabiber ve kırmızı biber ekleyin, karıştırın. Ocaktan alıp içine rende mozzarella ve çedar peyniri ekleyin ve tekrar karıştırın.
3- Makarnanın üzerini ekmek kırıntısıyla kaplayın, biraz yağ gezdirin ve 200 derecede önceden ısıtılmış fırında 5-6 dakika ekmekler kızarana dek pişirin. Afiyet olsun!