Paylaş
Geçen yılki Göztepe ile bu yılki arasındaki fark tam da burada gizli aslında. Evet, geçen yılın kadrosu özel bir sezon yaşattı kulübe. Ancak mevcut kadro toplam kalite anlamında kesinlikle öne çıkıyor. Belki Jahovic gibi, Demba Ba gibi ultra lüks oyuncuları yok bu yıl Göztepe’nin ama sağ bekte Tanju, sol bekte Leo ile de çıkmıyor sahaya!
Dün işte toplam kalite farkı girdi devreye. Daha ilk düdükle birlikte “Artık benim zamanım” mesajı net bir şekilde verildi Kayserispor’a. Rakibin namağlup oluşu, Kadıköy’de aldığı Fenerbahçe galibiyeti önemsizdi. Önemli olan set hücumu karşılarken takım boyunu 30 metreye kadar indiren, tek yumruk gibi hareket eden, bu sayede 4 maçın üçünde kalesini gole kapatan Kayseri savunmasının nasıl aşılacağıydı.
Ama emek en yüce değer işte. 15 dakikada gösterilen emeğin, mücadelenin karşılığı 2 dakika içinde gelen 2 golle yansıdı tabelaya. Belki de ilk 4 haftada hak ettiği kadar puan alamayan Göztepe’nin ödülüydü bu.
Dünkü Göztepe’yi şöyle özetleyelim. Ligin flaş takımı olarak görülen Kayseri, 50. dakikada sürklase olmuş bir halde son düdüğü bekler hale gelmişti.
Gelelim dünün özel adamlarına.
Başta Halil... Evin oğlu, Göztepe’nin çocuğu artık Süper Lig’in değerli parçalarından biri oldu. Bu kadar net.
Castro... Öyle bir futbol aklı var ki, top ona geldiğinde hayat buluyor, güzelleşiyor. Hele dünkü gibi ofansif orta saha pozisyonundaysa seyrine doyum olmuyor.
Ve Alparslan... Sahanın her santimine döktüğü ter, attığı gol, tribünde bütünleşmesi geldiğinde ona burun kıvıranlara cevaptır. Bundan sonra formayı nasıl alacağını Poko düşünsün!
Paylaş