Hande Fırat

Tek ortak noktaları Erdoğan düşmanlığı nedeni ise dış politika

27 Ocak 2023
İngiliz The Economist dergisinin ardından şimdi de Alman Stern dergisi tepki çeken bir kapakla çıktı.

Bir de Bloomberg var. Yazılarda ortak nokta: “Erdoğan ve Erdoğan’ın uluslararası alanda uyguladığı politikalara düşmanlık...” Başlıklar kısaca şöyle:

- “Erdoğan, iktidarda kalabilmek için vicdansızca çatışmalar çıkarıyor: Kendi ülkesinde, Suriye’de ve ayrıca Almanya’da.

-Erdoğan, Ukrayna’dan Suriye’ye birçok ipi elinde tutuyor ve gücünü kullanıyor.

- NATO, Erdoğan’ın genişlemeyi geciktirmesine izin vermemeli. (İsveç kararı nedeniyle)

-Giderek tutarsızlaşan Cumhurbaşkanı’nın yönetiminde ülke felaketin eşiğinde. Erdoğan’ın seçim yaklaşırken sergileyeceği davranışlar, bugün son derece kusurlu bir demokrasi olan ülkeyi tam anlamıyla bir diktatörlüğe sürükleyebilir.”

Bunlar bir kısmı... Belli ki 14 Mayıs’ta sandık seçmenin önüne gelecek. Önce şunu söyleyeyim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları oy atıp bir karar verecekler. Batı değil. Peki yaklaşan seçimler öncesinde bu haber bombardımanıyla asıl dert ne?

DÜNYA DÜZENİNİ İŞLETENLER RAHATSIZ

- Türkiye’nin ürettiği öznel politikalar, mevcut dünya düzenini işletenlerin alışık oldukları sömürü sistematiğini turnusol kâğıdı gibi açığa çıkardı. Bu durum Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

Pompeo’nun çarpıtması

26 Ocak 2023
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 2018-2021 yılları arasında yaşadıklarını kendi bakış açısından kitaplaştırdı. Kendi bakış açısından diyorum, çünkü birazdan okuyacaklarınız Pompeo ya da ABD yönetimlerinin bazı gerçekleri ne kadar çarpıttığını da gözler önüne seriyor. Pompeo’nun kitabında Türkiye’ye ayırdığı üç ayrı bölümle ilgili iddialara; o dönemi bizzat yaşayan ve tüm görüşmelere katılan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yanıt verdi: Tarih Ekim 2019, Beştepe... Pompeo, Başkan Yardımcısı Pence Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşürken neden içeri girmeye çalıştı? DEAŞ’la mücadele ve terör örgütü PKK/YGP konusu görüşülürken Hakan Fidan ve İbrahim Kalın masayı terk mi etti?

KISA bir hatırlatma ile başlayalım; Donald Trump, Ocak 2017’de başkanlık koltuğuna oturmuştu. Türkiye darbenin hemen ardından; üç terör örgütüyle aynı anda mücadele ediyordu; FETÖ, DEAŞ ve PYD/YPG. Erdoğan’ın Trump ile ABD’de yapacağı görüşme öncesinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan Mayıs 2017’de ABD’ye gittiler.

Kitabı yazan Mike Pompeo o tarihte CIA Başkanı idi. Türk-ABD heyetleri arasındaki görüşmelere ise Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral Herbert Raymond McMaster başkanlığındaki heyet ev sahipliği yaptı. Pompeo o masada CIA Başkanı olarak oturuyordu. Mike Pompeo kitabında o döneme ait olarak, “Türklerin yoğun ABD desteği olmadan IŞID’ı yenme şansı olmadığı, bu nedenle Başkan’ın SDF (YPG/PYD) çalışmayı seçtiği, bunu heyete söyleyince Hakan Fidan ve İbrahim Kalın’ın öfkeyle odayı terk ettikleri” iddiasını yazdı. Önce bu iddiayla başlıyoruz.

Tayyip Erdoğan - Dönemin ABD Başkan Yardımcısı Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo Beştepe’de heyetlerarası görüşmede...

KALIN: ÇARPITIYOR

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Pompeo yaşananları çarpıtarak anlatıyor” dedi ve ilk kez o masada Türk heyetinin neler söylediğini anlattı:

- “Onlara çok açık şekilde ABD’nin PYD/YPG politikasının çok yanlış olduğunu söyledik.

- Hakan Fidan, Suriye sahasındaki gelişmeleri detaylı bir şekilde anlattı. Daha sonra Pompeo ile yaptığı görüşmelerde de pozisyonumuzu tekrar açıkça ortaya koydu. Aynı şekilde Mevlüt Bey ve Hulusi Paşa; Suriye, PYD/YPG politikalarının kökten yanlış olduğunu pekçok defa aktardı. 

Yazının Devamını Oku

ABD’ye güvenmekle olmaz, anlaşmanın şartlarını yerine getir

24 Ocak 2023
İSVEÇ sözde “demokrasi ve ifade özgürlüğü” adı altında artık Türkiye’nin sabrını zorluyor.

NATO üyeliği için Türkiye ile imzaladığı mutabakatın koşullarını yerine getirmeyi bırakın, Türkiye’yi ve Türk milletini çileden çıkaracak protestolara izin veriyor. NATO’ya girmeden “müttefik” olamayacağını göstermiş bir ülke aslında. Nasıl bir devlet anlayışıdır bu? Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan’ın, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakmasına, protesto gösterisi adı altında izin veriyor, sonra da “yalandan” kınama açıklamaları yapılıyor. Kusura bakmasınlar ama bu açıklamaları kimse yemez. Bir de şimdi Rasmus Paludan’ın Rus bağlantısı iddiaları konuşuluyor. Bunu ispat etmesi gereken zaten İsveç makamları. Ancak Avrupa’daki aşırı sağcıların Rusya tarafından desteklendiği özel bir sır değil. Provokatör Paludan rezil açıklamalarda bulunup “Türkiye’ye gol attığımda ‘İşte bu!’ diye düşündüm” dedi ve pişman olmadığını söyledi. Ankara’nın havası şöyle:

KİMSE SEÇİMDEN ÖNCE ADIM BEKLEMESİN

- İsveç, NATO üyeliği konusunda ABD ya da diğer NATO üyelerine güvenmesin.

- İsveç’in NATO üyeliği Türkiye ile imzaladığı mutabakatın ardından tamamen bu mutabakatın yerine getirilmesine ve ikili ilişkiye bağlıdır.

- Son olayın ardından da kimse seçimden önce bir adım beklemesin.

GORDION DÜĞÜMÜNÜ ÇÖZEN İLAÇ KUTUSUNDAKİ NOT

TARİH 11 Haziran 2014’tü. DEAŞ, Irak’ın Musul kentine saldırmış ve Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu DEAŞ’lı teröristler tarafından işgal edilerek 49 personel rehin alınmıştı. 49 Türk vatandaşını MİT, özel operasyonlar biriminin düzenlediği operasyonla kurtardı. 13 Eylül’deki kurtarma gününe kadar geçen sürecin filmi MİT’in de danışmanlığı ile çekildi. Adı “49”. İzledim ve çok etkilendim. Tüm dünyada istihbarat operasyonları filmleştirilirken, A’dan Z’ye gerçeği ortaya koymaz. Milli güvenlik nedeniyle gizlenmesi gerekenler gizlenir ya da bazı sahneler eklenir. Bu yöntem 49 filminde de uygulanmış olsa da ana çerçeve gerçek.

Yazının Devamını Oku

Dünyanın en iyileri

23 Ocak 2023
Rüzgâr tünelinde uçup kayakla yaralı tahliye ediyorlar... Meskûn mahallerde operasyon yapıp inlerinde vuruyorlar... Onlar TSK’nın gözbebeği Bordo Bereliler...

SEVGİLİ Okurlarım, Hürriyet Gazetesi’ne kapılarını açan TSK’nın en seçkin birliği Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın eğitim ve yürüttüğü operasyonlarla ilgili yazıma bugün de devam edeceğim. Foto muhabirimiz Selahattin Sönmez ile girdiğimiz Bordo Berelilerin karargâhında ne kadar etkilendiğimizi dün anlatmıştım. Bugün hem eğitimlerinden ayrıntıları hem deniz ötesi ve dost ülkelerdeki faaliyetlerini hem de nasıl Bordo Bereli olunabileceğini sizlerle paylaşacağım. Bordo Bereli olmak ne demek ve nasıl olunur? Bordo Bereli Komutanı’nın anlatımıyla başlıyoruz...

 

BORDO BERELİ KOMUTAN:  AMAÇ PES ETMEYECEKLERİ DAYANIKLILIK EĞİTİMİ

- Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın farklı coğrafya ve görevlerde başarılı olmasının altında yatan temel faktör personeldir.

- Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri’ne mensup subay, astsubay ve uzman erbaşların gönüllülük esasına dayalı olarak başvurusu ile başlayan sürecin ilk aşamasında Özel Kuvvetler İhtisas Kursu bulunuyor.

- Bu kursun temel amacı geleceğin tim personeli olacak kursiyerleri gerçek muharebe şartlarına hazırlamak, stres ortamında karar verme yeteneklerini geliştirmek, dayanıklılık, özgüven ve cesaret kazandıracak şartlar ne olursa olsun asla pes etmeyecekleri bir psikolojik ve fiziksel dayanıklılık seviyesine ulaştırmaktır.

Yazının Devamını Oku

Hürriyet, efsane Bordo Berelilerin eğitim merkezinde

22 Ocak 2023
‘Kural hatası kan, gözyaşı ve başarısızlık demektir. Durum ve şartlar her ne olursa olsun teslim olmak düşünülemez, şehadet esastır’

BORDO Bereliler yani Özel Kuvvetler Komutanlığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin birliği. Duvarlarında yazan sekiz prensipten ikisiyle başlamak istedim çünkü kendilerini vatanlarına adayan, çok özel eğitim süreçlerinden geçen, eğitimi hiç bırakmayan ve vatan için her an ölmeye hazır çok özel insanlarla tanıştım. Milli Savunma Bakanlığı ve Özel Kuvvetler’in kapılarını Hürriyet gazetesine açmaları nedeniyle de onur duydum. Sevgili fotomuhabiri arkadaşım Selahattin Sönmez ile inanılmaz bir gün yaşadık.


Fotoğraflar: Selahattin Sönmez

HER ŞEHİT BİR FİDAN...

Yazının Devamını Oku

14 Mayıs, Adnan Menderes ve AK Parti’nin bakışı

20 Ocak 2023
Bir süredir yazıyorduk seçimlerin mayıs ayında yapılacağını.

Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sonra da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla bir anlamda netleşmiş oldu. Artık gözler mart ayında seçimlerin yenilenmesi kararını içerecek Cumhurbaşkanlığı kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasında.

14 MAYIS TARİHİ NASIL BELİRLENDİ?

Hac süreci, okul tatili, üniversite sınavları, bayramlar, mevsimlik işçilerin durumu nedeniyle zaten haziran ayı seçim tarihi potasından çıkmıştı. AK Parti Seçim İşleri Başkanlığı ise mayıs ayına yönelik farklı tarihleri içeren bir çalışma yapmıştı.

14 MAYIS’I ERDOĞAN TERCİH ETTİ

O tarihler arasından 14 Mayıs’ta seçim yapılmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan tercih etti. Temel neden 14 Mayıs’ın tarihi önemi yani 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’nin CHP’den iktidarı alması... AK Parti hem 20 yıldır iktidar olması hem de o dönemin “Yeter, Söz Milletin” sloganını iktidarda iken kullanması nedeniyle özellikle muhalefet tarafından eleştiriliyor. Ben de bu eleştirilere AK Parti kulislerinde yanıt aradım:


Yazının Devamını Oku

Üçlü Suriye masası ve İran etkisi

17 Ocak 2023
İki yıldır Türkiye-Rusya-Suriye arasında süren istihbarat görüşmeleri ardından yapılan üçlü savunma bakanları toplantısından sonra dışişleri bakanları toplantısı beklenirken; Suriye’den normalleşme için “şart” açıklamaları geldi.

Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın resmi açıklamasının ardından Reuters’a Şam rejiminden bir üst düzey yetkili konuştu. Eşzamanlı olarak özellikle arkasında İran’ın olduğu tahmin edilen haberler de basında yer aldı. Özetle Şam rejiminin bilinen şartları:

- Türkiye kuzeyden çekilsin.

- Muhalif gruplara destek vermesin.

NEREDEN ÇIKTI BU EL YÜKSELTME

Yapılan bazı analizlerde asimetrik olgu atlanıyor. Asimetrik savaş yöntemini güçlü olanla güçsüz arasında; güçsüzün uyguladığı yöntemler olarak özetleyebiliriz. Güçlü taraf bunu önemsemese de güçsüz olan kamuoyu etkisi yaratmayı amaçlar. Dışişleri bakanları, hatta liderlerin üçlü görüşmesinden bahsederken Suriye bir anda asimetrik bir yaklaşıma soyundu:

- Rejimin, Türkiye’ye ihtiyacı olmadığı algısını yaratmak.

- Türkiye’deki seçimler öncesinde Erdoğan’ın rejime ihtiyacı olduğu izlenimini vurgulamak

- Aslında kendisinde olmayan gücü, başka ülkeler üzerinden devşirmeye çalışmak.

Yazının Devamını Oku

Cephe yönetiminin uzaya kayışı ve yıldız savaşlarına doğru

15 Ocak 2023
“Uzay, görüş alanı ve güvenli iletişim sağlar. Düşman nesnelerini net bir şekilde izleme imkânı sunar. Cephe yönetimi yeryüzünden uzaya kayacak.” (George Friedman)

Sevgili okurlarım,

Bu pazar sizi uzaya götürüyorum. Önce yakın uzaya, sonra derin uzaya, bununla birlikte askeri ve ticari teknolojilere. ABD, Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkeler uzun yıllardır uzay çalışmaları yürütüyor. Amaç hem şu an yasal zorunluluklar bulunmadığı için uzayda yer kapmak, güçlü olmak hem de asıl mesele cephe yönetimini yeryüzünden uzaya taşımak. Bu nedenle görüş ve güvenli iletişimin en önemli adımı uydular.

YERLİ ELON MUSK’IN GARAJDAKİ ‘PLAN’I

Sağ tarafta gördüğünüz fotoğraf Dünya’mızın etrafındaki uyduları gösteriyor. Dünya adeta uydularla çepeçevre kuşatılmış durumda. Bunlar arasında Türkiye’ye ait sadece 11’i aktif, 19 uydu bulunuyor. Aslında uzayda başlayan ilk savaş bu, yani uydu savaşı... Bilgi, görüş alanı, güvenli iletişim, insanların interneti ve nesnelerin interneti üzerine inşa edilmiş uydular savaşı. Bu savaşta çok önde olan ülkeler var. Türkiye ise uzaya daha geç adım atmış bir ülke. Kamunun, kamu destekli bazı firmaların uyduları var. Ancak artık uzay ticarileşti. Yani dünyada özel sektör uzayda. Bunun en bilinen örneği ise Elon Musk ve SpaceX. Zaten fırlatma maliyetlerinin görece düşmesi de başta SpaceX olmak üzere özel sektör sayesinde oldu.

Türkiye’nin de kamu desteği olmadan kurulan ilk uzay firması Plan-S şu an iki küp uydusu ile uzayda. Şimdi diyeceksiniz küp uydu ne, ne işe yarıyor, ülkemiz bununla ne elde edecek? Başlayalım...


Yazının Devamını Oku