- Sistem kendi kadrolarını üretebiliyor. Başkanlar ya da bakan yardımcıları politikaların devamı ve başarılarına göre bakan oldular.
- Kabine genel olarak uzun yıllardır birlikte uyumlu çalışan isimlerden oluşuyor. Özellikle dış politika ve güvenlik eksenindeki isimler bu kapsamda öne çıkıyor.
- Sisteme göre Cumhurbaşkanı ile gelen ve giden yaklaşık 800 bürokrat içinde yapılacak değişiklikleri atama kararnameleri ile çok yakın zamanda göreceğiz.
Şimdi gelelim kabinedeki bazı isimlere.
HARİCİYE NAZIRLIĞI
Osmanlı Devleti’nde dış ilişkiler, 1453’ten 19. yüzyıla kadar Reis-ül Küttab adı verilen devlet görevlileri tarafından yürütülmüş.
Sonrasında Padişah II. Mahmud’un reformları çerçevesinde 1835 yılında Reis-ül Küttablık, Umur-ı Hariciye Nazırlığı adıyla yeniden örgütlendirmiş ve 1836’da elçilikler de bu daireye bağlanmış. Neredeyse 500 yıllık müthiş bir gelenek. Şimdi yeni bir sayfa açıldı ve bu gelenek, Hakan Fidan ile Yeni Türkiye Yüzyılı’na taşınacak. Fidan, devir teslim törenindeki konuşmasında bazı işaretler verdi aslında.
“Devletimizin her türlü etki alanından bağımsızlığı ve millet iradesinin egemenliği esasına dayanan milli dış politika vizyonunu ilerletmeye devam edeceğim”
Sevgili okurlarım,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB, vizeyi siyasi şantaj olarak kullanıyor” mesajının yanı sıra hemen herkesin Avrupa Birliği vizesi alırken yaşadığı şu sorunlar bir gerçek:
- Onlarca evrak hazırlanması.
- Randevu almakta zorlanılması ve sürenin uzun olması.
- AB ülkelerinin anlaştığı ancak Türkiye’de bulunan acentalarda işlerin ağır yürümesi ve vatandaşa muamelenin de pek hoş olmaması.
- AB ülkelerinin kısa süreli vize vermesi.
Hürriyet gazetesinin dünkü manşetinde Temsilci Yardımcısı Gonca Şenay’ın haberinde sıkıntıların ayrıntılarını okumuştunuz. Şimdi önce size AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile bu konuda yaptığım sohbetin ayrıntılarını, sonra da Ankara’da yaptığım görüşmeler çerçevesinde kendi çözüm önerilerimi anlatacağım.
AB DELEGASYONU BAŞKANI NE DİYOR
Bundan önce ise sanayileşme; işçi, işveren arasındaki sorunlar ve bunların çözümü ile siyasal olarak yönetilmesine kafa yoran bilimadamları ve sosyologların birçok bilimsel eser üretmesine neden olmuştur. İşte bunlardan en meşhuru Fransız Gustave Le Bon’un “Kitleler Psikolojisi ve Devrim Psikolojisi” adlı kitabıdır. Bilenler bilir. Bu kitapta yazılanlar 1900’lü yılların başından itibaren birçok firmanın tüketiciyi, siyasinin ise vatandaşı toplu halde etkilemesi ve yönlendirmesinin önünü açmıştır. Kitapta yazılanların, atomun parçalanmasının fizik biliminde açtığı çığır kadar sosyal bilimlerde etki yarattığını söylersek, mübalağa etmiş olmayız. Bu girizgâhtan sonra konuyu tabii ki Türkiye’nin 2023 seçimlerine getireceğim.
TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ
* Le Bon kitabında, kitle için “zihinlerin tekleşmesi prensibi ve bireylerin farklı zihinlerinin tek bir varlık zihni gibi nasıl birleşebileceğini” açıklamış.
* Bu durum sosyologları; kitle karakterini açıklamaya ve bilinç meselesini idrak etmeye itmiş.
* Böylece toplum mühendisliği olarak açıklanan kitlelerin nasıl etkileneceği ve yönlendirileceğine dair onlarca yol, yöntem keşfedilmiş.
* Bizim için Türkiye’nin son çeyrek yüzyılımıza etki eden siyasi süreçleri analiz ederken, bu yönüyle bakmakta fayda var.
SEÇMEN TALEBİ
* Zira dün geceki seçim sonuçları 2018’den, 2018 seçim sonuçları, bir önceki referandumdan farklı değil.
Daha önce bu köşede Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın’ın yöneticiliğini yaptığı Türkiye Araştırmaları Vakfı’nın hizmete özel anket çalışmasını ve tespitlerini paylaşmıştım. Hasan Basri Hoca cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de yine hizmete özel bir anket ve çalışma yürüttü. Kendi Twitter hesabından araştırmanın sonuçlarını da yayınladı. Ancak çalışmanın bana göre en dikkat çeken bölümü yine tespitler! Toplumu anlamak için bu tespitleri önemsiyorum. Söz konusu başlığa geçmeden önce akademik çalışmanın oy oranları ile ilgili detaylarını paylaşmak isterim:
‘İKİNCİ TURDA ERDOĞAN’
- Araştırma 26 ilde toplamda 3 bin 4 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilmiştir.
- 18 yaş ve üstü oy kullanma hakkına sahip yurtiçinde yaşayan tüm Türk vatandaşlarını temsilen yapılmıştır.
- Bu araştırma cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 53.7’lik bir oy oranıyla yeniden seçileceğini öngörmektedir.
- İlk turda Sinan Oğan’a verilen yüzde 5 oydan ikinci turda Tayyip Erdoğan’a yüzde 1.75, Kemal Kılıçdaroğlu’na ise yüzde 1.25’lik bir oy kayması olacağı, geri kalan kararsız seçmenin ise oransal olarak dağılacağı tahmin edilmektedir.
‘KUTUPLAŞMA DEĞİL MUHALEFET RADİKALLEŞMESİ’
Toplumun siyasallaştığına ancak bunun otomatikman kutuplaşma anlamına gelmediğine dikkati çeken
Kılıçdaroğlu videosunda şu eleştirileri sıralamıştı:
“- Eğitim sistematik biçimde tarumar edildi.
- 8 kez bakan, 17 kez sistem değişti.
- 3.5 milyon çocuk eğitim dışında.
- Milli Eğitim Bakanlığı siyaset etkisinden kurtulmalı. Merkez Bankası gibi bağımsız bir yapıya dönüştürülmeli.”
MİLLİ EĞİTİM BAKANI: ‘3.5 MİLYON RAKAMI YALAN’
Gelelim Mahmut Özer’in videodaki açıklamalara ilişkin görüşlerine:
“-
Akademisyen gazeteci ve siyaset yorumcusu Hasan Basri Yalçın Hoca tarafından hazırlanan anket, Muharrem İnce adaylıktan çekilmeden önce tamamlanmış. Çok dikkat çeken ve seçim sonuçlarını adeta doğrulayan çalışmadaki tespitler daha da dikkat çekici. Önceden bilmiyordum. Elime yeni geçen çalışmayı okuyunca sizlerle 14 Mayıs seçim sonuçlarının analizini en baştan yaptığını düşündüğüm için paylaşmak istedim. Hasan Basri Yalçın, Türkiye Araştırmaları Vakfı (TAV) adında bir vakfın yöneticiliğini yapıyor. TAV tarafından 27 Nisan – 3 Mayıs arasında 26 şehirde 3 bin kişi ile görüşülüp hazırlanan ve beni şaşırtan anket sonuçları ve tespitleri şöyle:
YÜKSELEN MİLLİYETÇİLİK
- Farklı biçimlerde ifade edilse de milliyetçilik yükseliyor.
- HDP’de düşüş var. Yüzde 7-8 civarı kemikleşmiş. Zira ödünç oylar sahibine geri dönüyor.
- Atatürkçü, milliyetçi ve genç oyların hatırı sayılır bir kısmı İnce ve Oğan’a gidiyor.
- Erdoğan yüzde 49.8.
- Kılıçdaroğlu yüzde 38.1.
-
Bu yükselişin ayrıntılarına ilerleyen satırlarda yer vereceğim. Milliyetçi oyları incelerken MHP’ye yüzde 6.7 gibi oran verenler bir anlamda yine sınıfta kaldı. İlk kez bu köşede “MHP kendi listeleriyle seçimlere girecek” diye yazdığımda inanmayanlar, hatta “MHP kendi listeleriyle girerse ittifakın oy oranlarını da düşürür” diyenler olmuştu. Oysa MHP’nin gerekçesi netti: “Taban, üç hilali mutlaka oy pusulasında görmeli...”
Sonuçta MHP’nin oy oranıyla ilgili olarak genelde anketçiler yine gerçeğe yaklaşamadı. MHP Lideri Devlet Bahçeli ile telefonda konuştuk. Sesi keyifli, morali yüksekti. Dikkat çeken mesajları ise şöyle:
BAHÇELİ: ‘ANKETÇİLER MHP’Yİ YOK SAYMASIN’
“- Kamuoyu oluştururken, araştırma yaparken MHP’yi yok farz edenler var. Artık bu huylarından vazgeçsinler.
- Cumhur İttifakı’nın başarısının ardında verilen hizmetler bulunmaktadır. Salgın, deprem, ekonomik zorluklar karşısında önemli çalışmalar yapılmıştır. Çalışmalar durmadan, sabırla sürdürülmüştür.
BAHÇELİ: ‘SİSTEMİ REFERANDUMA GÖTÜRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNENLER YENİLDİ’
- Yeni sistemin istikrar getirdiği görülmüştür.
- Milletimiz yeni sistemi kabul ettiğini bu seçimde göstermiştir.
Afakanlar basar. Bitse, geçse de önümüze baksak deriz. Bayramlar gibi değildir yani.
“Nerde o eski bayramlar...” demeyiz seçim süreçleri için.
- Geçmişte ne ise şimdi de öyledir seçimler. Hep gergin, hep sıkıntılı.
- Bunda birçok faktör etkilidir.
- Ancak günümüz teknolojisi yalanların dozajını, daha da önemlisi tabiatını çok değiştirdi. Gerçek algısı yaratan montaj görüntü ve sesler, siyasi sonuçları etkileyebiliyor. Maalesef bu iş teknoloji ile, algı operasyonları ile, terör örgütlerinin ve çeşitli güçlerin ayak oyunları ile artık çığırından çıkmış durumda. Keşke olmasa. Peki sadece Türkiye için mi geçerli? Tabii ki hayır, tüm dünya benzer sorunları yaşıyor. Son 10 yılda Almanya ve Fransa başta olmak üzere Batı demokrasilerinde de aşırı sağın yükselişi, yeni bir korku ve nefret dili yarattı.
FETÖ ZEHRİNİN YAYILIŞI
Ülkemize bu zehri ilk olarak FETÖ’cü teröristler şırınga ettiler. FETÖ’nün geçmişte toplumu nasıl ayrıştırıp korkuttuğunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki terör örgütünün şırınga ettiği bu zehir, şimdi hem onlar hem de başka bazı kesimlerce topluma enjekte edilmeye devam ediliyor.
- Sosyal medyada hemen her gün, her konuda onlarca tezvirat yayınlıyorlar.