Paylaş
Pazarlama maliyetlerinin fiyat etiketi üzerindeki görünmez etkilerini kanıtlamak için çok ilginç bir algı yönetimi uyguladı.
İlk günden beri sektörün normlarına meydan okuyarak ve sistematik bir şekilde fiyatları şişiren normların en başında gelen ünlü onaylarına ve marka yüzü zorunluluğuna meydan okuyan The Ordinary, ürünler iyiyse, insanlar kendiliğinden konuşur mottosunu hiç kaybetmedi.
Kulaktan kulağa yerine pazarlama stratejileri doğrultusunda hareket eden markaların satış fiyatları ise malum.
The Ordinary ilk kez sektörün gerçek yüzünü göstererek ödenilen fiyatların ürünün içerik kalitesine değil, pazarlama maliyetlerinin yüksekliğine gittiği açık etti.
New York Soho’nun en görünür lokasyonunda içi tepeleme para dolu cam vitrin üzerine yazdıkları “Ürünümüzün üzerine ünlü anlaşması ekleseydik, ödeyeceğiniz para bu kadar olacaktı” yazısıyla tüm gözleri üzerine çevirmeyi başardı.
Kısacası gördüğünüz reklamlar yüzünden cebinizden fazla para çıkarmayı bırakın ve artık uyanın çağrısıydı bu.
Sadece güzellik sektöründe değil, moda dünyası üzerinde son zamanlarda sıklıkla tartışılan Dior’un 10 dolara mal edilen çantanın neden 2 bin 800 dolara satıldığının cevabı da aynı yere çıkıyor.
Güzellik sektöründe içeriğine güvenen ve herkesin bu içeriğe ulaşması için fiyatları normal düzeyde tutma mottosu ile yola çıkan bir diğer marka ise Yves Rocher.
Kısacası iyi mal iyi para her zaman doğru değil. Bu “ucuz ürün kalitelidir” anlamına da gelmesin.
Sadece muhteşem tasarımlı, en ünlü isimlerin kullandığı ve ateş pahası ürünlerin neden bu kadar pahalı olduğunun sebebini açıklıyor. Bu sisteme dahil olup olmamak ise tamamen sizin inisiyatifinizde.
Paylaş