Hande Can

John Galliano Paris Couture Haftası’na damgasını vurdu

30 Ocak 2024
2011 yılında sarhoşken Nazi paylaşımı yapan John Galliano, Dior’un kreatif direktörlüğünden indirilmiş ve moda dünyası tarafından aforoz edilmişti.

Moda dünyasının büyük yeteneklerinden biri olan John Galliano, Maison Margiela’nın mirasına yeni bir anlam katmak için moda evinin kreatif direktörü olarak döndü ve Paris Couture Haftası’na yıllarca akıllardan silinmeyecek bir defileyle damgasını vurdu.
Vizyoner ve geleneklere uymayan kimliğiyle abartısız ihtişama veda edip, savurganlığa merhaba dediği, Tim Burton film sahnesini andıran defile alanıyla 1920’lerdeki Paris gece hayatına muhteşem bir hatırlatma yaptı.
Galliano bu defileyle sanatçılığının tüm ihtişamını kullandı.
2000’lerin başında defilelerinde sıklıkla kullandığı bebek görünümlü yüzler ve süper ince kaşlar (evet bunu daha önce de belirtmiştim, ince kaşlar hızlı bir şekilde geri dönüyor) efsane Pat McGrath tarafından gerçekleştirilmiş.
Tiyatro yoluyla sunulan defile, sıfır bedenliğin yeniden ön plana olmasına karşılık arka planda kaybolan kadın silüeti üzerine kurgulanmış.
Kısacası Galliano abartılı göğüsler ve kalçalarla, bele oturan 20’lerin sımsıkı korseleriyle kadınların gerçek varlığını gözler önüne sererek sanatçılığının en üst noktada olduğu olağanüstü bir koleksiyonla “döndüm” demiş oldu.
Uzun zamandır beni bu kadar heyecanlandıran bir defile olmamıştı.

Yazının Devamını Oku

Erkek modası

23 Ocak 2024
2024-2025 Sonbahar/Kış Erkek Moda Haftası tüm hızıyla devam ederken, Paris ve Milano’dan izlediğimiz defileler sonrası ortaya çıkan trend raporları sonucu Gen Z’nin en çok erkek markalarını etkisi altına aldığını görüyoruz. Gelecek sezonla birlikte erkekler unisex tasarımlarda altın çağını yaşayacak.

Yeni dönem, değişikliğe ve bu yeni düşünce biçimine alışkın olmayan, “Erkekler, erkek gibi giyinmeli” zihniyetinin kendini en çok hırpalayacağı sezon olacak.



24/25 Sonbahar Kış trendinin en önemli alt metni ise şu: Kadın-erkek ayrımı hızlı bir şekilde ortadan kalkıyor.
Şimdiye kadar erkek tasarımlarından kendine birçok parça bulmayı başaran biz kadınların tasarımlarına ve gardıroplarına artık erkekler de ortak oluyor.
Farkındaysanız birkaç sezondur podyumlarda sıklıkla gördüğümüz topuklu ayakkabı ve bot skalası artık tüm erkek markalarına yayılmış ve bu konuda Saint Laurent tasarımları en çok tercih edilen markayken Marc Jacobs’ın instagram hesabında yer verdiği balerinalar bu sezon erkek moda haftasının en kilit parçası oldu. Yani babetler bize özel olmaktan çıkıp artık erkeklerin de gardırobunda yer alan en önemli parça olarak unisex hale geliyor.
Birkaç sezondur kadın moda haftasından çok daha popüler hale getirilen erkek moda haftasının “cinsiyetsizlik” kavramına hız verileceğinin en büyük göstergesiydi. 2 sezon içinde de çok ciddi adımlar atıldı.

Yazının Devamını Oku

Hep aynılık cehenneminden kaçış

16 Ocak 2024
Geçenlerde Kore doğumlu, kültür eleştirmeni ve filozof Byung-Chul Han’ın kitabında yazan bir cümleye fena halde takılı kaldım.

Sonraki satırlara bakamadım bile.

Yıllardır içinde olduğum hissin adını Chul Han koymadı başardı: Hep aynılık cehennemi.

Moda sektöründe eskisi gibi dahi tasarımcı çıkmamasından, trendlerin yenilik değil eskilerin güncel kopyası olmasından, herkesin aynı şeyi giymesinden, herkesin kendi yorumundan çekinip başkalarının replikası olmasından sanırım artık his olarak çok sıkıldım.

Uzaktan birini gördüğümde en az beş kişiye benzetip, ancak yakınıma geldiğinde kim olduğunu anlıyorsam, farklılaşma ihtiyacı çoktan ortaya çıkmıştır değil mi...

Ben her zaman, her ortamda kara koyun olsam da dışarıdan kendime şeffaf gözle bakınca bu düzenin bir parçası olduğumu inkâr edemem. Çıkmaya çalıştıkça daha da içine çeken girdap gibi hepimizi büyük bir hızla yutuyor bu durum.

Ne mutlu ki bir süredir uykuya yatırdığım eski renkli tarzımı yeniden ortaya çıkarabilmeyi başardım. 

Neden biliyor musunuz, çünkü sosyal medyada mümkün olduğunca az vakit geçirmeye, sadece işimle ilgili olanları okuyup, kişilere hiç bakmamaya başladım.

Kendi stilimin DNA’sı geri gelmeye başladıkça trend raporlarının benimle konuştuğu dili de değişti.

Yazının Devamını Oku

2024 kayak modası

9 Ocak 2024
Kar tam olarak istenilen yoğunlukta olmasa da dağlarda sezon başladı. Yurtdışında ‘it girl’lerin verdiği pozların dünyanın her yerinden influencer’lar tarafından aynı şekilde paylaşılmasına ramak kaldı diyebilirim.

Hatta şimdiden birkaçında görmeye başladık bile. Bu demek oluyor ki birkaç hafta gündemimizde hele ki sömestr tatiline sayılı günler kalmışken kayak modası yükselen trend olacak.
Ülkemiz de dağa genellikle kaymak veya spor için değil, karlı defile podyumu olarak bakıldığı için meşhur Apres-Ski partilerinde rekabet, pistlerden çok daha fazla.
Kayak kıyafetleri soğuğa dayanıklılık açısından teknik malzeme ve üstün işçiliğe dayalı tasarımlardan oluştuğu için eskiden markalar tarafından stil sahibi olmak ikinci planlaydı.
Tabii tüketicinin değişim rüzgârı kayak koleksiyonlarının da bakış açısını değiştirdi. Hatta tasarımı birinci planda tutmaya karar veren markalar özellikle sosyal medya sonrası yüksek modanın gözdesi markası olmayı başarıp, ön plana çıkıyor.
Bu sene dünyaca ünlü markalar stil sahibi görünüm için birbirleriyle yarış halindeler ve hiç olmadığı fazla marka iş birlikleri ve zengin koleksiyon seçkisiyle kayak sezonuna bomba girdi girdiler.
Tasarımlarda kısa ceketlerden tutun, rafine kesimlere, monokrom tasarımlardan, örgü detaylara kadar birçok farklı seçenek mevcut.

Yazının Devamını Oku

2024 ile modanın değişim rüzgârı başlıyor

2 Ocak 2024
2024 ile birlikte modada değişim rüzgârları esmeye başlıyor. Uzun zamandır etkisi altında olduğumuz spor görünümlü parçaların hâkim olduğu athleisure trendi nihayet etkisini kaybetmeye başlayıp yerini klasik parçalara bırakmaya hazırlanıyor. Asla söylemekten vazgeçmeyeceğimiz “Trendler gelip geçici, asıl olan stildir” cümlesi bir kez daha başrolde.

Zamansız parçalar, yatırımlık parçalardır ve evet, her zaman pahalılardır ama bir kere aldıktan sonra çok uzun yıllar giyilir.

Göz aşinalığından ve biz kadınların meşhur maymun iştahlılığından dolayı aynı şeyi giymekten sıkılıp belli bir süre sonra o parçaları dolabın arkasına saklarız. Ama sonra o parçalar değerli bir mücevher gibi yeniden gözlerimizi kamaştırır.

İşte şimdi dolabın arka tarafında sakladığınız kıyafetlere göz atmanın tam zamanı.

Asalet, zarafet ve sofistike stilin anahtar parçası olan kolej görünümleri, minimalist parçalar, retro ve kadınsı silüetler, puantiyeler, feminen kadınlar, danteller radikal bir şekilde geri dönüyor.

Vintage ve ikinci el mağazalara yönelmenin, markaların yıl sonu indiriminden klasik parçaları toplamanın, birbirinizle gardıropları takas etmenin tam zamanı.

 Elbiselerde, takılarda, aksesuvarlarda fiyonk detayını oldukça fazla göreceğiz.

 Heykelsi silüete sahip takım elbiseler sezonun olmaza olmazı olacak.

Yazının Devamını Oku

2024 trendlerinin başrol oyuncusu olmak ister misiniz?

26 Aralık 2023
Sosyal medyada gördüğünüz, filtrelerden, ışıklardan ve photoshop app’lerinden geçirilmiş sahte gerçeklikle yaratılan güzellik algısı birçok kişinin psikolojisini yerler bir etmiş durumda. 2023 yılını uğurlarken farklı bir bakış açısıyla 2024 trendlerini yazmak istedim size...

Biliyorsunuz moda ve trendler, ortalama 10 senelik zaman dilimleriyle kendini tekrar eden bir döngü içinde yok olup sonra yeniden ortaya çıkabiliyor.
Mesela bir daha asla geri dönmeyeceğini dumduğumuz ‘ince kaş’ modası geri dönme sinyalleri vermeye başladı bile...
Bella Hadid, Kylie Jenner veya Hailey Bieber’in kaşlarını birazcık daha incelterek dünya çapında trend haline getirilmesi an meselesi. Birkaç moda fotoğrafıyla da desteklendi mi artık tamamdır...
Sokakta çoğunluk incecik yay gibi kaşlarla dolaşırken, bu moda TikTok’ta trend olan içeriklerle desteklenecek, takip ettiğiniz influencer’lar o gündem çoktan yaratıldığı için kendini bu trendin içine atacak ve gerçekleştirilmesi istenen senaryo tıkır tıkır çalışacak.
Anlayacağınız sanal güzellik standartları başkaları tarafından belirlendiği haliyle aynı düzen içinde devam edecek ve o trende uymak için size dayatılan algıyı isteyerek yerine getirmeye gönüllü olacaksınız. Olmayın!
Tüm okuyucularıma bir sorum var. 2024 yılında trendlerin neresinde yer almak istiyorsunuz?
Mesela benim mottom sadece kendi trendimi takip etmek. Yılbaşı yaklaşıyor diye fotoğraf karelerinde gündem olan kırmızı çorapları trend olduğu için değil, zaten gardırobunuzda yer aldığı için giyinilmesi gerektiğinden bahsediyorum.

2024 trendlerine geçecek olursak...

Yazının Devamını Oku

Mutlu ilişkinin sırrı, iki kapı mı

12 Aralık 2023
Benim için iyi oyuncu dendiğinde aklıma hemen Meryl Streep, Helen Mirren, Helen MirrenKate Winslet, Anthony Hopkins, Leonardo DiCaprio gibi epik isimler gelir.

Oynadıkları filmelerin hepsinin senaryosu birbirinden güzel, oyunculukları ise harika. Sırf sevdiğim oyuncu var diye senaryosuna, yönetmenine bakmadan izlediğim çok sayıda film var haliyle. Türk yapımı filmleri sevip sevmediğim çok soruluyor.
Bu soru benim için New York, Paris, Milano Moda Haftası ile İstanbul Moda Haftası’nı karşılaştırmamı istemek gibi bir şey.
Genelde yerli yapımları izlemeyi tercih etmiyorum çünkü beni senaryoya bağlayacak kadın veya erkek oyuncuyu hemen hemen hiç bulamıyorum. Bu tabii tamamen benim kişisel fikrim ama geçen gün çevremden de olumsuz yorum aldığım “İstanbul İçin Son Çağrı” filmini izledim.
Aslına bakarsanız birçok kişinin aksine, genelde oyunculuğunu beğenmiyor olsam da Beren Saat’in oyunculuğuyla senaryosunu çok beğendim. Evliliği, kadın erkek ilişkisini, günümüz ilişkilerini reel ele alan bir film olmuş.
Evlenmiş boşanmış, neredeyse 43’üne girmek üzere ve 15 yaşında oğlu olan bir kadın olarak kendi mutlu ilişki formülümün iki farklı kapı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Çiftlerin birbirinin hayallerine destek olmamasını, kıskançlığı, prototip düşünce yapısını ve toplumsal kodları son derece bencilce buluyorum.
Kapının yanında duran valizlerin istenildiği an alınıp çıkılabilme özgürlüğüne sahip olunan, isteyerek orada kalma hissini seviyorum.

Yazının Devamını Oku

Yapay zekâ moda ve film sektörünü bitirecek mi?

28 Kasım 2023
Sevgili Serra Türker’in kurucusu olduğu ve benim de çok sevdiğim Türk markalarından biri olan Misela, 15 yıllık serüvenini “Crafting Realms” sergisiyle kutladı.


Yönetmen Alphan Eşeli’nin vizyonuyla, Misela’nın zanaatkârlığını yaratıcılıkla buluşturan “Crafting Realms” sergisinin çekimleri AI teknolojisiyle yapıldı.
Bu proje bizi nasıl bir gelecek beklediğinin ön gösterimi aslında.
Fotoğraflarda gördüğümüz her bir detay bilgisayar ortamında yaratılmış.
Hiçbir mekân ve çekimde kullanılan model gerçek değil ama çekimdeki modellerin yüzlerine bakınca aslında ‘ben bu kadını bir yerden tanıyorum, kimdi bu kadın’ diyorsunuz.
Aynı şey sokaklar veya mekânlar için de geçerli. Sanki daha önce geçtiğiniz bir sokakta çekilmiş gibi ama aslında öyle bir mekân yok. Ama bakınca hepsi o kadar gerçek ki...
Korkutucu olan da bu zaten.

Yazının Devamını Oku