Paylaş
Merhaba Güzin Abla, eski eşimle 2020 yılında tanıştım. 1 sene sonra askere gitti, onu bekledim. 2021’de nişanlandım, 2022’de evlendik ama ne olduysa bir türlü evliliği yürütemedik. Sadece 10 ay evli kaldım, bu sürede 3 kere ihanete uğradım.
Her şeyi kabul ettim, hakaretlerine şiddetlerine, dayağına her şeye katlandım.
Ailesi arkamızda durmadı. Onu da kabullendim, düğünümüzü yalnız yaptık.
Benim ailem her zaman destekçiydi ama sonrasında yaşananlar onları da çok üzdü.
10 ay sonra boşandık. Aslında ortada büyütülecek bir sebep yoktu, ikimizin de yanlışlarımız oldu ama ben onu çok sevdim; ne yaptımsa bir türlü unutamadım.
Sanki hayat benim için durmuş gibi. Hayatıma bir şekilde devam ediyorum ama kimseyi hayatıma alamıyorum.
O ise evlendi, yeniden yuva kurdu. Bense evlilikten korkar oldum. Hayal bile kuramıyorum. 2.5 sene tedavi aldım ama bir faydasını görmedim.
Doktorlar sürekli “hayat devam ediyor” diyorlar sadece. Tamam, işimi kurdum ama eve gelip yastığa başıma koyduğumda, ağlıyorum. Lütfen bana bir yol gösterin.
◊ Rumuz: Kimseye güvenim kalmadı
YANIT
Sevgili kızım böyle bir sevgi artık takıntı sınıfına giriyor. Geçmişinizi bilmiyorum ama eminim, sen onu, onun seni sevdiğinden çok daha fazla sevmişsin. Belki de senin ısrarınla evlenmişsiniz. Sanki bu bir zoraki evlilik olmuş. Sonuçta da 10 ay gibi kısa bir süre içinde seni defalarca aldatmış.
Demek ki seni gerçek anlamda sevmemiş. Zaten senden ayrılır ayrılmaz yeniden evlenmesinden de belli olmuyor mu? Sense hâlâ onu unutamıyorum, onsuz hayat benim için durdu, diyorsun. Kimseye yaklaşamadığını söylüyorsun.
Canım kızım, her insan değerlidir, önemlidir... Ama önce sen kendine değer vermelisin ki başkaları da seni önemsesin. Kendi kıymetini bilmek zorundasın. Bu hayatta yaratan seni boş yere yaratmadı. Böyle sana değer vermeyen bir kişiye takıntı halinde bağlanmak niye?
Şu sözüne de aklım takıldı, “Aslında ortada büyütülecek bir sebep yoktu” diyorsun. Bunu nasıl söyleyebiliyorsun? Önce gerçekleri kabul etmelisin. Sana şiddet uygulamış, sana kötü davranmış, hakaret etmiş. Ve elbette en önemlisi seni defalarca aldatmış. Ve sen onu sürekli affetmeyi marifet sanıyorsun. Olmaz kızım, olmaz. Hiç kimsenin sana böyle davranmasına izin vermemelisin. Kendini neden küçümsüyorsun ve seni aşağılamalarına fırsat tanıyorsun.
Önce kendini sevmelisin, önemsemelisin. Kendi kendine “ben değerliyim” diyebilmelisin. Yaşama dört elle sarılmalısın. Hayatta o kadar büyük acılar var ki... Şükret ailen yanındaymış...
Hiç düşündün mü, ya onlara bir şey olursa; yazık değil mi? Hem kendine hem de onlara bu yüzden acı çektirmekten bir an önce vazgeçmelisin.
Teşekkür ederim
Son senelerde çok kötü olaylar yaşadım. Yine de Allah’a hep şükrediyorum. Çünkü her defasında karşıma birbirinden değerli, birbirinden başarılı, en önemlisi insan olmanın tüm vasıflarını taşıyan doktorlar çıkıyor.
Kalbimde 5 yıldır 2 stent taşıyorum. Yılların yükünü taşımak da kolay olmuyor elbette. Yine geçen gün teklemeye başladı.
Neyse ki doktorlarımın ilgisi ve bakımıyla sorunsuz bir anjiyo sayesinde toparlandım. Bu vesileyle değerli hocalarıma teşekkür etmek istedim.
Önce, 15 yıldır her türlü huysuzluğum, endişelerime rağmen bana sabırla ve güler yüzüyle katlanan, beni hayata bağlayan, sevgili doktorum Tusa Hastanesi’nden kardiyolog Dr. Güvenç Yüksel’e, Medikal Park Pendik Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden hem insanlığı, hem de becerisiyle rahat bir anjiyo geçirmemi sağlayan Prof. Dr. Müslüm Şahin’e ve değerli ekibine, ayrıca da sorularıma sabırla katlanan, değerli asistanı sevgili Burçin İğci’ye sonsuz teşekkürlerimi belirtmek istedim.
Paylaş