Fernando Santos, Beşiktaş ile sözleşme imzaladığı gün siyah beyazlıların Rize deplasmanında maçı vardı. Takımın başında Serdar Topraktepe sahaya çıkmıştı ve Beşiktaş, o gün 4-0 kazandı. Santos’un sahaya çıktığı ilk maç ise Beşiktaş’ın 3-0 kazandığı Karagümrük maçı oldu. Portekizli teknik adamın henüz futbolcuları tanımadığı ve oyun anlayışını henüz oturtmadığı bir dönem idi.
Şimdi ise son 5 maçtır kazanamayan bir Beşiktaş ve bu süreçte sadece 3 gol atan bir takım var ortada. Oyun gelişmedi, ilerlemedi, ne savunmayı ne de hücumu doğru dürüst yapabildi.
Dün 25 bin kişi tribüne gelmiş, istekli ve hareketli başladığı maçta 1-0’ı da erken yakalamışken Beşiktaş, dakikalar geçtikçe yine eridi ve sahada adeta kayboldu.
MODERN FUTBOLDAN UZAKTI
Bazen kaybedersiniz bazen kazanırsınız ama oyun anlayışınız, felsefeniz vardır. İşte o noktada zamana ihtiyacınız olur. Fernando Santos’un ne yazık ki yapmak istediği herhangi somut bir şey yoktu. Modern futboldan bu kadar uzak ve çağın gerisinde bir teknik adam ile yola devam etmenin anlamı var mıydı? Tabii ki yoktu. Beşiktaş yönetimi bu mantalitedeki bir hocayla vakit harcamak yerine, önümüzdeki sezonun planlarını daha sağlıklı yapabilmek adına, görevine son vererek doğru bir hamle yaptı.
DEFANSI BiLE DÜZELTEMEDi
Hatta Santos’u göndermekte geç bile kaldılar. Ne yazık ki, alınan skorlardan bağımsız, oynanan futbolun hiçbir bölümü bile Beşiktaş’ın DNA’sına, misyonuna uygun değildi. 14 yıldır kulüp takımı çalıştırmayan Fernando Santos’un en azından defansif oyun kurgusuna rağmen bir dokunuş yapmasını beklerdik. Onu dahi yapamadı.
Fenerbahçe, maça özgüvenli ve iyi başladı. Oyunu Olympiakos rakip yarı alanında oynarken Çağlar’ın hatasıyla kalesinde golü gördü ve 1-0 geriye düştükten sonra saha içinde her şey değişti. Rakip güven kazandı, sessiz görünen seyirci ayaklandı, Olympiakos takımı Fenerbahçe’yi yeneceğine ciddi şekilde inandı. Buna karşın temsilcimiz basit ve telaşlı top kayıpları ile oyun olarak dakikalar ilerledikçe geriye gitti. Jovetic’in ikinci golü de bu dağınıklık sonrasında adeta bağıra bağıra geldi.
OYUNCU TERCİHLERİ SORGULANMALI
İsmail Kartal’ın 11’inde neden Ferdi, Fred ve İsmail yoktu ? Böylesine önemli bir maçta bu tercihler neden böyle yapıldı? Sorgulanmalı. Ayrıca Atletico Madrid’de bu sezon çok az süre alan Çağlar, transfer olduğundan beri bir türlü hazır hale gelemedi ve istenilen düzeyde asla değil. Orta alanın merkezinde oynayan Zajc ve Krunic hemen hiç top kazanmadıkları gibi top Fenerbahçe’nin ayağında iken de kayıpları oynadılar.
F.BAHÇE OLYMPiAKOS’TAN DAHA KALiTELi VE GÜÇLÜ
Ferdi, Fred ve İsmail girdikten sonra bambaşka bir kimliğe bürünen Fenerbahçe, skoru 3-0’dan 3-2’ye getirip tur ümitlerimizi İstanbul’a güçlü bir şekilde taşıdı. Ancak Fenerbahçe, Olympiakos’dan daha kaliteli ve güçlü bir takım. Bu çok açık ve net ortada.
EN iYi 11’LE BAŞLAMALIYDI
Keşke İsmail Kartal maça en güçlü 11’iyle başlayıp da tur biletini cebine koyup da Istanbul’a dönseydi. Fenerbahçe dün ideal 11 ile sahaya çıkmış olsa kazanarak dönerdi. Şimdi de bu skorun ardından tur şansı yüksek. Ancak yine de ben sahaya çıkan 11’in yanlış olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe, hata yapmayacak ve güçlü bir taraftar desteği ile Konferans Ligi’nde yarı final vizesi alacaktır.
Beşiktaş gibi bir takım sahada Vincent Aboubakar, Rachid Ghezzal, Milot Rashica, Ernest Muci ve Gedson Fernandes gibi oyuncular varken bu kadar basit ve fazla top kaybıyla oynamaz. Oynayamaz. Yaklaşık 100 dakika oynanan bir maçta siyah beyazlılar sadece 169 isabetli pas yapabildi. Omar Colley ile skor avantajını eline geçirdikten sonra oyunun kontrolünün tamamen Başakşehir’e geçmesi; Beşiktaş’ın dakikalar ilerledikçe daha da defansifleşmesi beraberlik golünü kaçınılmaz kıldı.
SANTOS ESKi KAFALI BiR HOCA
Fernando Santos ne yazık ki eski kafalı bir teknik adam... 10 kişilik bir blok halinde savunma ve hücum yapmak yerine öndekiler ve arkadakiler tarzı eski moda bir oyun anlayışla Beşiktaş’ı çağın gerisinde bir tarza sürüklüyor.
Fazla hücumcuyla ofansif oynanır, fazla savunmacıyla iyi savunma yapılır diye bir şey günümüz futbolunda yok. Ben Beşiktaş’ın uzun yıllardır çok kötü futbol oynadığı maçlar gördüm ancak atak devamlılığından ve pas kalitesinden bu kadar yoksun olduğuna hiç tanıklık etmedim.
BEŞiKTAŞ BÖYLE OYNAMAMALI
İkinci yarıda Vincent Aboubakar ve Rachid Ghezzal çıktıktan sonra top rakip yarı sahada hiç kalmadı. Başakşehir’in %71 topa sahip olarak oynadığının da altını çizersek Beşiktaş’ın saha içinde ne kadar çok acı çektiğini de ortaya koyabiliriz. Ayrıca bu oran ikinci yarıda %73’e 27 olarak Başakşehir lehine idi.
Beşiktaş gibi büyük bir kulüp bu kadro kalitesiyle böyle bir futbol oynamaz. Ligde zaten 3’üncülük iddiası dışında üzerinde herhangi bir baskı yokken Portekizli teknik adamın seçtiği bu oyunu bundan sonra değiştirmesini de beklemek iyimserlik olur. Santos geleli 3 ay oldu ve oyun gelişmiyor, umut vermiyor.
Sezonun en çılgın maçı oldu. 7 gol, kalelere atılan toplam 37 şut, futbolun barındırdığı her türlü aksiyon dünkü maçta vardı. Bunda Kasımpaşa’nın sürekli rakip kaleyi düşünen oyun anlayışı da etkendi.
Süper Lig’in Fenerbahçe ve Galatasaray’dan sonra en çok gol atan 3’üncü takımı olan Kasımpaşa, İstanbulspor’dan sonra da en çok gol yiyen ekibi.
GALATASARAY'A 20 ŞUT ATTILAR
Yüksek tempoyla orta alanların çok hızlı ve kolay geçildiği maçta Galatasaray, kalesine en çok şut atılan 90 dakikayı oynadı. 20 şut atan Kasımpaşa, sarı kırmızılılara çok zor anlar yaşattı. Galatasaray son 10 dakika hariç oyunun kontrolünü bir türlü ele geçiremeyince sık sık geriye koşmak zorunda kaldı.
Bunda Davinson Sanchez’in yokluğu en önemli etkendi. Alan daraltamayan Galatasaray’ın takım boyunun uzaması Kasımpaşa’nın işine geldi. Her ne kadar fiziksel olarak tam hazır olmasa da tecrübesi ve pozisyon bilgisi ve vuruş tekniği ile Mauro İcardi, maçın kilidini açan oyuncu oldu.
MERTENS SORUMLULUK ALDI
37 yaşındaki Dries Mertens, sorumluluk aldı, attı, attırdı. Son bölümde Okan Buruk, rakibi 10 kişi kaldıktan sonra gereken riskleri alarak, elinde avucundaki tüm ofansif futbolcuları sahaya sürdü ve bunun da karşılığını aldı. Kasımpaşa, 80 dakikasını harika oynadığı bir maçı bireysel ve basit hatalarla kaybederken, Galatasaray, eksiklerle çıktığı ve oyun bakımından unutması gereken bir günde yıldızlarıyla olağanüstü bir galibiyet elde etti. Sözün özü: bize dün bu maçı izleten iki takıma da teşekkürler. Sezonun en fantastik maçıydı.
Beşiktaş, şartlar ne olursa olsun iç sahada dünkü maçın ikinci yarısındaki gibi oynar. Kazanır, kaybeder ama sürekli golü düşünür, arar. Fernando Santos, nedense hiçbir maça pres ile başlamıyor ve Beşiktaş, erken geriye düşüyor. Bunun üstüne de gereken reaksiyonu gösteremeyip maçları kaybediyor.
Dün ilk kez ikinci yarıda bir reaksiyon gördük siyah beyazlı takımdan. Ayrıca Portekizli teknik adam da ilk kez risk aldı ve ikinci yarıya Daniel Amartey’i çıkarıp Jackson Muleka ile başladı. Milot Rashica forvet arkasına geçti. Beşiktaş’ın hücumdaki etkinliği ve pozisyonları artarken Antalyaspor kalecisi Helton Leite’nin kurtarışları; Veysel Sarı’nın kritik hamleleri Beşiktaş’ın golleri bulmasını engelledi.
RASHiCA MÜKEMMEL OYNADI AMA...
Dün Milot Rashica’yı çok beğendim. Çok çalıştı, sorumluluk aldı. Dün mükemmel oynadığı bir maçın sonunda sol ayağı kayıp topa 2 kez temas ettiği için gol iptal edildi.
Beşiktaş dün ilk yarı yenilmeyi, ikinci yarıdaki oyunuyla da kazanmayı hak etti. Ancak Beşiktaş gibi bir takımın üst üste üç maçtan da puansız ayrılması kabul edilemez.
Bu arada Beşiktaş ne kadar kötü durumda olursa olsun VAR hakemlerinin keyfi kararlar ile sürekli siyah beyazlıların aleyhine çalışması da normal bir durum değil.
Fernando Santos ile 11’inci resmi maç ve gelişen yukarıya doğru tırmanan bir oyun henüz yok.
Beşiktaş, Fernando Santos yönetiminde çıktığı maçlarda ilk yarılarda hemen hemen hiç hücum yapmıyor. Geriye düştüğü maçlarda da gol bulamıyor. Oynanan futbol yavaş, tempo yok. En ilginci de Beşiktaş, pres yapmıyor. Dünya üzerinde pres yapmayan büyük takım var mıdır?
Sadece gol yememek üzerine bir oyun mentalitesi, hücumda renksiz, coşkusuz bir oyun...
ELEŞTiRECEK ÇOK UNSUR VAR
Beşiktaş’ın futboluna dair eleştirilecek çok unsur var. Ancak övgüye yer verecek hemen hemen hiç bir artısı yok. Dün kaybettiği takım Gaziantep, haklı bir galibiyet aldı. Beşiktaş, o kadar kötü ki 2-0 yenildiği Gaziantep, 2024 yılında oynadığı son 11 maçta sadece Istanbulspor’u yenebilmiş.
OYUN YUKARI GiTMiYOR
Bu kalitesizlik içinde kadroda Rachid Ghezzal ve Vincent Aboubakar varsa oynar. Bu oyun anlayışıyla Semih Kılıçsoy ve Ernest Muci gibi genç yeteneklerden de pek verim almak mümkün değil. Beşiktaş, Fernando Santos ile gelişmiyor. Oyun yukarı gitmiyor, anlayış sadece savunma odaklı. En pozitif ve sabırlı Beşiktaşlı’nın dahi asla memnun olmayacağı bir tablo var.
Gaziantep takımı için hayati bir 3 puan oldu. Sumudica’nın savunmacı futbolundan sonra takım üzerindeki ağırlığı atmış, hafiflemiş göründü.
Fenerbahçe, ligde zor durumdaki rakibi karşısında oyunun büyük bölümünde zorlandı. Belli ki sarı lacivertliler böylesine sert bir rakip beklemiyordu. İlk yarıda Pendikspor’un cüretkar oyunu, özellikle de sol kanadı etkili kullanması konuk takıma gol ve pozisyonlar getirdi. İlk yarı ile ilgili bir başka detay da oyunun sürekli durmasıydı. Faullerle tam 29 kez kesilen maç sürekli sakatlanan oyuncularla da 14 dakikalık bir uzatma bölümü ortaya çıkardı. Ancak topun oyunda kalması 59 dakika gösterirken, topun oyunda kaldığı süre sadece 23 dakikaydı. Durum böyle olunca Fenerbahçe bir akışkanlık yakalayamadı. Oyuncular gerildi. Ve konsantrasyonlarını futboldan çok hakeme ve rakibe yöneltti. Bu durum da Fenerbahçe’yi olumsuz etkiledi. İlk yarıda isabetli şutu yoktu, pozisyonu yoktu.
iKiNCi YARI DAHA SAKiNDi
İkinci yarıda daha sakin kalan ve oyuna odaklanan Fenerbahçe tam anlamıyla istediği yoğun baskıyı kuramasa da, oyun üstünlüğünü eline geçirdi. Beraberliği getiren Mert Hakan’ın şık golü, Fenerbahçe’de bir doping etkisi yarattı. Welinton’un atılmasıyla Pendikspor’un 10 kişi kalması Fenerbahçe’nin tamamen rakip ceza sahası civarında oynamasını sağladı. Özellikle oyuna sonradan giren İrfan Can Kahveci, Osayi-Samuel ve Batshuayi’nin hareketli oyunları Pendikspor savunmasını sallamaya başladı. Batshuayi’nin penaltısı 87’de gelirken, konuk ekibin 9 kişi kalmasından sonra da maç resmen olmasa da fiilen bitti. Ardından da sarı lacivertliler farka koştu. Yoğun maç takviminde bu tip inişler çıkışlar olabilir. Ama yine de ligin en çok gol yiyen takımı karşısında, rakip eksik kalana kadar Fenerbahçe’nin evinde bu kadar zorlanması normal değil.
PENDiK 29 FAUL YAPMIŞ
Son not da hakem için... Yıllardır yazıyorum söylüyorum, Türkiye’de hakem konusundaki sorunlar ortada. Kararlar doğrudur yanlıştır, VAR hakemlerimizin kalitesi belli. Ancak bir futbol maçında 46 tane faul olmaz. Konuk ekip bunların 29’unu yapmış. Hakemlerin oyunun bu kadar durmasına müsaade etmemesi gerekiyor. 46 faulün olduğu bir maçtan güzel bir oyun çıkması mümkün değil.
Derbide Beşiktaş lehine sıradışı bir atmosfer vardı. Ancak 2. dakikada gelen gol bu yoğun heyecanı ve havayı biraz kırdı. Orta alanda iki takımın da birbirlerine yaptığı baskı, eforlu futbol, kaliteden çok bizlere yüksek bir mücadele gücü izlettirdi. Açık konuşmak gerekirse Beşiktaş, her şeyini ortaya koydu. Ama şunu kabul etmek gerekirse Galatasaray, oyun organizasyonu ve kalite bakımından Beşiktaş’ın önünde. Çünkü böyle bir atmosferde hangi takım olursa olsun ayakta kalmak ve bu kadar öz güvenli olup cesur davranmak kolay değil.
SANCHEZ-NELSSON KUSURSUZ
İki takım arasındaki en belirgin fark G.Saray’ın iki stoperi Sanchez ve Nelsson’un kusursuz oynamalarıydı. Sanchez’i hayranlıkla izledim. Geçilmez bir duvar gibiydi. Bu ikilinin önünde oynayan Kerem Demirbay ile Torreira ise çok iyi alan kapatıyorlar, topu iyi kullanıyorlar ve ikili mücadelelerden kaçmıyorlar. Bu dörtlü ve önlerindeki Dries Mertens’in fedakarca oyunu Galatasaray’ı güçlü kılıyor.
ABOUBAKAR OYUNA ERKEN GiRMELiYDi
Dün sarı kırmızılı takımda sol bek Derrick Köhn aksadı. Kerem Aktürkoğlu da dağınık bir görüntü çizdi. Mauro İcardi ise sahada yoktu. Buna karşın Beşiktaş, hücumda özellikle Milot Rashica ve Ernest Muci ile etkili olmaya çalıştı. Rachid Ghezzal girdikten sonra da oyuna biraz daha siyah beyazlılar açısından kalite geldi. Ancak kanımca Vincent Aboubakar şartlar ne olursa olsun oyuna daha erken girmeliydi.
ENERJiSiNi KULLANAMADI
Beşiktaş kanat beklerinden beklenen hücum performansını alamadı. Semih Kılıçsoy; Kaan Ayhan ve Barış Alper Yılmaz’la çok fazla boğuşmak zorunda kaldı ve hücumda enerjisini kullanamadı. Fernando Santos’un takımın gösterdiği fiziksel mücadeleden memnun olması normal. Ancak özellikle ofansif bölgede daha üretken ve yaratıcı bir Beşiktaş olmalıydı.
BURUK BÜYÜK iŞ BAŞARIYOR