Beşiktaş’ın deplasmanlardaki kötü serisi dün de Hatay da devam etti. Josef ve Pjanic’in yokluğunda Atiba ile Necip’i orta alanda görevlendiren Sergen Yalçın, umduğunu alamadı.
Maça baskılı başlayan Hatayspor son derece diri, canlı bir görüntü verdi ve 5’inci dakikada 1-0’lık üstünlük sağladı. Vida, Necip ve Montero ile geriden oyun kurmakta zorlanan Beşiktaş, topu rakip ceza sahasına taşımakta zorlandı. Hatayspor’un agresif ve temaslı oyununa karşı koyamayan siyah beyazlılar, Batshuayi’nin sakatlanıp çıkmasıyla bir olumsuzluk daha yaşadı.
KENAN HAREKETLi AMA...
Kenan Karaman hareketli ve çalışkan bir futbolcu ancak teknik olarak Beşiktaş seviyesinde bir santrfor değil. Necip de tüm iyi niyetine rağmen orta alanda aksıyor.
İkinci yarıda Salih Uçan ve Mehmet Topal girdikten sonra belirgin bir oyun üstünlüğü yakalayan Beşiktaş, Hatay’ın dirençli savunmasını bir karambolde Mehmet Topal’ın topukla artığı golle geçse de, tartışmalı bir şekilde Cüneyt Çakır VAR uyarısıyla golü iptal etti.
GEÇEN SEZONKi HAVA YOK
Beşiktaş’ta geçen sezonki hava ve enerji yok. Sakatlık problemleri devam ediyor ve dün takımın bel kemiği Josef de Souza’yı fazlasıyla aradılar. Yaratıcılık sergilemesi beklenen Ghezzal ve Alex Teixeira da Hatay’ın agresif savunması karşısında çok fazla top kaybı yaptı. Sergen Yalçın ve futboldan sorumlu yöneticiler, deplasmandaki oyun karakterinin neden böyle olduğunu sorgulamalı.
Beşiktaş, derbide maçın başlama düdüğüyle birlikte oyuna ağırlığını koydu ve ev sahibi olduğunu Galatasaray’a hissettirdi. Topa sahip olan ve yaptığı baskıyla rakip yarı alana yerleşen siyah beyazlı takım, üstün oyununa paralel bir kale önü zenginliği yaşayamadı. Buna karşı oyunu kendi yarı sahasında kabullenen ve derin savunmayı tercih eden Galatasaray, hücuma çıkmakta çok zorlandı. Sarı kırmızılı takım ilk atağında, kaleye ilk şutunda 35’inci dakikada Cicaldau ile 1-0 öne geçti. Yenik duruma düştükten sonra baskısını yoğunlaştıran Beşiktaş, Umut’un şık ortasında Larin ile beraberlik sayısını buldu.
ORTA SAHA FAKTÖRÜ
Kabul etmek gerekir ki iki takımın orta saha oyuncuları arasında çok büyük kalite farkı var. Bu da net bir şekilde dün sahaya yansıdı. Oyunun hiçbir bölümünde Beşiktaş karşısında dengeyi bulamayan Galatasaray, tüm bu olumsuz görüntüsüne rağmen Dolmabahçe’de bir gol buldu, bir de penaltı vuruşundan yararlanamadı. Ancak sarı kırmızılıların dünkü derbideki pasif futbolu kesinlikle galibiyete yetmezdi. Fatih Terim’in takımı sadece son 7-8 dakikada Beşiktaş karşısında beraberlik için baskı oluşturabildi.
PENALTIYI KURTARAN KALECi ERSiN MAÇIN KAHRAMANIYDI
Dün en iyi Beşiktaş, sahada yoktu. Yetenekli ayaklar Ghezzal, Batshuayi ve Alex Teixeira kalitelerini sahaya yansıtamadı. İki gol atan Larin, ileri geri çalışan, bir asist yapan ve savunmada alanını çok iyi kapatan Umut’un dışında Josef ve Necip de iyi futbol oynadılar. Penaltıyı kurtaran Ersin ise maçın kahramanı oldu.
Galatasaray’da ise Diagne aldığı her topu ezerken, orta alanda Taylan da kötü günündeydi. Stoper Nelsson da yaptığı kritik müdahaleleri ile takımını ayakta tuttu. Netice itibarı ile derbide daha güçlü ve kaliteli olan kazandı. Fırat Aydınus ise 36 faulün yapıldığı maçta sert oyuna izin verirken sarı kartına çok az başvurdu.
Fenerbahçe, perşembe akşamı maç oynamış olmasına rağmen Alanyaspor karşısında maça son derece diri, istekli ve baskılı başladı. Oyunun tüm kontrolünü eline geçiren sarı lacivertliler, Alanyaspor’u, yaptığı baskıyla adeta paralize ederken kalesinde tek bir pozisyon dahi vermedi. Bırakın pozisyonu, Efecan, Davidson ve Emre Akbaba gibi son derece yetenekli oyunculara sahip Alanyaspor, genç Berke’nin koruduğu Fenerbahçe kalesine tek şut dahi atamadı. Bunda tabii ki sarı lacivertlilerin takım halinde yaptığı savunmanın rolü büyüktü.
SAVUNMA iYi, HÜCUM KÖTÜYDÜ
Ancak defans konusunda harika işler yapan Fenerbahçe, hücumda yaratıcılık konusunda son derece yetersizdi. Santrfor Serdar Dursun’un arkasında oynayan Pelkas ve Diego Rossi kötü bir maç çıkarttılar. İlginç olan ise bu kadar yaratıcılık sorunu yaşayan sarı lacivertli ekipte Vitor Pereira hamle yapmak için tam 70 dakika bekledi.
Valencia-Sosa-Mesut hamlesi belki hücuma yönelik olarak olumlu göründü ama Crespo girdikten sonra Gustavo’nun stopere geçmesi hem orta alanı zayıflattı hem de savunmanın tüm dengelerini değiştirdi.
HALiL UMUT MELER HATASIZDI
Böylece 75 dakika kaleyi görmeyen Alanyaspor son 15 dakikada daha fazla çıkmaya başladı ve 2 gol buldu. Açıkçası bu mağlubiyet Vitor Pereira’ya yazar. Hiç pozisyon vermediği bir maçta neden savunma ve orta alan kurgusuyla oynarsın? 70 dakika boyunca eksik olan tek şey gol. 7 maçtır kaybetmeyen ve dün çok da gününde olmamasına rağmen kazanan Alanyaspor ve teknik direktör Bülent Korkmaz alkışı hak ediyor. Bir övgü de Halil Umut Meler için. Sıfır hata ile mükemmel bir maç yönetti.
Galatasaray, grubun ilk iki maçında en güçlü rakipleri Lazio ve Marsilya’dan aldığı 4 puanın konforuyla bir deplasman takımı nasıl oynaması gerekiyorsa oynadı.
Fatih Terim, çok deneyimli bir teknik adam ve yurt dışında büyük saygı görüyor. Dün de taktiksel açıdan takımını çok iyi yönetti. Sahada birlikte hareket etmeyi bilen, organize bir oyuncu grubu gördük.
Yüksek konsantrasyon ile oynayan sarı kırmızılı futbolcular, oyunun kontrolünü zaman zaman Lokomotiv’e verse de kalesinde ciddi bir pozisyon vermedi.
3 PUANI GETiREN DEĞiŞiKLiKLER
Rus temsilcisi fizik kalitesi yüksek, orta alanda sert ancak Smolov dışında teknik kapasitesi yüksek oyuncusu olmayan bir ekip. Galatasaray, dün önce skoru tuttu ardından son bölümdeki değişikliklerle galibiyete uzandı.
Oyuna sonradan giren Kerem, 1 gol attı, 2 de pozisyon buldu. UEFA Avrupa liginde böylesine zorlu bir grupta 2 maçı deplasmanda oynayıp 3 maç sonunda 7 puanla gol yemeden zirveye oturmak alkışı hakediyor. Galatasaray, ligimizden farklı; daha dengeli ve emniyetli bir oyun tercih ettiği için Avrupa’da gol yemiyor. Tabii buna Marcao faktörünü de eklemek lazım.
KOŞUYOR AMA YARATICI DEĞiL
Berkan-Taylan ve Cicaldau’dan oluşan orta saha çok koşan ve rakibi rahatsız eden, bozan bir orta saha kurgusu oluşturuyor. Ancak Süper Lig’de daha kapalı oynayan takımlara karşı yaratıcılık konusunda sorun yaşıyorlar.
Beşiktaş, maça son derece baskılı, istekli ve hareketli başladı. Ancak oyun üstünlüğünün temsilcimizde olduğu bölümde Sporting’in 2 kornerde de Coates ile bire bir aynı golü atması bu seviyede kabul edilemiyecek bir durum. Üçüncü golde de yine köşe vuruşundan gelen topa Sportingliler vurdu ve VAR incelemesi ile penaltı kararı geldi. İnanılır gibi değil! 3 korner; 3 gol. Sporting’e akan oyunda pozisyon vermeden tek devrede 3 gol yiyen Beşiktaş, devrenin sonunda Alex Teixeira’nın mükemmel golü VAR’dan dönmese daha güçlü bir momentum ile ikinci yarıya girebilrdi.
iKiNCi YARI OYUN DiSiPLiNiNDEN KOPTU
Sporting, her ikili mücadeleyi önemseyen; fizik gücü yüksek, disiplinli bir takım. Beşiktaş’ta orta alanda topu alan her oyuncuya hemen baskı uyguladılar. Siyah beyazlı ekibimizin ise orta alanda böyle bir sertliği yok. Top rakipte iken bu sezon sorun yaşayan Beşiktaş’ın bir diğer problemi de gol atmasına rağmen Larin’in bu seviyede sol kanat oynayamıyor olması. N’Sakala da iyi bir hücumcu değil ve bu durumda sol kanattan topu rakip ceza sahasına taşımak mümkün olmuyor. İkinci yarıda oyun disiplininden uzaklaşan Beşiktaş, Sporting’e net fırsatlar verdi.
SPORTiNG LiZBON’UN STOPERLERi BETON GiBi
Dün Sporting takımının oyun disiplini ve orta alandaki baskısı gerçekten de parmak ısırttı. Orta alandaki 4’lü ve stoperler deyim yerindeyse beton gibi. Bu seviyede daha sıkı ve sert olmak zorundasınız. Sergen Yalçın, Gökhan Töre’yi nedense çok tutuyor. Ancak Gökhan bu güveni hep boşa çıkartıyor. Maalesef tek yaptığı şey top kaybetmek. Beşiktaş’ın acilen takım sertliğini artırması şart. Alex Teixeira sol önde de düşünülebilir. Dün Batshuayi ve Ghezzal dışında hücumda çözüm arayan yoktu. Kabul edelim ki Beşiktaş’ın bu savunma hattı Şampiyonlar Ligi seviyesinin altında. Bu arada Beşiktaş’ın rakip analizi yapan ekibi, Sporting’in bu duran top setlerini neden incelemez? İlk iki golün sahibi olan stoper Coates geçen sezon 7 gol atmış. Maç öncesinde ısınırken de aynı seti çalıştılar ve oyun içinde uygulayıp 3 gol attılar. Pes vallahi!
Mesut Özil’in oyunu doğru yönlendirmesiyle Trabzonspor’un baskısını kıran sarı lacivertliler, uygun pozisyonda Mesut Özil ile ikinci gole de çok yaklaştı. İkinci bölgeyi iyi kapatan ve Trabzonspor’u sürekli yana ve geriye doğru oynamaya zorlayan Fenerbahçe’de işler yolunda giderken Kim Min-Jae’nin ikinci sarıdan atılmasıyla dengeler değişti. Bakasetas’ın serbest vuruştan attığı golde ilginç olan Osayi-Samuel’in barajın arkasına tedbir amaçlı yatırılmasına rağmen topun oradan geçip kaleye yönelmesiydi.
NWAKAEME ÇIKINCA ZORLANDI
1-1’in ardından baskıyı yoğunlaştıran Trabzonspor’da Nwakaeme sakatlanıp çıktıktan sonra hücum etkinliği azaldı. Fenerbahçe 10 kişiyle iyi bir direnç gösterdi ve bunun sonucunda Trabzonspor rakip ceza sahasına topu sokmakta ve pozisyona girmekte zorlandı. Kaleden uzak bölgelerde mesafe kat etmeyen paslar ile ikinci yarıda oyalanan Trabzonspor, son 20 dakikada Cornelius hamlesiyle daha etkili görünse de 10 kişi oynayan bir rakip karşısındaki kale önü aksiyonları son derece yetersizdi.
YORGUNLUKTAN BİTAP DÜŞTÜLER
Szalai’nin neden olduğu penaltı olmasa Trabzonspor’un gol bulması zor görünüyordu. 2-1’den sonra zaten yorgunluktan bitap düşmüş olan Fenerbahçe, psikolojik olarak da çözüldü ve bordo mavililerin üçüncü golü geldi. Abdullah Avcı’nın takımı çok önemli bir maçta kritik bir 3 puan kazandı ancak 3-1’lik skora rağmen 70 dakikadan fazla bir süre 10 kişi oynayan sarı lacivetli rakibi karşısında sonuca daha önce ulaşabilecek oyunu ve iradeyi göstermeliydi
Başakşehir’de Emre Belözoğlu’nun ilk maçında belirgin bir oyun farkı özellikle ilk yarıda sahaya yansıdı. Top Beşiktaş’ta iken agresif ve topun olduğu yerde kalabalık olan ev sahibi ekip, yaptığı baskı ile Beşiktaş’ın oyununu bozdu. Siyah-beyazlı ekibin orta sahasında Atiba kötü günündeydi ve Oğuzhan da adeta sahada yoktu. Bu durumda orta alan ile forvet arasında bağlantı sağlayamayan Beşiktaş’ta Güven de aldığı her topu kaybedince hücumdaki etkisizlik son derece doğaldı. Mert’in hatası ile gelen Başakşehir golü ev sahibi ekibin direncini arttırdı.
BEŞiKTAŞ DAĞINIKTI
Siyah-beyazlı kenar yönetim ikinci yarının başlangıcıyla birlikte 3 değişiklik yaparak oyunun kontrolünü ele geçirdi. Volkan’ın hatasıyla Alex Teixeira’nın golüyle galibiyet için ibre Beşiktaş’a döndü gibi görünürken, Rıdvan’ın omuza omuza mücadelede Gulbrandsen’e yenik düştüğü kontratak pozisyonunda Başakşehir ikinci golü buldu. Beşiktaş, dün dağınık bir görüntüdeydi ve maçı Başakşehir kadar istemedi. Bu sezon deplasmanda sadece Antalya’da kazanan siyah-beyazlılılar bu görüntüsüyle dış sahada daha çok puan kaybeder.
HAZIRLIK MAÇI EKSiĞi
Sakatlıktan çıkan oyuncuların maç kondüsyonundan uzak olduğunu da net bir şekilde gördük. Sezon başı sadece 3 hazırlık maçıyla lige başlayan Beşiktaş, 2 haftalık arada da U-19 takımıyla çift kale oynadı. En azından oynanacak bir hazırlık maçı sakatlıktan çıkan oyuncuların son durumlarını görmek açısından bir fikir verebilirdi.
Son oynadığı 6 maçta kalesinde 2 gol ortalaması ile oynayan siyah-beyazlıların takım savunmasında ciddi düşüş var. Bu lig temaslı ve sert bir lig. Beşiktaş’ın bu maçı iyi analiz edip dersler çıkartması şart.
KARAOĞLAN YÖNETEMEDi
Başakşehir, belli ki çok iyi hazırlanmış ve akılcı bir oyun ile kazandılar. Emre Belözoğlu, bu ligin dinamiklerini çok iyi biliyor ve ona uygun bir anlayışla takımını sahaya sürdü. Bir cümle de Atilla Karaoğlan için. İyi bir maç yönetmedi. Maça hakim olamadı ayrıca VAR ile verdiği penaltıda bu kadar uzun uzun izleyecek ne buldu?
Evimizde, kendi seyircimizin önünde oynuyoruz. Norveç takımının kolu kanadı kırık. Başta Haaland ve Sörloth olmak üzere toplam 8 eksikle gelmişler. Cengiz’in baskısı ve bireysel becerisi sayesinde golü de erken bulup öne geçmişiz. Koşullar bundan daha iyi olabilir miydi? Asla... İlk 15 dakika seyirci desteğiyle bir heyecan ve önde baskı vardı ancak ardından futbol adına ortaya ne koyduk? Hiç bir şey.
YEDiĞiMiZ GOL ACEMiCEYDi
Stefan Kuntz, Ozan Tufan’ın bu sezon kaç dakika oynadığını bilmiyor mu? Maç temposu eksikliği bir orta saha oyuncusu için ciddi bir sorundur. Ancak Kuntz bunu öngöremedi. Norveç 1-0’dan sonra oyunun kontrolünü ele geçirdi ve adeta bağıra bağıra gol geldi. Yediğimiz gol o kadar acemiceydi ki, korneri Norveçliler paslaşarak kullandılar, 2 oyuncuyu 1 kişiyle karşıladık!
KUNTZ FARK YARATAMADI
İkinci yarı golü bulmamız lazım, Stefan Kuntz, en etkili ve tehlikeli oyuncumuz Cengiz’in yerine Taylan’ı sahaya sürüyor. Attığı gole rağmen sahada top kaybından başka bir şey yapmayan Kerem’in yerine neden Cengiz Ünder oyundan çıkıyor? Gerçekten anlamak mümkün değil. Rakibi baskı altına alırsın, pozisyonlara girersin, fırsatlar kaçırıp da beraberlik alırsın anlarım.
Ne yazık ki final niteliğindeki bir maçta evimizde rakibi baskı altına bile alamadık. Üstelik golü kaçıran da 90+5’te Norveç oldu. Ayağımıza kadar gelen bu fırsatı lehimize çevirebilmek için hiç bir şey yapmadığımız bir maç oldu. Artık ipler elimizde değil. Kazanıp rakiplerimizin takılmasını beklemekten başka çaremiz yok. Stefan Kuntz’un ilk sınavında risk almayan ve fark yaratmayan bir teknik adamlık sergilediğinin de altını çizelim.