Fenerbahçe yorgun, moralsiz ve eksik idi. Üstüne bir de Giresunspor maça adeta 1-0 galip başladı. Sarı lacivertiler yedikleri erken golün şokunu yaşarken Giresunsporlular ise attıkları golün moraliyle üst üste ataklar ile farkı 2’ye çıkaracak pozisyonlar üretti. Ev sahibi takım, santrfor Umut Nayir 19. dakikada sakatlanınca Hakan Keleş yerine Süleymanov’u sahaya sürdü. Bu hamlenin ardından Giresunspor adeta kontak kapatmışçasına durdu.
VALENCiA’NIN GOLÜ DÖNÜM NOKTASI OLDU
Sahanın yıldızı Mert Hakan’ın orta alanda kazanılan bir topun ardından yaptığı asistle gelen Valencia golü ise maçın dönüm noktası oldu.
Bu golün ardından oyun üstünlüğünü ele geçiren Fenerbahçe, Giresunsporspor’un zaaflarından faydalanmayı bildi. Ev sahibi ekipte Diabate, Süleymanov ve Serginho aşırı bireysel oyunla, topla gereksiz fazla temas edip kayıplar yaşayınca ikili mücadelelerde daha diri olan Fenerbahçe, rakibine hiç pozisyon vermedi.
MERT HAKAN ÇOK ÇALIŞTI VALENCiA VE FERDi DE iYiYDi
Dün koşan, istekli bir Fenerbahçe izledik. Orta alanda Mert Hakan çok çalıştı ve iyi futbol oynadı. Hücumda Valencia güçlü ve diriydi. Ferdi verilen görevi yine başarıyla yerine getirdi. Özellikle orta sahada bu kadar eksik olmasına rağmen dün iyi futbolla kazanmak Fenerbahçe için Slavia maçı öncesi önemliydi. Giresunspor’a gelince... Kollektif oyundan uzak, mücadele gücünden yoksun ve hücumda bireysel göründüler.
Beşiktaş, ilk yarıda oyunun hakimi gibi görünüp hemen hemen hiç pozisyon üretmedi. Topu yavaş dolaştıran, savunma arası ve arkasına koşu yapmayan son derece statik kalan siyah beyazlıların bu görüntüsüyle pozisyonlar bulması da iyimserlik olurdu. Göztepe’nin planı ise basit ve net idi. İyi savunma yaptılar, çabuk çıkıp tehlikeler yaratmayı başardı sarı kırmızılılar.
KEREM AKILCI OYNADI
Fiziksel olarak Süper Lig’in iyi takımlarından olan İzmir temsilcisi hücumda final işlerini daha iyi yapa bilmiş olsa İstanbul’da öne geçmesi işten bile değildi. Beşiktaş’ta Miralem Pjanic, Rachid Ghezzal hatta Josef de Souza bile durgun gözüktü.
Oğuzhan Özyakup ve Rıdvan Yılmaz basit top kayıpları yaparken Alex Teixeira da etkisiz idi. Genç Kerem Kalafat, isabetli ve akılcı oyunuyla görevini yaptı.
İKİNCİ DEVRE DENGELİYDİ
İkinci devrede daha dengeli ve eşit bir maç izledik. Beşiktaş, ilk yarıya oranla hücumda daha etkili görünse de oyun anlamında güçlü görünmedi. Değişikliklerin ardından uzatma bölümlerinde üstünlüğü ele alsa da Beşiktaş kendisine golü getirecek üretkenliği yakalayamadı. Ghezzal’ın yarattığı pozisyonlar ise siyah beyazlı ekibe golü getirmedi. Penaltılara giden maçta artık şans ve kaleci becerisi devreye giriyor. Ersin’in başarısı ve kurtarışlarıyla turu geçen Beşiktaş, iyi futbol oynamadığı bir gecede çeyrek final vizesi almayı başardı.
Uzun bir aradan sonra tribün- lerde kalabalık ve coşkulu bir taraftar var. Ancak bir bakıyoruz ki Ghezzal-Josef-Larin-Atiba yedek. 3’lü savunmada Rize’de sahanının en iyisi olan Welinton kulübede, Malatya’da stoper oynayıp penaltıya neden olan Necip bir kez daha sahada. Önder Karaveli’nin tercihleri, oyuncu değişiklikleri gerçekten şaşırtıcı. Can ve Emirhan gibi 2 genç oyuncuyu aynı anda sahaya sürüp, taşıyamayacakları ağırlığı ve sorumlulukları yüklemek neden? Yetersiz olmalarına rağmen, üzerine “genç oyuncular üzülmesinler” diye de ikinci yarının başında değişiklik yapmayan bir teknik adam.
‘NECiP ÜZÜLMESiN’ DiYE!..
Beşiktaş, bir yarışma yeridir ve her maça kazanmak için çıkar. Kadroda bu kadar usta kenarda otururken genç oyuncu bu şekilde kazanılmaz. Bulursun 2-3 farklı skoru, son bölümde süre verirsin. İkinci yarıda 4’lü savunmaya dönüp Necip’i orta sahaya alan Önder Karaveli, değişiklikler için de 63’üncü dakikayı bekledi. Can ve Emirhan’ın yerine Larin ve Ghezzal’ı oyuna sürüp “genç oyuncu kazanmak” yerine “maç kazanmak” zorunda olduğunu hatırladı! “Necip üzülmesin” diye ligin en iyi orta saha oyucusu Josef’i ise kulübede oturtup 74’de oyuna aldı.
HATALARINI DÜZELTMEK iÇiN DEĞiŞiKLiK YAPTI
Karaveli’nin yaptığı tüm değişiklikler hatalarını düzeltmek için... Bu kadar güçlü ve kaliteli bir kadro acemi bir teknik adamın elinde deneme-yanılma tahtasına dönüştü. Teknik adamlık oyuncuyu mutlu etme mesleği değil. Galibiyete 3 milyon lira verilen bir ligde Beşiktaş, Önder Karaveli ile ne yazık ki boşa vakit harcıyor. Rahat kazanacağı maçlarda puanları hovardaca saçıyor. Maddi olarak da milyonlarca lira kaybediyor. Önder Karaveli iyi bir insan olabilir ama Beşiktaş’ın gerçek bir teknik adama ihtiyacı var.
Trabzonspor, iyi başladığı golü erken bulduğu maçın ikinci yarısında galibiyete ulaşırken çok acı çekti. Öyle ki ikinci 45 dakikanın tamamında oyunun kontrolünü eline alan Kasımpaşa, %61 oranında topa sahip olan taraftı. Lider, güçlü kadrosuna, oturmuş saha içi organizasyonu ve bu kadar puan farkına rağmen neden mahkûm oynadığını sorgulamalı.
Bu durum şampiyonluk baskısından mı kaynaklanıyor? Tamam, 3 puan ligin en formda takımına karşı değerli. Fakat bordo mavili renklere gönül verenler bunca yılın ardından bu şampiyonluk koşusunun tadını çıkartıp eğlenebilmeli.
KASIMPAŞA SANKi ALMAN TAKIMI GiBiYDi
Kasımpaşa’nın da hakkını fazlasıyla teslim edelim. Sanki sahada bir Alman takımı vardı. Hücum çeşitlemeleri, oyunun yönünü değiştirme, sahayı parselleme ve topu hızlı dolaştırma gibi alanlarda çok başarılılardı.
Hajradinovic’in organizatörlüğünde çok iyi bir futbol ortaya koydular. İyi pres yaptılar fakat Trabzonspor’un derin savunmasını aşamadılar.
Denswill ve Vitor Hugo’nun defansın merkezindeki harika oyunları; Siopis ve Dorukhan’ın arı gibi çalışması ve Visca’nın da fedakârca savunmaya yardım etmesi Trabzonspor’u ayakta tuttu.
MAREK HAMSiK’i ÇOK ARIYORLAR
Lider çok iyi bir takıma karşı önemli bir 3 puanı daha cebine koyup güçlü bir şekilde yoluna devam etti. Haftaya en yakın takipçisi Konyaspor ile oynayacağı maç öncesinde bu galibiyet ciddi bir özgüveni de beraberinde getirecektir ancak özellikle oynanan ikinci yarıdaki mahkûm futbol eleştiriyi hak ediyor. Şu bir gerçek ki Trabzonspor kazanıyor fakat saha içi lideri ve takımın beyni Marek Hamsik’i çok arıyor.
Galatasaray, maça yoğun presle başladı. Topu kaybettiği noktada baskı yapıp tekrar kazandı ve ilk 15 dakika Trabzonspor’u hiç çıkartmadı. Sarı kırmızılıların bu kadar istekli, agresif ve coşkulu futboluna Trabzonspor hiç yanıt veremedi. Penaltıyla gelen golün ardından da eforlu oyununa devam eden Galatasaray, Uğurcan’ın inanılmaz kurtarışı olmasa farkı 2’ye çıkartacaktı.
Boey, Nwakaeme’ye yakın oynayıp top aldırmazken Berat’ın da pres altında bocaladığını gördük. Trabzonspor orta alanda bir türlü bağlantıyı sağlayamadı ve Cornelius, Visca, Bakasetas üçlüsü de az topla buluştu.
AFFEDiLMEYECEK HATALAR
İkinci yarının başında Abdullah Avcı, Siopis hamlesiyle orta alanı sertleştirmek istedi ve roller değişti. Yoğun bir baskı oluşturan Trabzonspor, Marcao ve Nelsson’un iyi oyunlarıyla Galatasaray duvarını aşamadı. Domenec Torrent de baskı yiyen takımının topu rakip yarı alana taşıyabilmesi için önce Babel ardından Feghouli’yi sahaya sürdü. Bu değişiklikler ile Trabzonspor’un etkinliği azalmış görünürken önce Marcao; ardından Taylan’ın gole neden olan affedilmeyecek hataları Galatasaray’a pahalıya mal oldu.
G.SARAY’IN EN iYiSi EMRE iDi
Galatasaray’da Emre Kılınç takımının en etkili ismiydi. Kerem çalışkandı ancak fazla şey yapmak istiyor ve enerjisini ekonomik kullanamıyor. Sarı kırmızılı takımda Halil yerine Babel’in santrfor başlaması daha doğru bir tercih olurdu. İlk 45 dakika yoğun efor sarfeden sarı kırmızılar doğal olarak ikinci yarıda oyundan düştü.
SiOPiS DENGEYi DEĞiŞTiRDi
Trabzonspor kalecisi Uğurcan yaptığı 3 müthiş kurtarışla bordo mavililerin maçı kazanmasında başrol oyuncusu oldu. Onun dışında Siopis orta alanda kazandığı toplar ile oyunun Trabzon lehine değişmesini sağlayan isimdi. Yüksek tempoda bir Premier Lig maçı tadında bir 90 dakika izledik. Trabzonspor bu galibiyetle hedefe doğru dev bir adım atarken Galatasaray için krizin daha da derinleştiği bir sonuç oldu. Torrent için düşündürücü olan, geldikten sonra 3 maçı da öne geçtiği halde kaybetmesi.
Beşiktaş bir kez daha üstün oynadığı ve farklı kazanacağı bir maçı berabere bitirdi. Rize’de 2-2 biten maçın farklı bir versiyonunu izletti siyah beyazlılar.
Dün 90 dakikanın büyük bölümünde oyunu kontrolü altında tutan, iyi pas yapan Beşiktaş, ikinci golü getirecek net fırsatları değerlendiremeyince Necip Uysal’ın neden olduğu bir penaltıyla sahadan 1 puan ile ayrıldı.
SON 10 DAKiKA TRAVMASI
Malatya’ya net pozisyon vermeyen Beşiktaş, son bölümde oyuncu değişiklikleriyle yine geriye gitti. Ancak her şeye rağmen dünkü karşılaşma kesinlikle beraberlik maçı değildi.
Direkten dönen 3 top, kaçan pozisyonlar ve tüm bu yanlışlardan ders çıkarmayan, son 10 dakika travmalarına bir yenisini ekleyen Beşiktaş...
NECiP NEDEN STOPER OYNUYOR?
Michy Batshuayi, saha içinde çok çalışkan ve dün de Alex’e şık bir asist yaptı fakat bitiricilik konusunda sorun yaşamaya devam ediyor.
Dün Pjanic ve oyuna sonradan giren Atiba ile orta sahayı eline geçiren Beşiktaş’ta Vida da kusursuz bir maç çıkarttı. Ancak siyah beyazlı takımda anlamadığım tercihler var.
Galatasaray maçın başında Kasımpaşa’ya üst üste 2 gol pozisyonu verdi ve bu yüzden ilk yarının tamamında tedirgin bir futbol oynadı. 3 gün önceki Hatay maçında kalesin de 4 gol görmesi de tabii bunda etkendi. Defans hattı “Çıksak mı, çıkmasak mı?” ikileminde kalırken, sarı kırmızılı ekip oyunu rakip yarı sahaya yıkıp atak devamlılığı ile oynayamadı.
Galatasaray’ın bu kötü görüntüsüyle attığı gol de Kasımpaşa’nın kornerinin dönüşündeki kontra atakla geldi. İlk 45 dakikada sahada ne yaptığını bilen taraf olan lacivert beyazlılar, ilk yarının son dakikasında Donk ile beraberlik sayısına ulaştı.
MORUTAN ANCAK U19'DA OYNAR
İkinci yarıya moralli başlayan Kasımpaşa öne geçtikten sonra, Galatasaray bu gole uzun süre reaksiyon gösteremedi. Torrent’in beklenen önde baskılı, rakip yarı sahadaki oyununu göremedik. Dün orta alanın merkezinde oynayan Van Aanholt pozisyonunu fazla yadırgamadı ve sarı kırmızıların iyilerinden biriydi. Ancak büyük umutlarla transfer edilen Morutan ve Cicaldau bir kez daha görüldü ki Galatasaray seviyesinde futbolcular kesinlikle değil. Özellikle Morutan bu fizik kalitesiyle ancak U19’da oynar.
Sezon başından beri yazıyorum-söylüyorum; “Bu kadro kalitesi şampiyonluğa oynamaz” diye. Fatih Terim, derin tecrübesiyle en azından daha dengeli bir futbol oynatmaya çalışıyordu.
DEPRESYON TEHLİKESİ
Galatasaray’da kötü gidişat tüm hızıyla devam ediyor ve fikstürde bundan sonraki maçlar daha da zor. Hafta sonu Trabzonspor karşılaşması var. Sarı kırmızılılar, lidere de kaybettiği takdirde içinden çıkması çok zor bir depresyonla yüzleşmek durumunda kalır. Domenec Torrent ve ekibi de takımı bu bunalımdan çıkartacak deneyime sahip değil.
Fenerbahçe, İrfan Can’ın golüne kadar sahada yoktu. Ne zaman ki Altay’ın golüne 37’de İrfan Can ile cevap verdi ardından futbol oynamayı hatırladı.
İsmail Kartal’ı tebrik etmek lazım. İlk yarı tel tel dökülen Pelkas’a 45 dakika tahammül etti ve ikinci devrenin başında yaptığı hamleler ile maçın seyrini takımı lehine değiştirdi.
FERDi SOL BEKTE BAŞARILIYDI
Valencia ve Serdar Dursun ile çift santrfora dönen İsmail Hoca, bu değişikliğin de meyvesini aldı. Maça sağ önde başlayan Ferdi, ikinci yarıda sol bek pozisyonunda başarıyla oynadı. Ancak sahanın yıldızı 1 gol, 1 asistle oynayan İrfan Can oldu. Uzun bir aradan sonra yıldız futbolcuyu böylesine istekli ve yeteneklerini sergilerken gördük. Attığı gol çok klastı ve Serdar Dursun’un attığı kafa golünde de son derece etkili bir servis yaptı. 2-1’den sonra net fırsatları da kaçıran sarı lacivertlilerin ikinci yarıda oynadığı futbol “Nihayet” dedirtti.
SADECE DiPTEKiLERi YENDi
3 puan Fenerbahçe için önemliydi. Ancak şunu unutmamak lazım Fenerbahçe ligin en sorunlu ve krizdeki takımını mağlup etti. Aradığı çıkışı yakalayabilmesi için bir galibiyet serisi şart. Son 7 maçta alınan 2 galibiyet var ligin son iki sırasında aylardır maç kazanamayan Malatya ile Altay karşısında ve tek farkla.
Altay ise ilk 30 dakika iyi futbol sergileyip öne geçtiği maçta ikinci yarıda pozisyon üretemedi ve defansif anlamda da direnç gösteremedi. Mert Nobre’nin işi çok zor.
Hakem Hüseyin Göcek ise verdiğivermediği kararlarla iki takımdan da tepki alan bir yönetim gösterdi.