Paylaş
Davul-zurna çalabilir. “Hoş”tur.
Arabayla tur atıp pencereden bayrak sallayarak liderinin ismini haykırabilir. “Mantıklı”dır.
Halaya durup kutlayabilir. “Ne güzel”dir.
Ama havaya, sağa sola ateş açamaz! Suçtur!
Ne yazık ki bunu da gördük.
Pazar gecesi İstanbul’un özellikle Boğaz semtlerinde pek çok kişi seçim sonucunu havaya ateş açarak “kutladı”! Ve her yeri bina, insan, kalabalık, çoluk çocuk olan bir şehirde, bir felaketin ucundan döndük.
Birkaç sorum var.
Bu magandalar kim, ne cesaretle şehrin ortasında havaya ateş açıyorlar?
Bu kadar çok silah nereden bulundu ve nasıl ellerine geçti?
Bu silahlar ruhsatlı mı, bu adamların silah taşıma izni var mı?
Bu tehlikeli suçu işleyen acaba bir kişi göz altına filan alındı mı?
Ve en önemlisi, bütün bu sorular niye herhangi bir güvenlik görevlisinin aklına gelmedi de ben soruyorum?!
Bazı soruların cevaplarını aldım gerçi. Mesela o gece sadece İstanbul silah sesleriyle inlememiş. Misal, ateş açanlardan biri Sakaryaspor’un bir oyuncusu. Sadece Sakarya’da havaya ateş açmakla kalmamış, bu görüntüleri sosyal medya hesabından “Adettendir” yazarak da paylaşmış! Şanlıurfa’da da bayağı bir kurşun atılmış, fotoğraf ve video çok. Rize’den de benzer manzaralar var.
Yetkililer beni bir aydınlatabilir mi? O gece gözaltına alınan, hakkında işlem yapılan, bu son derece tehlikeli hareket için ceza alan var mı?
Bir de hepimize soru: Düğün olsun, şampiyonluk olsun, seçim kutlaması olsun, silah atma manyaklığını tamamen bırakıp davul-zurna güzelliğine hangi asırda geçmeyi düşünüyoruz?
CHP, CANIM SEN HAYIRDIR YA?
SEÇİM günü CHP yetkilileri defalarca kameralar önünde basın toplantısına çıkıp “Bunlar gerçek sonuçlar değil, AA manipülasyon yapıyor, bizdeki sonuçlar çok farklı, daha YSK’da bile bu kadar sandık sonucu yok! Seçim alanlarını terk etmeyin, bir şey dönüyor, inanmayın” diye ilgi çekici açıklamalar yaptılar.
Bu esnada TV’de anket şirketi sahipleri ve hatta sosyal medyada bazı müşahitler “AA gazetecilik yapar, sonuçları küçük bir sapmayla ama daha hızlı açıklar, YSK daha yavaş ve sıkı kontrolle gider, itirazları değerlendirir, onun için yavaş davranır, aradaki fark bundan” dedi.
Biz kime, neye inanacağımızı bilemeden öyle baktık.
CHP yetkilileri akşamın geç bir saatine kadar ısrarla “Sakın inanmayın, YSK sonuçları böyle değil, iş 2. tura kaldı” deyip duruyordu.
Sonra aniden bir şey oldu.
Aynı CHP ekibi kameraların karşısına mahcup bir ifadeyle çıkıp “Evet sonuçlar bu şekilde, ama işte ufak tefek hatalar varsa peşini bırakmayacağız, yalnız sonuçları lütfen suhuletle karşılayalım” açıklaması yaptı.
Pardon? Ney?
Arkadaş, sen ülkeyi yönetmeye talipsin. Hangi kurum, sonucu ne zaman, ne şekilde, hangi yöntemle açıklıyor bilmiyor musun? Bütün gün niye yaygara yaptın?
Şakaysa kötü, ciddiyse daha kötü.
Kısa dönemli umut vermek, müşahitleri diri tutmak için yaptıysan berbat fikir, bilgisizlikten yaptıysan dev rezillik. Yahu sen parti olarak, ülkenin (istatistiklere göre) en yüksek eğitimli, en şehirli seçmenine sahipsin. Bu milyonlara layık gördüğün performans bu mu? Veriler hangi sırayla, ne hızla, hangi kurumda nasıl giriliyor bilmiyor musun? Lütfen bilsene bir zahmet! Hayır çünkü işin bu zaten! Doktor, müzisyen filan değil, siyasetçisin!
Kusura bakma sevgili CHP. Kızgınım! Demokratik ve tahammüllü bir parti olduğunuza hâlâ inancım tam olduğundan, açık konuşacağım: Bence sokakta çok konuşulduğu üzre, yüzde 30’un üstünde oy alan Muharrem İnce’yi parti başkanlığına getirmeyi ciddi düşünün, evet, ama ekibinizi kendine getirmeyi daha da ciddi düşünün!
Affedin de ben bir sabah çıkıp “Bu reytingler manipülasyon, biz aslında dün gece 17 reyting aldık, bekleyin” deyip akşamüzeri “Evet dün gece listede yazdığı gibi 7 reyting almışız ama belki 7.001’dir, araştıracağız, listede ikinci olmamızı suhuletle karşılayın” desem, bir daha utançtan oyuncu odasına giremem!
Ki sonuçta nedir ki, komedi yapıyoruz, ülkeyi yönetme derdinde değiliz...
Paylaş