Amerika’yı yeniden keşfedelim mi?!

Cumhurbaşkanım söylüyorsa konu kapanmıştır. Ki geçen gün yapılan sokak röportajında da gördüm ki halk da böyle düşünmekte. Soru: Amerika’yı kim keşfetti? Cevapların çoğu: Türkleer?! Birkaç “Kolomb”, iki “Macellan”, bir “Jules Verne” diyen çıktı. Onun dışında belli ki bilimi güncel siyasetten takip eden bir milletiz! “Tayyip Erdoğan söyledi” diyor ahali. Kolomb’u çoğu duymamış bile zaten.
Ezberler bozuluyor sevgili vatandaşlar. Tarihte inovasyon diyebiliriz buna! Yani yenilik. Hayatımızı vesayet sisteminin tarih bilgileriyle mi geçirecektik kardeşim? Gerçi Sayın Erdoğan “Müslümanlar keşfetmiş” dedi, yani Türkler demedi. Ama halk o detayla uğraşacak değil ya. “Biz bulmuşuz işte, Cumhurbaşkanı söyledi” deyip geçiyor!
Ayrıca bence Türkler daha yüksek ihtimaldir. Arap yerinden kalkana kadar Türk gidip orada simitçisini-köftecisini açmıştır! Amerikan bagel’ı ve hamburgerinin de bizden gittiğine şu an emin gibiyim!
Öte yandan Kızılderililer zaten Türk’tür. E Türk de yabancı bir yere gidince ilk önce akrabalarını yanına aldırır. Demek Kızılderililer, Müslüman Türk akrabalara “Gelin burada birer arsa kapatın, ileride değerlenir” dedi, ama yer sapa olduğundan yolculuk acık uzun sürdü.

VİKİNGLER ÜZÜM YEDİ, BAĞCILAR DÖVDÜ!

Kolomb’u da abartmayın. Adam karaya çıkmış ama orayı Hint Adaları sanıyor, öyle şuursuz bir tip! Gemide tıksırıncaya kadar içti mi ne yaptıysa. O kafayla Heybeliada’ya mı gitti, Kanarya Adaları’na mı çıktı ne bilelim?
Bir süre için şakayı bırakıyorum: Amerika’yı gerçekten 1492’de Kolomb keşfetmedi! Bir kere, 14 bin yıl önce o kıtada kimse yoktu ve diyebiliriz ki Amerika’yı ilk ayak basanlar keşfetti! Teoriye göre bu insanların bir boyu Bering Boğazı’ndan yürüyerek, ötekiler Avrupa’dan gemiyle adadan adaya dolaşarak Doğu Amerika’ya çıkanlar.
1000 yıllarında ise Vikinglerden “Kızıl Erik” (meyve değil, isim olarak!) lakaplı şahıs, yeni yerleşimler ararken Grönland’a çıktı. Arkasından gelenler ve oğlu Leif Erikson, tesadüfen başka adalar buldular. Keşfedip, üzümlerini Grönland’a götürdükleri yerin ise ABD’nin New England kıyısı olduğu iddia ediliyor. Sonra yerlilerden kaçıp, Grönland’a dönmüşler.
En acaip kısma geliyoruz: Johns Hopkins Üniversitesi profesörü ve Orta Asya-Kafkas Enstitüsü kurucusu S. Frederick Starr, Amerika’yı bir Müslüman Türk’ün keşfettiğini anlattı! (Aralık 2013’te History Today dergisinde.)
Adamımız, bilmeyenler için: Ebu Reyhan El Biruni! 973-1048 yılları arasında yaşadı. Gökbilimci, matematikçi, coğrafya, ilaç bilimi ve tarih âlimiydi. Bugünkü Özbekistan’da doğduğu ve Selçukluların topraklarında yaşadığı için, resmen atalarımızdandır!

AMERİKA’YI GERÇEKTEN KEŞFEDEN TÜRK!

30 yaşındayken dünyanın çapını bugün bilinen değere çok yakın hesapladı! Newton’dan 700 yıl önce yerçekimiyle ilgili kuramlar yazdı. Ve evet, gitmese de görmese de Amerika’nın varlığını ilk o ortaya koydu! Kolomb’dan yüzyıllar önce, tesadüfen Grönland’a çıkan Vikinglerle aynı zamanda. Avrupa, Afrika ve Asya’yı kapsayan detaylı bir dünya haritası çıkardı. “Dünyanın geri kalanı okyanustur” fikrini reddetti. “Avrasya karası dünyanın orta bölgesinden geçiyorsa, öyle bir tabiat olayı gerçekleşmiş ki, Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında da büyük ve insanların yaşadığı bir kıta vardır” dedi!
Cumhurbaşkanı’nın kastettiği buysa, eyvallah. Ama “Küba’da cami gören Kolomb” filan... Bilemedim.
Bildiğim şu: 11. yüzyılda bizden birinin astronomi ve coğrafyayla keşfettiği kıtaya, tesadüfen çıkmış vahşi Vikinglerin ürettiği telefonlarda, oraya 500 yıl sonra yerleşenlerin bulduğu Twitter’da, bugün bu konunun geyiğini yaparsak, yine hiç yoktan iyidir! Biz yine “Amerika’yı bir Müslüman Türk keşfetti” diyelim. Zira Biruni’nin 10 yüzyıl önce Yunan ve Müslüman âlimlerle astronomi tartıştığı bu topraklarda, şimdinin sokak röportajlarındaki bilgi seviyesine bakarsak, yakın gelecekte ufukta başka bir bilimsel gurur görünmüyor.
Kahramanımızla ilgili son bir not: Biruni Sultan Mesud’un hediye ettiği saf gümüş yüklü fili reddederken şöyle demiştir: “Bir âlim, gümüşün çabuk tükenebileceğini, fakat bilimin yıllar boyu yaşayacağını bilir...”
Çok yalnızız be Biruni...