Bir hazin veda İsmail’e

Gaziantep Üniversitesi Konservatuvar Bölümü son sınıf öğrencisi İsmail Değirmenci (25 yaşında), okul harçlığını çıkarmak için sahneye çıktığı barda belki de “Şu şarkıyı bir daha çal lan” ya da “Gel dibimizde çal” yahut “Sen çalarken bacımıza mı baktın” diyen birileri tarafından dövülerek öldürüldü.

Haberin Devamı


Bu içler acısı olay kısa bir süre sonra sosyal medyada yayılmaya başladığından beri hâlâ etkisi sürmekte.
Suçlular yakalandı.
Geriye, kalanlara sabır dilediğimiz bir dua kaldı...
Müzikle hayatını kazanmaya çalışan 25 yaşında bir genç.
Sabaha kadar parmaklarını, kollarını bu ülkenin gülümseyişine feda etmeye hazır.
Sanat da bir ülkenin en büyük silahlarından biri.
Çünkü ölmeye yüz tutan güzel şeylerin dirilmesinde çok büyük rol oynar.
Ortak değerlerin gözden kaçırılamayacak kadar kıymetini vurgularken, yeni olanın ve bize yeni bir şeyler katacak olan tüm bilgilerin daimiyeti için çaba gösterir.
Sanatçı dövülmez, hırpalanmaz...
Çok sevilmeli sanatçı. Çünkü sanatçı bir tek o yolu biliyor.

ŞU SIRA DİNLEDİĞİM ALBÜM

Gürol Ağırbaş’ın “Bas Şarkıları 3” albümü çıktı. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en önemli bas gitaristlerinden kendisi.
Son yıllarda Ediz Hafızoğlu, Çağrı Sertel gibi genç ve başarılı müzisyenlerin albümlerinin yanına Gürol Ağırbaş’ın bu albümü de oturunca tam oldu.
Dinlenesi bir albüm olmuş.
Bu yaz kaliteli müziklerle geçecek diye seviniyorum.

FESTİVAL ZAMANI

İstanbul Film Festivali başladı.
Şahane filmler bizi bekliyor.
Heyecanlıyım.
Son dönemde güvenlik nedeniyle gelmekten son anda vazgeçen ya da konser iptal edenler de oldu. Nick Cave gibi “geliyorum” diyen de. Yine de Türkiye’de bu anlamda daha fazla festival görmek isteriz.
Sponsor ve konuk konusunda sıkıntısız yürütülen bir festival programı hem bizlere moral olur hem de “geldik gidiyoruz” dediğimiz kısacık ömrümüze şahane bir katkı.

BEKLENEN ÖDÜL TÖRENİ İÇİN

Afife Jale Ödül Töreni yakın zamanda.
Benim favorim
Boran Kuzum ve Ecem Uzun.
Yılın en iyi yönetmenlik performanslarından biri Serdar Biliş’indir.
Adaylar listesinde adını göremesek de...

SEVDİĞİM TWEET

Geçenlerde
okudum. Prof. Hakan Yılmaz paylaşmış:
“Bir Japon sanatı var, Kintsugi.
Kırık bir çanağı, kırıldığı yerden belli ederek onarmak.
Kırıkları ayrı bir tonda boyuyorsunuz mesela.
Böylelikle kendiliğinden bir desen çıkıyor ortaya.
Böylece, kırıkların tarihini de nesnenin üzerinde göstermiş oluyorsunuz.
İnsan da kırılır...
Ve kendisini
onarırken, bir Kintsugi sanatçısı gibi,
nereden kırıldığını belli ederek yapıştırmalı parçalarını.”
Twitter’da takip yaparken ‘topluma faydalı’ diye bir birim mi oluşuyor...
İyi ve sıkı takip
ettiğim birkaç isim sayesinde cebim hazine gibi bilgilerle doluyor da.
Darısı bilmeyenlerin başına.

Kimlik nedir

Haberin Devamı

Bazı haberlerin altında görüyoruz, “kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından öldürüldü” diye...
Kaderle lades tutuştuğumuz bir cümle.
Bekleyişe geçiyoruz.
Acıyı kayba yönlendiriyoruz sanki.
Çünkü hakikaten ortalıkta yok o kimlikler.
Kim bu kimliği açıklanamayan insanlar...
Ne işleri var bizim hayatlarımızda...
Haberlerde sıkça karşılaştığımız, bilgi sosyolojisinde büyüteçle bakılan “kimlik” konusu nedir?
Bu toplum nasıl bir kimlik bilgisi üretmekte artık?
En azından hakikat dediğimiz şeyin kimliğini çok iyi tespit etmek gerekir ki, bu dünyaya şefkatten başka her türlü zulmü yaşatacak olan insanın kimliğini bilelim, gerekeni yapalım.
Kabul etmiyorum.
Belirlensin o kimlikler.
Bu bir öfke cümlesi değil.
Bir şaşkınlık halimiz var ki enerjiyi doğru kullanamaz hale geldik.
10 saniyede Google sayfası açılmadığında müşteri hizmetlerini arayıp küfür eder hale geldik.
Bana ne dokunuyor bilmek istiyorum yaşadığım ülkede.
Kim bu kimlikler...
Kim öldürüyor beni...
Bilmek istiyorum...

Yazarın Tüm Yazıları