Zeynep Bey’in traktörleri Afrika pazarında

BU mesleğin en zevkli yanı inanılmaz kadınlarla tanışmak.

İnanılmaz erkekler de yok mu?

Haberin Devamı

Tabii ki var ama başarı öykülerinde “pozitif ayrımcılık” yaptığım da kimseler için sır değil.


İnsanın zihninde ağır bir imajı olan traktörle genç, güzel cıvıl cıvıl bir kadını bağdaştırmak biraz güç olduğundan Erkunt Traktör Sanayi A.Ş Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan’ı karşımda görünce hafif bocaladım.


Çoğu kişi de bocaladığından Zeynep Erkunt kendisine gayriihtiyari “Bey” diye hitap edilmesini yadırgamıyor.


Ankara’
da 60 yıl önce kurulmuş, otomotiv sanayiye parça üreten Erkunt Firması’nın ikinci nesil patronu yıllardan beri işin içinde.


“Yan sanayi olmak zor. Zira neticede sanayiye bağlısın. Ne kadar sipariş gelirse o kadar üretebilirsin”
diyor.


Bu mantıktan hareketle 2004 yılının sonunda ilk Türk markası traktörün üretimi başlamış.


Zeynep Erkunt
gururla “Otomotivde bir tek Koç’un Anadolu vardı. Traktörde lisans alarak işin kolayına kaçmadık. Kendimiz tasarlayıp ilk Türk malı traktörü ürettik” diyor.

Haberin Devamı


Erkunt
yan sanayide bilinen bir marka olduğu halde traktör markasını çiftçiye tanıtmak kolay olmamış.

 

TARLALARI BEDAVA SÜRDÜK

 

Genç kadın iki yıl boyunca Türkiye’yi gezmiş.


“Traktörleri açık TIR’lara dizdik. Bunları tanıtmak için köy, köy iki yıl boyunca 1 milyon kilometre kat ettik”
diye anlatıyor.


Şimdi böyle bir şeye şapka çıkartılmaz mı?


Çiftçi markayı yakından  tanısın diye kimi zaman traktörlerle bedava sürmüşler tarlaları.


Bir kadının tarım sektörüne bu şekilde girmesi çiftçiyi şaşırtmış.

“Üç tonluk kocaman aracı bu kadın mı üretiyor?” sorusu kafalarını kurcalamış.


“O zaman beni gördüklerinde ağızlarından Zeynep Bey çıkıyordu. Şimdi Zeynep Abla oldum”
diyor.


Zeynep Abla
bugün yayınladığı “Erkunt ve Tarım” Dergisi’yle tam 40 bin çiftçiye ulaşıyor.


Geçtiğimiz mayıs sonu itibarıyla pazar payı yüzde 17.


2010
yılında 3 bin traktör üretecek.


2 bin 500
’ü iç pazar, 500 tanesi ise Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika’da Sudan, Mısır gibi ülkelere yolcu.


“Önümüzdeki yıl hedef 5 bin traktör, pazar payımız da yüzde 20”
diyor.

Haberin Devamı


Bu bir başarı hikayesi değilse ne?

 

Yurt dışında Türk lisansıyla üretim

 

ZEYNEP Erkunt Armağan’ın şu sözlerinin altını çizmek gerek.


Tüm sektörler için geçerli zira.


Tasarım yaptığımız sürece ayaktayız”.


İlk Türk malı traktörü tasarlayan firmanın AR-GE kadrosu oldukça kalabalık.


“İnsanların traktörde mutsuz olduğu şeyler mutlaka vardır”
diye yola çıktıklarını belirten Zeynep Erkunt, öncelikle  çiftçinin belini büken mazot fiyatlarına göz önüne alarak traktör tasarladıklarını söylüyor.


“Uçuk mühendislerimiz motora fazla yüklenmeyen bir sistem geliştirdi. Dolayısıyla daha az mazot harcanıyor. Rakiplerimizden yüzde 40 daha az mazot yakan traktör peynir ekmek gibi satılıyor”
diyor.

Haberin Devamı


Tarım sektörüyle yıllardan beri haşır neşir olan Zeynep Erkunt’a göre, son yıllarda daha fazla gelir getiren bahçecilik iyi gelişiyor.


Meyve bahçeleri çoğalıyor.


Bunu göz önüne alarak bahçeye uygun, daha alçak bir traktör üretmişler..


Daha az mazot yakan traktör, bahçeler için traktör derken özel tasarımlar giderek çoğalıyor.


Sırada şimdi hem odun taşıyacak, hem tarlayı sürecek kepçeli bir traktörün tasarımı var.


Sonuç?


“Artık bizde lisans satma noktasına geldik. Irak ve Etiyopya’ya lisanslarımızla traktör üretecek”.

 

Tarım politikası yok

 

40 bin çiftçiye ulaşmayı başarmış, köy köy dolaşarak 2 yılda 1 milyon kilometre yol almış biri  tarımıbilmeyecek de kim bilecek?


Zeynep Erkunt Armağan’
a tarımın geleceğini soruyorum.


Meyve sularıyla, salçasıyla, kurutulmuş meyveleriyle zaten epey yol almış tarıma dayalı sanayinin daha da gelişebileceğini söylüyor.

Haberin Devamı


“Ne yazık ki bu gelişmeyi hızlandıracak bir tarım politikamız yok”
diye hayıflanıyor.


Sorunları sayıyor:

  • Belli ürünlere belli bölgelerde destek kağıtta kaldı.
  • Bölünmüş arazilerin birleşmesi konu 15 yıldır konuşuluyor ancak kaç yol alınamıyor.

Tarımda verimlilik için büyük arazilerin gerektiğini artık ben bile biliyorum.


Geçenlerde Muş’a Özyeğin Vakfı’yla yaptığımız yolculuk sırasında sohbet ettiğimiz Tarım Bakanı Mehdi Eker de bu “verimlilik” konusu üzerinde durmuştu.


Bölünmüş arazilerin “verimliliği” düşürdüğünü biliyordur mutlaka ama anlaşılan bu konuda elinden pek bir şey gelmiyor.

 

Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan bir süre yazmayacağım. Yeni başarı hikayeleriyle görüşmek üzere. 

Yazarın Tüm Yazıları