Öğrenciyken, üniversitede bir dışişleri bakanıyla aynı salonda oturmak, ona soru yöneltmek bizim aklımızın ucundan bile geçmezdi.
Bilgi Üniversitesi bu yıl Yaz Okulu'nun temasını Türk-Yunan ilişkileri olarak seçmiş ve Yunanistan Dışişleri Bakanı
Yorgo Papandreu'yu açılış konuşması için davet etmiş.
Dolapdere Kampusu'ndaki salonda sahnedeki iki koltuktan birinde
Papandreu, diğerinde
eski dışişleri bakanı
İsmail Cem oturuyor.
Cem, aynı üniversitede siyaset bilimi dersi veriyor.
Dinleyiciler arasında öğrencilerin yanı sıra tanıdık simalar: Bilgi Üniversitesi'nin kurucuları arasında olan
Bülent Akarcalı, eski Merkez Bankası Başkanı
Gazi Erçel, Türk-Yunan İş Konseyi'nden
Şarık Tara, Selim Egeli, Asaf Güneri.
İki ülke arasında ilişkilerin gelişmesinde işadamlarının katkısı büyük.
Üniversiteler arasında öğrenci değiş tokuşu onların inisiyatifiyle başlamış.
Bilgi Üniversitesi'nin Yaz Okulu'na katılacak 50 öğrenciye deneyimlerini aktaracak olanlar arasında İzmir Ticaret Odası Başkanı
Ekrem Demirtaş, Yunan iş dünyasının önde gelen ismi
Nikos Efthymiadis var.
Papandreu'nun Bilgi Üniversitesi'nin davetini kabul edip gelmesi önemli bir jest.
Peki Yunan Dışişleri Bakanı nasıl bir mesaj veriyor?
Türk-Yunan ilişkilerinin sağlam bir temele oturduğunu söylüyor.
AB üyeliği meselesine gelince, Yunanistan'ın Türkiye'ye
‘‘gerçek bir adaylık’’ prespektifi verilmesinden yana olduğunu belirtiyor.
Papandreu, Türkiye'nin Avrupa için önemli bir kazanım olacağını düşünenlerden.
Bu konuda samimi olduğuna kuşku yok.
‘‘Reformları yapsak da Avrupa Birliği bizi istemiyor diye düşünenler olduğunu biliyorum ama buna katılmıyorum’’ diyor.
‘‘Değişim olduğu takdirde üyelik süreci hızlanacaktır. Türkiye'ye kapı açık. Türkiye hazır olduğu zaman, Avrupa da hazır olacaktır.’’
Papandreu'nun bu sözleri güzel ama komiser
Verheugen'in geçen hafta ağzından kaçırdığı
‘‘Türkiye'nin üyeliğine inanmıyorum’’ sözleri ne olacak?
Arjantin'in Türkiye'yi sömürdüğünü biliyor muydunuz
DOKTOR Tuğrul Özel, yaklaşık 10 yıldan beri ABD'de yaşıyor.
Yaz tatili için karısını ve kızını alarak Türkiye'ye gelmiş.
Tatilinin bir bölümünü İstanbul'da, bir bölümünü Bodrum'da geçirmiş.
Ülkesinden yıllarca ayrı kalmış birinin gözüyle gezdiklerini, gördüklerini mail ile bazı gazetecilere göndermiş anladığım kadarıyla.
‘‘Güzeller güzeli İstanbul'u doyasıya kokladık, içimize çektik’’ diyor ama bazı tatsızlıklar yaşadıklarını da saklamıyor.
Ayasofya'da gişelerdeki memurların turistlere müthiş kaba davrandıklarına şahit olmuş. Olayı şöyle anlatıyor:
‘‘Ayasofya'daki kuyrukta tam önümüzde olan Arjantinli bir öğrenci Unesco kartını gösterip indirimden yararlanmak isteyince birden gişedeki memur sinirlendi.’’
Memur sinirlenmekle kalmamış yüksek sesle
‘‘Bizi ekonomik olarak sömürürken sesiniz çıkmıyor değil mi’’ diye bağırmış.
Doktor
Tuğrul Özel diyor ki:
‘‘Arjantin'in Türkiye'yi ekonomik olarak nasıl sömürdüğünü anlamadım. Memurun cehaletine mi şaşayım, kabalığına mı kızayım bilemedim.’’
Doktor
Özel'in bir diğer şaşkınlığı da taksi şoförleri olmuş.
Topkapı Sarayı'nın çıkışındaki taksiciler turistlerden fahiş fiyatlar talep etmekle kalmayıp, taksimetrelerini de açmak istemiyorlarmış.
‘‘İşin acıklı yanı turizm polisine durumu bildirince tatmin edici bir yanıt alamadık’’ diyor.
Doktorun Bodrum ile ilgili izlenimleri de var mail'inde ama onları geçiyorum.
İstanbul'un turizmde
‘‘kara bir yıl’’ geçirdiğini bizzat otelciler söylüyor.
Korkarım ki, Kültür Bakanlığı'nın memurları, taksiciler ve turizm polisleri el birliğiyle buraya gelmeyi göze alanları da kaçıracaklar.
Ergun Göknel taahhüde girmedik Thames Water girdiniz diyor
GEÇEN hafta bu sütunlarda yer alan Yuvacık Barajı'yla ilgili yazım üzerine eski İSKİ Genel Müdürü
Ergun Göknel'den mektup geldi.
Göknel yazımdaki
‘‘İstanbul yani İSKİ daha önce almayı taahhüt ettiği 100 milyon metreküp suyu almaktan vazgeçmiş’’ yolundaki sözlere karşı çıkıyor.
Mektubunda özetle
‘‘İSKİ ne benim Genel Müdürlüğüm döneminde, ne de Veysel Eroğlu'nun Genel Müdürlüğü döneminde Yuvacık Barajı'ndan 100 milyon metreküp su alacağı konusunda en ufak bir taahhüde girmemiştir. Dolayısıyla İSKİ'nin suyu almaktan vazgeçmesi söz konusu olamaz’’ diyor.
Göknel'in mektubunu bana İstanbul ile ilgili bilgileri vermiş olan
Thames Water'in Türkiye direktörü
Evren Köprülü'ye ulaştırdım.
Köprülü,
Göknel'e yazdığı cevabın bir kopyasını da bana göndermiş.
Evren Köprülü, elindeki belgelere dayanarak
Göknel'in iddiasının aksine bu taahhüdün verilmiş olduğunu yazıyor.
Göknel'e ayrıca taahhüdü kanıtlayan beş belge göndermiş. Belgelerin kopyaları bende.
Belgelerde, İzmit Belediyesi ile İSKİ arasında 1992, 1993 yıllarında imzalanan anlaşma ve anlaşma taslağı, İSKİ'nin 1992-1999 faaliyet raporlarında
‘‘su alınacağına’’ ilişkin ibareler var.
Köprülü'ye göre, bu resmi belgeler yatırımcıya İSKİ'nin suyu alacağına ilişkin yeterli güvenceyi vermiş.
Göknel,
Köprülü'ye yanıt verdiği takdirde buna bu köşede yer vereceğim.