BAĞDAT düşer düşmez ‘‘turizm kurtuldu’’ haberlerinin ne derece gerçeği yansıttığını Turizm Müsteşarı İsmail Kökbulut'a soruyorum.
Kökbulut dün sabahtan itibaren özellikle tur operatörlerinden iyi haberler geldiğini doğruluyor.
‘‘Her şey yolunda giderse kaybımız fazla olmaz’’ diyor.
Avrupa'da gazetelerde önümüzdeki günlerde hem Türkiye ekleri verilecek, hem Türkiye ile ilgili haberlerin çıkması sağlanacak.
Bu arada Avrupa'daki Türkler boş durmuyor.
Uzakta olsalar da gönülleri burada.
Deprem felaketinde de öyle değil miydi?
Avrupa Parlamentosu milletvekili Ozan Ceyhun bir kampanya başlatmış.
Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli Avrupalılara yaz tatillerini Ege ve Akdeniz'de geçirmesi çağrısında bulunuyor.
Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi TAM da ‘‘Her Türk ailesi yazın Türkiye'de’’ diye benzer bir kampanyaya girişmiş.
Müsteşar İsmail Kökbulut, bu çalışmalardan haberdar elbet.
Önümüzdeki 24 Nisan tarihinde Brüksel'de Ozan Ceyhun'un Avrupa Parlamentosu'ndaki Alman milletvekilleriyle düzenleyeceği toplantıya katılacağını söylüyor.
Irak Savaşı'nın neden olduğu kara bulutlar dağılsa dahi turizm sektöründeki dertlerin bitmediğinin kanıtı Alman Uçak Şirketleri Birliği Türkiye temsilcisi Süha Hiçyorulmaz'ın gönderdiği faks.
Ne diyor Hiçyorulmaz?
UÇAK ŞİRKETLERİNİN BOYKOTU
Faksında, Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin yabancı her yolcudan aldığı ve uçak biletine yansıyan ‘‘ayakbastı’’ parasının çok yüksek olduğunu, faturalar dolardan euroya çevrilince maliyet hesaplarının altüst olduğunu yazıyor.
‘‘Türkiye'ye gelen turistin yüzde 65'ini taşıyan yabancı uçak şirketleri Devlet Hava Meydanları'nın uygulamaları neticesinde Türkiye'yi boykot etme durumuna gelmiştir’’ diyor.
Aldığım fakstan söz açınca, Turizm Müsteşarı Kökbulut, 15 dolarlık ‘‘ayakbastı’’ parasının yüksek olduğu görüşünde. Meselá bu İspanya'da sadece 3.87 Euro.
Yine Kökbulut'un verdiği bilgiye göre, Avrupa'nın hiçbir havalimanında bu ücret 7 doları geçmiyor.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi İstanbul Başmüdürü Memal Ünlü ise aldıkları ücretin normal olduğu görüşünde.
Gel de çık işin içinden.
Limanların aldıkları yüksek ücret de Turizm Bakanlığı için ayrı bir dert kaynağı.
İsmail Kökbulut dün kendilerine başvuran 663 kamaralı Aida isimli Alman bir kruvazörü örnek veriyor.
Aida, önümüzdeki yıl uçakla İstanbul'a gelecek Alman turistleri Antalya'ya kadar götürecek ama liman ücretlerinin düşürülmesi koşuluyla.
Yine rakamlara geçiyoruz.
Rodos Limanı'nın gemilerden aldığı ücret 3 bin 800 dolar.
Barcelona 9 bin, Selanik5 bin dolar alıyor.
Antalya limanının talep ettiği ücret 25 bin 978 dolar, İstanbul limanının talebi ise 32 bin dolar.
Kökbulut, Aida meselesini Hazine ve Ulaştırma Bakanlıkları'yla görüşmüş, sorunu çözme umudunda.
Dediğim gibi Irak Savaşı'nın turizm üzerindeki tehdidi kalkmış gibi görünse de (henüz tam olarak belli değil) ‘‘kendi kalemize gol atma’’ alışkanlığımızdevam ediyor.
Alman Dışişleri Bakanı Fischer doğru söylemiyor
ARAFAT'ı Ramallah'ta ziyaret eden Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer iki gün önce Hürriyet'in manşetinde yer alan ‘‘Türkiye'yi uyutalım’’ haberini yalanlamış.
‘‘İddia tamamen saçma’’ demiş.
Bence Fischer doğru söylemiyor.
Zira geçen kasım ayında Berlin'de Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey iki yetkilisinin, dahil olduğum bir uluslararası gazeteciler grubuna verdikleri brifing beni dehşete düşürmüştü.
Grupta Türkiye’den bir gazetecinin de olduğunu öncelikle fark etmeyen İki yetkiliye Türkiye'nin AB üyeliği sorulunca cevap oldukça muğlaktı.
Türkiye'nin Müslüman kimliğinden tutun, AB'nin coğrafi sınırları içerisinde sayılıp sayılmayacağına kadar bir sürü gerekçe gösterilmişti.
Brifingden sonra Alman Dışişleri Bakanlığı'nın üyeliğimize karşı olduğu kafamda kesinleşmişti.
Nitekim ortaya çıkartılan belgesel de bunu doğruladı.