Ortadoğu’nun yıldız kadınları

Tzipi Livni’ye kulak verince, uzun zaman önce Ortadoğu sorununun çözümüyle ilgili yitirmiş olduğum umutlar bir nebze canlandı.

"Belki" dedim kendi kendime "belki bir kadın bazı şeyleri değiştirebilir." Kraliçe Raina, Arap Dünyası’nın reformlarından söz etti. "Artık doğru yola girdik. Dönüş yok" dedi. Gerçekten birbirinden parlaktı Ortadoğu’nun kadınları. Seslerini yıllar önce daha fazla duyurabilselerdi eğer, Ortadoğu çok daha iyi bir noktada olurdu.

ŞARM El Şeyh’te Dünya Ekonomik Forumu’nun yapıldığı Kongre Sarayı’na ayrı bir renk kattılar.

Çoğunlukla şıktı giyimleri.

Takıp takıştıranı da vardı, mütevazı bir zarafet sergileyeni de.

Bazıları neşeliydi, bazıları ağırbaşlı.

Ortadoğu
’nun kadınları.

Kimler vardı aralarında?

Lübnan’ın Sosyal İşler Bakanı Nayla Moavad.

Ürdün’ün Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Suhair Al Ali.

Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek’in eşi Suzan Mübarek.

Mısır Dışişleri Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Anissa Hassouna.

Bahreyn Emiri’nin ailesinden Şeyha Hessa Al Khalifa.

İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni.

Forumun son günü bir yıldız gibi parlayan güzeller güzeli Ürdün Kraliçesi Raina.

Üç gün boyunca Kongre Sarayı’nın koridorlarında, ne Başbakan Erdoğan’a refakat eden eşi Emine Erdoğan’ı, ne de Ali Babacan’ın eşi Zeynep Babacan’ı görmek nasip oldu.

LÜBNAN BAŞKANI OLACAĞIM

Oysa yukarıda adları geçen kadınlara kulak vermek ilginçti.

Dünyanın en sancılı bölgesi Ortadoğu’da, eğitim adına, kadınlar adına, kalkınma adına yaptıklarını öğrenmek, heyecanlarını paylaşmak güzeldi.

Bazıları hırslıydı.

Nayla Moavad gibi.

"Önümüzdeki başkanlık seçimlerinde Lübnan’ın başkanı benim" diyerek fırtına gibi esti Şarm El Şeyh’te.

"Suriye yanlısı Emil Lahud’u devireceğiz" dedi.

Beni de ikna etti.

"Oyum size" deyince kocaman kahkahasını patlattı.

Ürdün’ün genç bakanı Suhair Al Ali, Ürdün’de kadın-erkek eşitliği için önemli yasalar çıktığını ama çoğunlukla uygulanmadığını söyledi.

Böylelikle Ürdün ile benzerliklerimiz çıktı ortaya.

Bizden daha ilerde oldukları nokta ise şu:

Ürdün’de parlamentoda "kadın kotası uygulanıyor.

Bizde AKP Hükümeti’nin hiç yanaşmadığı işi, Ürdün gerçekleştirmiş.

"Namus cinayetleri"nde ise dert aynı.

Ürdün, "namus cinayetleriyle" başa çıkamıyor.

Mısırlı Anissa Hassouna, şeriata değindi.

Dediğine göre, şeriatta kadın-erkek eşitliği varmış ama tamamıyla yanlış yorumlanıyormuş.

SÖZÜMÜ SAKINMAYACAĞIM

Şeyha Hessa Al Khalifa
ile ayaküstü sohbette AÇEV yani Anne-Çocuk Eğitim Vakfı ile görüştüğünü anlattı.

Bahreyn’in AÇEV’in programını uygulamakta olduğunu söyledi.

AÇEV’in ününün ülke sınırlarını aştığını biliyordum ama Şarm El Şeyh’te bunu kendi kulaklarımla duymak pek güzeldi.

İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’ye gelince...

Şarm El Şeyh’te, dört erkeğin arasında tek kadın olarak bir panelde ortaya çıktı.

"Burada bazılarının kulağına hoş gelmeyecek şeyler söyleyeceğimi biliyorum ama sözümü sakınmayacağım" dedi.

Sakınmadı da.

Tzipi Livni’ye kulak verince, uzun zaman önce Ortadoğu sorununun çözümüyle ilgili yitirmiş olduğum umutlar bir nebze canlandı.

"Belki" dedim kendi kendime "belki bir kadın bazı şeyleri değiştirebilir."

Kraliçe Raina, Arap Dünyası’nın reformlarından söz etti.

"Artık doğru yola girdik. Dönüş yok" dedi.

Gerçekten birbirinden parlaktı Ortadoğu’nun kadınları.

Seslerini yıllar önce daha fazla duyurabilselerdi eğer, Ortadoğu çok daha iyi bir noktada olurdu.

Bundan eminim.
Yazarın Tüm Yazıları