Önümüzdeki 5 yıl teknoloji basamaklarını hızla tırmanacağız

TIME Dergisi her yıl olduğu gibi "yılın adamı"nı seçmiş.

"Yılın Adamı"nın kim olduğunu merak ediyorsanız "Siz" diyor dergi.

Enformasyon Çağı’nı kontrol eden "Siz".

Time’ın kapağında da zaten ayna gibi parlayan ekranıyla bir bilgisayar var. Ekrana baktığınızda kendinizi görüyorsunuz.

İnternet ağını kullanarak, "YouTube" "Blog" teknikleriyle geleneksel medyaya bambaşka yön veren "siz".

Time’ın kapağı Londra’daki Cisco merkezine yaptığım kısa ziyarete denk geliyor. Time ve Cisco’nun interneti tanımlamaları örtüşüyor. Her ikisine göre internet artık "insan gücü"nün ağı.

Cisco internet üzerindeki küresel bilgi trafiğinin yüzde 80’ini yönlendiren teknoloji şirketi.

Bilgisayarın görünmeyen yüzünü idare ediyor.

1984 yılında Stanford Üniversitesi’nde araştırmacı bir çiftin "bilgisayar üzerinden nasıl haberleşiriz" diye kafa patlatarak mesajlaşmayı başarmaları üzerine ortaya çıkan bir şirket.

Yeryüzünün internet üzerinden ilk mesajı da bu çiftin "kediyi kim besleyecek" mesajı olmuş.

Cisco üniversitenin bulunduğu San Francisco’nun kısaltılmış şekli.

Bugün yıllık geliri 30 milyar doları bulan ve bunun yüzde 17’sini Ar-Ge’ye ayıran şirket dünyada ve Türkiye’de ne yapmak istiyor?

Bunu Cisco’nun Merkezi ve Doğu Avrupa’dan sorumlu Kaan Terzioğlu’nun ağzından dinliyorum.

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Cisco’da son dönemlerde uluslararası üst düzey pozisyonlarda görev alan Türk yöneticilerin sayısında büyük artış olmuş.

Terzioğlu’nun yanı sıra beş, altı Türk yönetici de şirketin üst sıralarına tırmanmayı başarmış. Hepsi genç, hepsi başarılı.

DÜNYA DÜZ MÜ?

Cisco’nun vizyonuna dönersek, vizyon büyük oranda gelişmekte olan ülkelere yönelik oluşturulmuş.

Şirketin dikkati 2.2 milyarlık nüfusuyla dünyanın gelişmekte olan 130 ülkesinde. Dünyanın doğal kaynaklarının büyük bölümü bu ülkelerde. Ama buna karşılık enformasyon ağının alt yapısı çoğunlukla yetersiz.

Bu arada Cisco’nun bu gelişmekte olan ülkeler arasına Çin ve Hindistan’a katmadığını belirtmek gerek. Zira bu iki ülke apayrı bir çerçevede ele alınıyor.

Kaan Terzioğlu, "Dünya ne kadar düzleşse de hálá engebeli. Cisco bu engebeleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor" diyor.

Bunun için hükümetlerle işbirliğine gidiliyor.

Dikkatler daha fazla küçük işletmeler üzerinde yoğunlaşıyor. İnternet altyapısı iyileştikçe dünya ekonomisine entegre olmak kolaylaşıyor. Yani internetin gelişimiyle ülkenin ekonomisindeki büyüme paralel gidiyor.

Cisco’nun Türkiye ilgisine gelirsek. Türkiye, Cisco’nun 130 ülke arasında ilk yirmiye yerleştirdiği ülkeler arasında.

BEŞ YILLIK PLAN

Cisco
İcra Kurulu Başkanı John Chambers, ilk kez iki yıl önce Davos’ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geliyor.

Geçtiğimiz eylül ayında Ankara ziyaretinde yeniden başbakan ile bir araya gelen Chambers Türkiye’ye 275 milyon dolar yatırım yapacağını açıklıyor.

Bu yatırım için 5 yıllık bir plan öngörüyor. Neler var bu planda?

Terzioğlu sayıyor.

Başbakanlığın yürüttüğü Türkiye e-dönüşüm programına destek amacıyla eğitim.

Cisco Teknoloji ve Araştırma Merkezi’ni kurmak.

Uluslararası düzeyde sertifikalı internet uzmanının sayısını 100’e çıkartmak.

Bunların Türkiye’deki sayısı 12 imiş bu arada.

TOBB Üniversitesi’yle birlikte Girişimcilik Enstitüsü’nün kurulmasına yardımcı olmak.

Beş yıllık planda liste hayli uzun.

Dünya Ekonomik Forumu’nun "rekabetçilik" raporunda bu yıl 15 sıra birden atlayan Türkiye’nin 2011 yılında yani 5 yıl sonra göstereceği performansı merakla bekliyorum.

Sanki aynı odada gibiyiz

CISCO’nun Londra’daki merkezinde "geleceğin banka şubesi", "geleceğin evinin" ne olacağını örnekleriyle görebiliyorsunuz.

Bir de "geleceğin toplantı" odası var ki gerçekten etkileyici.

İddialara bakılırsa, ABD Başkanı Bush’a gösterildiğinde "karşımdaki adamla sanki aynı odadayım" diye çok şaşırmış.

Kaan Terzioğlu "TeleVarlık" olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu teknolojik buluşun gelecekte CEO’ların seyahat etme zorunluluğunu ortadan kaldıracağı görüşünde.

Terzioğlu’na göre, geleceğin toplantı odası seyahati büyük oranda azalttığı için şirketlerin büyük tasarruf sağlamalarını sağlayabilecek.

"TeleVarlık" şöyle bir şey:

Diyelim sizin şirketin merkez ofisi New York’ta.

Hong Kong’daki bir yöneticinizle sanki o aynı odadaymış gibi diyalog kurabiliyorsunuz.

Yuvarlık bir masanın etrafında siz varsınız, masanın karşı tarafında o ya da birkaç kişi.

Soru soruyorsunuz.

Aynı mekanda gibi anında cevabını alıyorsunuz.

Hong Kong’daki kişinin Coca-Cola kutusunu açmasını bile duyabiliyorsunuz.

Gerçekten teknoloji akıl almaz bir şey.
Yazarın Tüm Yazıları