Paylaş
2012 yılına kadar 1 milyon hektarlık sulamaya açılmış olacak.
GAP için 2008-2010 arasında harcanması öngörülen para 21 milyar lira.
Bütçenin üçte biri sulama projelerine, üçte ikisi ise ulaşım alt yapısına, eğitim, sağlık projelerine gidiyor.
Ancak Karahocagil, harcamanın 21 milyarın altına düşebileceğin zira müteahhitlerin krizde fiyatlarını aşağıya çektiklerini söylüyor.
Yüzde 50 oranında dahi indirim yapan firmalar oluyormuş.
Yüzlerce projeyi kapsayan GAP Eylem Planı’nın “hedefin neresinde” olduğu sorusuna Karahocagil “İyi yerindeyiz. İşler öngörüldüğü gibi gidiyor” diyor.
Sulama projeleri tamamlandığında GAP’ta bir “üretim patlaması” yaşanacağını söylüyor.
Zira bölgede yılda 2,5 ürün alınabiliyor.
Peki Ankara’da bu üretimin patlaması için belli bir strateji var mı?
KURUMLARIN ORTAK KARARI
GAP Başkanı “Biz sulamadan ulaşıma karayolları, demiryolları vesaire alt yapıyı hazırlıyoruz. Bundan sonra artık özel sektörün işi” diyor.
GAP’ta üretim ve yatırımla ile ilgilenen ülkeler arasında Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan, ABD gibi ülkelerin olduğunu öğreniyoruz.
“Bu ülkelerden yetkililer ile görüşmeler oluyor. Katarlılar ile görüştüm örneğin. Türkiye’de yatırım için 5 milyar dolar ayırmışlar” diyor Karahocagil.
Türkiye ile İsrail arasındaki krizin giderek derinleştiği günlerde İsrail’in GAP’taki varlığını merak ediyoruz.
“Arazi alımı ya da üretim için bize İsrail tarafından ulaşmış bir talep yok” diyor.
İsrail ile 2002 yılında imzalanmış olan sulama şebekeleri projeleri durdurulmuş.
Karahocagil bununla ilgili “DSİ, DPT, Enerji, Hazine, Dışişleri bakanlıklarıyla aldığımız ortak karara göre tüm sulama projelerini artık sadece
Türk şirketleri yapacak. Aksi takdirde bize pahalıya patlıyor” diyor.
Yani ortak karar İsrail’in yanı sıra daha önce sulama projelerinde ye alan Hollanda, İspanya, ABD gibi ülkeleri de kapsıyor.
Karahocagil “Türkiye’nin kimseye ihtiyacı yok” diyor.
GAP 2012’den sonra ne olacak?
GAP Eylem Planı’nın 2012’de tamamlanmasından sonra GAP İdaresi ne olacak?
Yerini bölgedeki kalkınma ajanslarına mı bırakacak?
Yoksa işlevi devam edecek mi?
Sadrettin Karahocagil’in bu soruya net bir cevabı yok.
“Kalkınma ajansları görevimizi üstlenecek gibi görünmüyor. Ajanslar daha çok işin ekonomik boyutuyla ilgili” diyor.
Karahocagil öyle diyor ama GAP’ı uzun yıllardan beri izleyen bir gazeteci olarak kurumun merkezini Ankara’dan Urfa’ya taşıdıktan sonra kan kaybı yaşadığını iyi biliyorum.
Ankara’daki evini barkını bırakıp Urfa’ya taşınmak istemeyen GAP çalışanlarının büyük bölümü istifa etmiş.
Diğer yanda kalkınma ajansları Türkiye’nin en büyük sosyo-ekonomik projesinin toplumsal boyutuyla ne kadar ilgilenebilir?
Bu boyutun ne kadar önemli olduğuna aşağıda kısaca değineceğim.
“Bir aşirete bağlıyım” diyenlerin oranı yüzde 34.4
MARDİN’de GAP’tan eski dostları görme fırsatım oldu.
Bunlardan biri Sosyal Gelişme Koordinatörü Aygül Fazlıoğlu.
Yaklaşık 16 yıldan beri GAP’ta kadınlar, gençler veçocuklarla ilgili ÇATOM, Gençlik Festivali dahil sayısız projede rolüFazlıoğlu tanıdığım en işkolik insanlardan biri.
9 ilimizi kapsayan GAP bölgesini, insanlarını, geleneklerini dışarıdan biri olarak ondan iyi bilen var mı bilmiyorum?
Mardin’de onunla bir günümüzü Erdoba Oteli’nin serin Şark Köşesi’nde GAP’ı konuşarak ve bilgisayarın başında geçirdik.
Fazlıoğlu’nun paylaştığı GAP ile ilgili en taze bilgiler herkese ilginç gelebilir.
Nüfus artış oranından başlayayım.
Türkiye’nin nüfus artış ortalaması yüzde 1.4 iken GAP’ta yüzde 2.4.
9 ili arasında sosyo-ekonomik gelişmişlik yönünden tam bir “uçurum” söz konusu.
Örneğin 81 il arasında Gaziantep 20. sırada gelirken Şırnak 78. sırada.
Her açıdan büyük bir değişim içersinde olan Mardin ise ancak 72. sırada.
AŞİRET BAĞI KADINLARDA GÜÇLÜ
GAP İdaresi’nin merkezi Ankara’da olan Sosyoloji Derneği’nden, Profesör Dr. Birsen Gökçe ekibine yaptırmış olduğu araştırmada “aşirete” bağlılık oranı da var.
Araştırmaya göre, bölgede “ağalık, “şıhlık” ve “aşiretçilik” gibi geleneksel kurumlar varlıklarını koruyor.
Kırsal hanelerin yüzde 34.4’ü, kentsel alanlarda ise yüzde 28.7’si kendisini “aşiret bağı” içersinde tanımlıyor.
Bu oran kırsal kesinde 10 yıl önce yüzde 57 imiş.
Gençlerde aşiret bağı zayıflıyor ama kadınlar arasında hala güçlü.
Söz kadınlardan açılmışken okur-yazarlık oranı Türkiye genelinde yüzde 81.6 iken 2008 verilerine göre GAP’ta bu oran yüzde 68.
Bu yüzden kadın okur-yazarlığıyla ilgili çalışan kurumların bölgeye yoğunlaşmaları çok önemli.
STK SAYISI ÇOK GERİDE
Kadın iş gücü de 2005’e göre neredeyse yarı yarıya düşmüş bazı illerde.
Bebek ölüm hızı Türkiye genelinde binde 17, GAP’ta ise neredeyse iki katı binde 30.
Yine araştırmaya göre, kooperatif, sendika ve dernek gibi sivil örgütler sayı ve üye olarak Türkiye’nin çok gerisinde.
Bölgede yıllardan beri büyük bir özveriyle çalışan Aygül Fazlıoğlu’nun önüme koyduğu tablo böyle.
Güneydoğu’nun ülkenin gerisiyle uçurumu kapatması için önümüzde daha uzun bir yol var gibi görünüyor.
GAP tümüyle lağvedilir ve kalkınma ajansları işin toplumsal yönüyle ilgilenmezse yazık.
Paylaş