Hillary'ye nasıl kitap imzalattım

HİLLARY Clinton Avrupa'da, satış rekorları kıran kitabı ''Yaşayan Tarih''in imza turnesinde.

Bir gün Paris'te, diğer gün Berlin'de.

Ben onu tamamen tesadüfen Londra'da Piccadilly’deki Waterstone's Kitabevi'nde yakaladım.

Kaldığım otel meğer tam kitabevinin karşısındaymış.

Londra'da ikinci günüm, öğleden sonra dört sularında otele dönerken kitabevinin önünde inanılmaz uzun bir kuyruk.

Etraf telsizli sivil polis kaynıyor.

Kuyruktakilerden birine sorunca mesele anlaşılıyor. Hillary Clinton, saat 17.30 ile 19.00 arası burada kitabını imzalayacak. Kuyruk kitabevinin önünde başlıyor köşeden aşağıdaki sokağa doğru kıvrılıyor ve karşı kaldırımdan yukarıdakine paralel caddede devam ediyor.

Kuyruk, muyruk, fırsat kaçar mı?

Derhal otele dönüp beni orada bekleyen gazeteci arkadaşımı fotoğraf makinesini alması için uyarıyorum. Hesapta Hillary Clinton kitabını imzalarken onunla resim çektirmek var.

Arkadaşıma kuyruğa girmesini tembihledikten sonra telaşla dükkandan içeri girip kitabı alıyorum.

Dışarı çıkınca bakıyorum ki, bizim arkadaş kuyruğun en önünde.

Kuyruktakilere ‘‘Gazeteciyiz, Türkiye'den geldik’’ diye rica etmiş ve araya ‘‘kaynak’’ yapmış.

Kitap tamam, fotoğraf makinesi yanımızda, kuyruğun önündeyiz.

Her şey mükemmel. İkimiz Hillary ile fotoğraf çektireceğimizden emin, pek mutluyuz.

Derken ilk hayal kırıklığı.

Kitabı karıştırırken, kitapçının ilk sayfalara yerleştirdiği beyaz kağıt dikkatimi çekiyor.

Bu Hillary'ye kitabı nasıl imzalatacağımıza ilişkin bir nevi talimatname.

‘‘Alıcının dikkatine’’ diye başlayan satırların devamı doğrusu pek iç açıcı değil:

n Waterstone's Kitabevi'nden içeri girenler çantalarını bırakacak ve ancak kitap imzalandıktan sonra teslim alacak.

n Hillary ile resim çektirmek yok.

n İthaf yazısı olmayacak.

Öyle ya da böyle kitap alındı bir kere. İlla imzalatılacak.

Kuyruğun önünde olduğumuz için ikinci ya da üçüncü yirmi kişilik grupla içeri giriyoruz.

Hillary dükkanın ikinci katında.

Bir iki dakika sonra ikinci şok geliyor.

Baştan aşağıya siyah giyinmiş Waterstone's Kitabevi'nin satıcıları ‘‘biletiniz nerede’’ diye soruyor.

Hangi bilet? Arkadaşıma umutsuzca bakıyorum ve dehşetle kuyruktakilerin hemen tümümün elinde küçük sarı bir kağıt parçası olduğunu farkediyorum.

Hain İngilizler... Meğer kuyruğa ‘‘kaynak’’ yapmamıza ses çıkartmamalarının nedeni buymuş.

Kuyruğun en sonuna gideceksin ve sarı bileti alacaksın...

Üstelik numaralı.

Biletsiz olduğumuz anlaşılınca hemen siyahlılar tarafından abluka altına alınıyoruz.

Zaten dükkanda kitap imzalatmaya gelenlerden fazla sivil polis, koruma ve bu siyahlı mahluklar var.

Dışarı çıkıyoruz ama ben yeminliyim pes etmek yok.

Hillary yediye kadar dükkanda olduğuna göre bir kez daha şansımızı deneyeceğiz.

Uzatmayayım süklüm püklüm kuyruğun sonuna gidip, o meş'um sarı bileti alıyoruz. Numarası 399.

Sonra aniden kuyruk hızlanıyor. Demek ki yeterince kitap satılmamış.

Yediye çeyrek kala çantasız, fotoğraf makinesiz, elimizde bir kitapla Hillary'nin önündeyiz.

Siyahlılar tarafından sıkı sıkı tembihlendiği gibi imzalanacak sayfayı açmış, bekliyoruz.

Turkuaz bir takım giymiş olan Hillary herkese kibarca gülümseyip ‘‘Geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Nasılsınız’’ diyor.

Acaba önünde kaç saniye kalabiliriz?

‘Merhaba... Ben Türkiye'den geldim. Gazeteciyim.. Daha önce sizinle birkaç kez karşılaşmıştık’’ diyorum. Elimi uzatıyorum.

Türkiye'yi işitince gerçek olduğuna inandığım bir ilgi gösteriyor ve Türkiye'yi çok sevdiğini, günün birinde tekrar gelmek istediğini söylüyor.

Mavi gözleri kocaman, uzattığı eli bembeyaz.

Bitti, bu kadar. İmzaladığı kitapla kuyruktan çıkıyorum.

El sıkıştığımızı gören Amerikalı bir çift merakla soruyor: ‘‘Onu nereden tanıyorsunuz?’’

Hillary,
ekibine 90 dakikada 700 kitap imzalayabileceğini garanti etmiş.

İddialara göre, dört yıl önce Harrods'da kitabını imzalayan Monica Lewinsky dakikada ortalama sekiz kitap imzalamış ama bir ara öylesine bunalmış ki gözyaşlarına boğulmuş.

Hillary Clinton, Lewinsky'nin rekoruna ulaştı mı bilmiyorum.

Kitapçıdan çıkarken kuyruğun başındaki adamın bilet numarası 520 idi ve saat yediye on vardı.
Yazarın Tüm Yazıları