Güler: GAZOPEC Türkiye’yi diğer ülkeler kadar etkilemez
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ULUSLARARASI Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol’un Davos’ta yaptığı GAZOPEC uyarısı gerçekleşiyor mu?
Umarım gözden kaçmamıştır.
Rusya lideri Vladimir Putin iki, üç gün önce Moskova’da GAZOPEC fikrine "sıcak" baktığını açıkca söylüyor.
Fransız Le Monde Gazetesi bu açıklamayı birinci sayfasına taşıyor.
Avrupa , Gazprom’un giderek daha fazla hissedilen baskısı nedeniyle zaten tetikte.
GAZOPEC yani doğal gaz ihraç eden ülkeler - Rusya, İran, Cezayir, Katar - karteli ise Avrupa Birliği için yeni bir kaygı kaynağıanlamında.
Fatih Birol, Rusya’nın, Cezayir ve İran ile böyle bir karteli oluşturmak için çalışmalar yaptığı yolunda duyumlar aldıklarını söylemişti.
Şimdi Putin’in açıklaması bunu doğrular nitelikte.
Peki GAZOPEC gerçekleştiği takdirde bunun Türkiye’ye nasıl bir etkisi olur?
Soruyu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’e yöneltme fırsatı buldum.
Güler’e göre, Rusya, İran, Cezayir ve Katar böyle bir doğal gaz karteli oluşturmaya karar verdikleri takdirde, Türkiye’nin diğer tüketici ülkelere oranla bir avantajı var.
Bunun ne olduğunu Bakan Güler şöyle açıklıyor:
"Enerji diplomasisinde iki stratejik kavram var. Kaynak coğrafyası ve geçiş coğrafyası. Batı’da tüketilen petrol ve doğal gazın yüzde 70’i doğudan sağlanıyor. Türkiye’nin avantajı geçiş coğrafyasında olması."
Yani bir yanda Bakü-Ceyhan-Tiflis projesi, diğer yanda Nabucco projesi avantajlarımız.
Hilmi Güler, Birol’un "GAZOPEC herkes için kötü olur" tespitine "genel bir değerlendirme" gözüyle bakıyor.
Türkiye’nin geçiş coğrafyası konumu nedeniyle "özel" bir durumu olduğunu ve komşu tedarikçi ülkelerle "özel" anlaşmaları olduğunu sözlerine ekliyor.
Dolayısıyla GAZOPEC gibi bir oluşum Türkiye’yi diğer ülkeler kadar etkilemeyecek.
BİROL İYİMSER DEĞİL
Dün sabah yeniden görüşlerine başvurduğum Uluslararası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol ise Hilmi Güler kadar iyimser değil.
GAZOPEC oluşturulduğu takdirde Türkiye dahil herkese kendi taleplerini dikte edeceği görüşünde.
"OPEC kurulmadan önce petrolün varili 2 dolardı. Kurulduktan sonra fiyatlar uçtu. Uzun vadeli anlaşmalar kısa vadeli anlaşmalara dönüştü. Aynı şeyler GAZOPEC ile yaşanacak" diyor.
"OPEC üyesi İran’ın petrolde bize bir yararı yok. Komşumuz olduğu halde petrolü bize daha ucuza vermiyor" diye ilave ediyor.
Putin’in açıklamasından sonra GAZOPEC’in kurulmasına bir adım daha yaklaştık.
Bunun Türkiye için ne anlama geleceğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Ayda ortalama 150 YTL’yi bulan doğal gaz faturam GAZOPEC’ten sonra dörde, beşe katlanırsa kötü.
Büyük kár peşindeki şirket çevreci olur mu
HAFTASONU boyunca Paris’te bir araya gelen bilim adamlarının "global ısınma" raporuyla yatıp kalktık.
Kuraklık, yükselen okyanus suları derken raporda "global ısınma"nın daha çok tüketen, daha fazla refah peşinde koşan insanlar yüzünden olduğu iyice ortaya çıktı.
İşin şakası yok.
Sera gazları nedeniyle yeryüzünün 4 derece daha çok ısınması felaket demek.
"Global ısınma" Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun birinci gündem maddesiydi.
Tartışmalar iş dünyasının neler yapabileceğinde odaklandı daha fazla.
Konuyla ilgili toplantıların birinde de bizlere "Yeşilden Altına" diye bir kitap dağıtıldı.
Kitap Yale Üniversitesi’nden Çevre Hukuku Profesörü Daniel Esty ile aynı üniversiteden Andrew Pinston tarafından yazılmış.
Profesör Esty Dünya Ekonomik Forumu’ndaydı. Dolayısıyla "Yeşilden Altına" kitabıyla ilgili konuşma fırsatı bulduk.
Kitap dört yıllık bir çalışmanın ürünü.
Dünyanın en kárlı şirketlerinin, hem çevreci olup hem kazançlarını nasıl katladıkları etraflı bir şekilde anlatılıyor.
BP örneğin, saldığı karbondioksit gazlarını azaltmak için yeni teknolojiye 20 milyon dolar yatırmış.
Beş yılda 650 milyon dolar tasarruf etmiş.
Kitaba göre, iş dünyasında "yeşil dalga"nın başını çeken global şirketler arasında BP, Shell, Toyota, Lafarge, Sony, Unilever, BASF var.