Paylaş
Buna göre, Eczacıbaşı işe alımlarda eşit özelliklere sahip iki aday arasında kadın olanını tercih edecek.
“Kadın İstihdamı”nı arttırmaya yönelik önemli bir adım.
Hedef şu anda yüzde 35 oranındaki “beyaz yakalı” kadın oranını kısa sürede yüzde 50’ye çekmek.
Aynı şekilde yüzde 30 oranında olan kadın yönetici ve yine yüzde 30’larda olan kadın müdür oranlarını yüzde 50’lere çekmek.
Grubun bu cesur kararını dün Eczacıbaşı Kadın Voleybol takımının bazı üyeleri eşliğinde açıklayan Erdal Karamercan ile konuşuyoruz.
Eczacıbaşı Kadın Voleybol Takımı’nın başarı grafiği yüksek.
Sayısız kere Türkiye şampiyonluğu kazanmış, Avrupa şampiyonu olmuş.
Uluslar arası yarışmalarda ikinciliği üçüncülüğü var.
Eczacıbaşı CEO’suKaramercan, “Kadın Voleybol takımımızın başarısı kadına fırsat verildiği zaman neler yapabileceğini gösteriyor” diyor.
Gerçekten kadın voleybolcularımız dünyada 11. sırada, erkekler ise 46. sırada.
İŞ HAYATINDA KADININ ADI
Sporda “kadının adı var” iddiasında olan Eczacıbaşı şimdi iş hayatında aynı şeyi yapmak istiyor.
Karamercan kadına yönelik bu adımı “sürdürülebilir kalkınma” adına attıklarını söylüyor.
Daha önce de yazmış olduğum gibi, Eczacıbaşı Grubu Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin Türkiye’deki ilk üyesi.
İkincisi Borusan.
Karamercan’ın söylediklerine dönersek, Eczacıbaşı, Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin bir üyesi olarak bazı taahütler altına girmiş.
İki yıldır karbon emisyonunu, su ve enerji tüketimini açıklıyor.
Örneğin 2009 yılında ton başında enerji tüketimini yüzde 8.1, su tüketimini yine ton başına yüzde 9.6 azaltmayı başarmış.
Karbon emisyonunda kaydettiği düşüş ise ton başına yüzde 7.3.
Karamercan “Sürdürülebilir kalkınmanın toplumsal boyutuna da dikkat çekmek istiyoruz” diyor.
YÜZDE 5’LİK ARTIŞIN YOKSULLUĞA ETKİSİ
“Kadın bunun önemli bir parçası zira kadın istihdamında yüzde 5’lik bir artış yoksulluğu yüzde 15 oranında azaltıyor” diye ilave ediyor.
Bir erkeğin ağzından bunları duymak güzel bir 8 Mart hediyesi olsa gerek.
İşe alımlarda iki eşit aday arasında kadın olanını tercih etmek Eczacıbaşı’nda her kademedeki kadın oranını yukarıya çekecek.
Eczacıbaşı Grubu’ndaki şirketler arasında kadın istihdamını ön plana çıkanlar ise ödüllendirilecek.
Erdal Karamercan’ın büyük şirketlerle ilgili bir tespiti var.
“Şirketlere güven kriz nedeniyle erozyona uğradı. Artık şirketlerden sadece k^arlılık, başarı istenmiyor. Artık toplumsal olaylara duyarı,insanların yaşamlarına dokunan şirketler makbul”.
İnsanların yaşamlarına dokunmanın yolu da mutlaka ve mutlaka kadından geçiyor.
Ezcacıbaşı’nın bu gerçeği görmüş olması ne iyi.
Gülseren Onanç’ın 8 Mart Manifestosu
KAGİDER eski başkanı ve CHP’nin yeni Parti Meclisi kadın üyelerinden Gülseren Onanç bizi asla habersiz bırakmıyor.
Haftanın bir ya da iki günü Gülseren Onanç’ın bir mesajı posta kutuma düşüyor.
Mutlaka heyecanını paylaşacak bir vesile oluyor.
Ya parti içindeki yeni çalışmaları, ya “çiçeği burnunda” bir politikacı olarak neler yapmayı planladığını anlatıyor.
Gülseren Onanç 8 Mart’ı Mardin’de karşılıyor.
Beni de çağırmıştı ancak bir yolculuk nedeniyle ona katılamıyorum.
Onanç, Mardin’e gitmeden önce kaleme aldığı 8 Mart Manifestosu göndermiş.
Bakın ne diyor manifestosunda:
Aktif bir vatandaş, ebedi bir kadın hakları savunucusu, yeni bir politikacı olarak
* Kadın- erkek eşitliğinin yaşama geçmesi ve devletin bu eşitliği sağlaması için
* Kadınlarımıza yönelik her türlü şirretin önlenmesi,
* Kadınların siyasette ve karar mekanizmalarında hak ettikleri gibi temsil edilmeleri,
* Kız kardeşlerimin eğitim haklarına sahip olmaları,
* Kadınlarımızın çalışma haklarını kullanmalarının önündeki engelleri kalkması,
* Memleketimde her bireyin eşit bir vatandaş olarak, düşünce, yazma, ifade özgürlüğünü korumak,
* Yargının gerçek adaleti yaşama geçirmesi,
* Vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletmek,
* Telefonların dinlenmediği, gazetecilerin tutuklanmadığı bir memleket,
* Barış dilinin hakim olduğu bir siyaset dili,
* Birbirimize güveni sağlamak için umutla ve cesaretle çalışacağım.
Yolun açık olsun Gülseren.
Türkan Saylan’ı özlüyorum
KADINLAR Günü’nde vicdanım bir kez daha sızlıyor.
Kadınların eğitimi, toplumda birer özgür birey olarak sivrilmeleri için mesleğini, sağlığı dahil her şeyini ortaya koyan Türkan Saylan’ın yaşamının son günlerinde karşı karşıya kaldığı hoyratlık vicdanımı sızlatan.
Ölümünden sonra bile acımasız bir itibarsızlaştırma kampanyasının hedefi olan Türkan Hoca’yı her zamankinden fazla özlüyorum.
Birlikte çıktığımız yolculuklarda yanına gelen küçük kızları tanıştırarak “Bak dinle büyüyünce ne olacakmış anlatsın” deyişini, gülen gözleriyle onlara cesaret verişini, onlarla birlikte hayaller kurmasını özlüyorum.
Türkan Hoca, Türkiye’de 100 bin kız çocuğuna ulaştığı takdirde çok şeyin değişeceğine inanıyordu.
İyi ki Türkiye’de onun bu hedefine inanmış olan kurumlar var.
Geçtiğimiz günlerde Mercedes-Benz Bayii Mengerler Ticaret Türk AŞ. ÇYDD’ye 100 bin euroluk bir bağışta bulundu.
2006 yılında da ÇYDD’ye 100 bin euroluk bir bağış yapmış olan Mengerler Ticaret sayesinde 100 bin kız çocuğunu hedefine biraz daha yaklaştık.
Paylaş