TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Eşref Cerrahoğlu kesin konuşuyor: "Bu yaz oteller, yatlar ve denizi kirleten tüm tesisleri sıkı takibe alıyoruz. Şimdiden ikaz ediyoruz, önlemlerini alsınlar. Turizm mevsimi de olsa denizi kirletenlere ceza yağacak."
Aldo Kaslowski, Asaf Güneri, Vera Bulgurlu gibi TURMEPA yönetim kurulu üyeleriyle dün öğle yemeğindeyiz.
Bir önceki buluşma aralık ayında Koç Holding’in Nakkaştepe’deki merkezinde olmuştu.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı o toplantıda TURMEPA önümüzdeki yaz aylarında faal olacağının ilk işaretlerini vermişti.
Bir kere, TURMEPA iç bünyesinde değişiklik yapmış. Profesyonel bir yapıya kavuşmuş. Dolayısıyla bundan böyle projelerini daha kolay hayata geçirecek.
İlk adımını temmuz ayında Göcek’te atıyor. Halen yapımı Tuzla’da devam eden bir sıvı atık arıtma gemisi Göcek’te devreye giriyor.
Çevredeki yatların, gezi teknelerinin atıklarını hallediyor. Tanesi 160 bin Euro’ya mal olacak aynı geminin bir ikincisi ise İzmir’de olacak.
Yine temmuz ayında biri Fethiye’de, diğeri Antalya’da deniz kirliliğini ölçen iki istasyon açılıyor.
Eşref Cerrahoğlu diyor ki "Yerel yönetim, üniversite ve TURMEPA işbirliğiyle ilk kez deniz kirliliğini kontrol altına almaya çalışacağız"...
Bu sözünü ettiğim istasyonlarda Muğla ve Akdeniz üniversiteleri sürekli ölçümler yapacak.
İstasyonların diğer bir işlevi de eğitim vermek. Denizi kirleten otel, lokanta sahiplerinden, kaptanlara kadar herkes burada eğitimden geçecek.
TURMEPA ekipleri 1 Haziran’dan itibaren belediyelerle sahilleri tarayacak. Arıtma için önlem almayan tesisler gerektiğinde mühürlenecek.
İstatistikler ortada. Turistik tesislerin yüzde 80’inde arıtma yok.
TURMEPA yetkililerinin verdiği bilgiye göre ise arıtması olanların çoğu da masraflı diye sistemi devreye sokmuyor.
Eşref Cerrahoğlu, "Odalarını ucuza kiralayan otel sahipleri harcamadan çekiniyor. Ama deniz kirlendiği takdirde üç yıl sonra ucuza sattığı odayı hiç satamayacak" diyor haklı olarak.
"Şimdiden ikaz ediyorum. Ne olursa olsun önlemlerini alsınlar" diye ilave ediyor.
TURMEPA’nın mücadelesi sadece denizi kirleten tesislere, yatlara değil.
Asaf Güneri hatırlatıyor. Balık çiftliklerinin 1 yıl sonra kapatılmasıyla ilgili kararda TURMEPA’nın mücadelesi etkili olmuş.
Derneğin, koyların imara açılmasına da itirazı var.
Eşref Cerrahoğlu’nun hesabı ortada: "Türkiye’nin bir koyunda 1 ay kalan 45 metrelik 3 teknenin Türkiye’ye katma değeri 1 milyon dolar."
Ancak Cerrahoğlu’nun dikkat çektiği nokta şu: "Biz turistik tesisler de, marinalar da, balık çiftlikleri de olsun diyoruz. Ama doğal dengeyi koruyacak şekilde. Çevreye zarar vermeden."
Avrupa’nın yediği levreğin yüzde 70’i Türkiye’den gittiğine göre elbet balık çiftlikleri olacak. Ama koylarda değil, açık denizlerde.
Göcek’te bu yaz bir arıtma tesisinin açılması, yatlara demirlemek yerine şamandıraya bağlanma zorunluğunun getirilmesi TURMEPA’nın öncülüğünde atılan adımlar.
Özetle TURMEPA denizlerin bekçisi.
Cerrahoğlu, "Sponsor aramaktan bıktık. Şirketlerin bize üye olmalarını istiyoruz. Üyelik yılda sadece bin YTL" diye çağrıda bulunuyor.
TURMEPA’ya üye şirketlerin sayısı 280 kadar. Toplam üyesi ise 35 bin.
Dört tarafı denizlerle çevrili bir ülkede bu sayının, özellikle şirket sayısının kat kat fazla olması gerekmez miydi?
Kapadokya modern tasarımla buluştu
HAFTA sonunda Kapadokya’nın eşsiz ilçelerinden birinde Mustafapaşa ya da antik ismiyle Sinasos’tayız.
Sinasos’ta yine eşsiz bir mekan: Konstantinos Eleni Kilisesi.
Pek nadiren kapılarını konserlere açmış olan bu 18. yüzyıl kilisesinde bu kez bir sunum var.
Kalebodur’un "Kapadokya" Koleksiyonu’nun sunumu.
İki yıllık bir çalışma sonucu ortaya çıkan koleksiyonun dört kategorideki ürünlerine Kapadokya’daki şehirlerin antik isimleri verilmiş: Seandos, Argeus, Assiena ve Sinasos.
Zeynep Bodur, en son Kapadokya koleksiyonuyla meyvesini veren tasarım serüvenlerini anlatıyor:
"Uzun yıllar tasarımlar müşterilerden gelirdi. 1980’li yıllarda tasarım dünyasıyla tanıştık. İtalyanlara yaptırıyorduk tasarımlarımızı. 1990 yılında ilk tasarım birimimizi oluşturduk. Bugün tasarım, inovasyon ve AR-GE’de 80 kişi çalışıyor. Ciromuzun yüzde 2’si Ar-Ge’ye gidiyor."
Türkiye’nin zenginliklerinden, kültürel mirasından modern tasarımla yararlanmak.
Kalebodur daha önce Selçuklu, Osmanlı koleksiyonlarında yapmış bunu.
Şimdi de bu deneyimine Kapadokya’yı katmış. Şirketin dört kişilik tasarım ekibi haftalarca Kapadokya’da dolaşmış.
Binlerce kare fotoğraf çekilmiş. Neticede buram buram Kapadokya kokan bir koleksiyon ortaya çıkmış.
Öyle ki, sunumdan bir gün sonra yöreyi gezdiğimizde evlerde, kiliselerde koleksiyonda gördüğümüz bir detay, bir motif hep karşımıza çıkıyor.
Ne mutlu Kapadokyalılara...
Dünyanın dört bir yanına ihraç edilen ürünlerle "Kapadokya" adı kimbilir kaç kişinin evinde anılacak.
Çinliler bizim borsaya rağbet eder mi
TÜSİAD önümüzdeki hafta Çin yolcusu olmaya hazırlanıyor.
Aylardan beri bu geziye hazırlanan TÜSİAD International Yönetim Kurulu Başkanı Aldo Kaslowski’yegeziyi sorduk. Bir haftalık geziye 50’den fazla şirket katılacakmış.
Çin ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 7.8 milyar dolar. Bunun 7.2 milyar dolarını Çin gerçekleştiriyor. Geriye kalanını Türkiye. Yani Türkiye aleyhine açık inanılmaz büyük.
Aldo Kaslowski’ninilgisini şöyle bir şey çekmiş:
Türk inşaat sektörü Çin gezisine rağbet göstermemiş.
Oysa hesaplara göre, Çin’in önümümüzdeki 15 yılda alt yapıya 220 milyar dolar harcaması gerekiyor. Yani, Türk müteahhitlere de bir şeyler düşebilir.
Kaslowski, teker teker Alarko, Tepe gibi büyük firmaları aramış, geziye neden katılmadıklarını sormuş.
Aldığı cevap şöyle: "İhalelerde rekabet etmek mümkün değil. Çin firmaları çok düşük fiyatlarla ihaleleri kapatıyor."
Çin gezisinde, inşaat sektörü yok ama borsa var.
İMKB Başkanı Osman Birsen’in geziye katılma nedeni Kaslowski’ye göre, Çinli yatırımcıları bizim borsaya çekmek.