×
Oysa Gaziantep’in dünyaya duyuracağı, tarihten gelen önemli bir markası daha var: Karkamış.
Tarihi M.Ö 5 bin yıla dayanan Gaziantep’in Suriye sınırındaki ilçesi Karkamış Geç Hitit döneminde altın çağını yaşamış.
Antik çağların ekonomisine damgasını vurmuş.
Takasa dayalı ekonomik modeli, “Büyük Dönüşüm” kitabıyla tanınan Macar ekonomist Karl Polinyi’nin de ilgisini çekmiş.
Hiç kuşkunuz olmasın bugün Gaziantep’in ticarette, sanayide güçlü bir konumda olmasının tarihi arka planında İpek Yolu kadar Karkamış’ın da rolü var.
Karkamış’ta ilk kazılar 1878 ile 1881 yılları arasında İngilizler tarafından yapılmış.
O dönem kazılardan çıkartılan eserlerin çoğu bugün British Museum’da.
British Museum’
Tam üyelik mi? Yoksa farklı bir ilişki mi? gibi tartışmalar devam ededursun, Avrupa Birliği’nin Türkiye’de finanse ettiği projeler tıkır tıkır yürüyor.
Geçtiğimiz hafta Ankara’da resmi açılışı yapılan projenin tam adı “Suriye Krizine Yanıt Olarak Türkiye’de Dayanıklılık Projesi”.
AB’nin hayata geçmesi için 50 milyon euro verdiği proje UNDP (BM Kalkınma Programı) tarafından uygulanacak.
Projenin amacı Türkiye’de yaşayan 3,5 milyon civarındaki Suriyelilerle “ev sahibi toplulukların” yaşadığı sıkıntılara kapsamlı ve sürdürülebilir çözümler getirmek.
Gazetelere, sosyal medyaya zaman zaman yansıdığı gibi Suriyelilerle gerginlikler yaşanmıyor değil.
Proje Türkiye’nin 11 ilinde iki yıl devam edecek.
Yani Suriye krizinden en çok etkilenen Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Kilis’in yanı sıra Suriyelileri yoğun yaşadıkları İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Mersin ve Manisa’da hayata geçecek.
Aslında projenin uygulanmasına geçtiğimiz şubat ayında başlanmış.
İKSV tarafından “Okullar Okulu” temasıyla düzenlenen 4. İstanbul Tasarım Bienali geçtiğimiz hafta önce sona erdi.
Önümüzdeki hafta 16-18 Kasım tarihlerinde ise TİM Başkanı İsmail Güllenin ev sahipliğinde düzenlenen, ünlü pek çok tasarımcıyı panel ve konferanslarda bir araya getirecek olan “Design Week Turkey” başlıyor.
Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ile Haliç Kongre Merkezi’nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Design Week Turkey”nin amacı, Türkiye’nin tasarım gücünü dünyaya tanıtmak ve tasarımın ekonomideki rolüne dikkat çekmek.
İşte tam bu noktada iki yıl önceki İstanbul Tasarım Bienali nedeniyle buluştuğumuz (bu yılki buluşmaya maalesef katılamadım) İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın söylediklerini hatırlatmak istiyorum.
“Bizi orta gelir tuzağından inovasyon ve tasarım çıkartacak. Günümüzde “Made in” yerine “Designed By” geçerli. Iphone’un arkasında ne yazıyor? Designed by Apple California, Assembled in China”.
Günümüzde tasarımın gücünü ortaya koyan iyi bir örnek
Hangi partinin, hangi şehre hangi adayı gösterdiğini henüz bilmiyoruz.
İstanbul için CHP’nin aday adaylarının isimleri havada uçuşuyor, AKP daha temkinli gibi.
Benim esas değinmek istediğim konu yerel seçimler vesilesiyle dünyada değişmekte olan, yerelin çok dışına taşan bir belediyecilik anlayışı.
Çünkü artık özellikle mega şehirlerin tüm dünyanın da meselesi olan göç, çevre, zengin-yoksul uçurumu, halk sağlığı gibi dertleri var.
Belediye başkanları bunları diğer ülkelerdeki meslektaşlarıyla, uluslararası kurumların ve özel sektörün desteği ile çözmek durumundalar.
Yani belediye başkanlığı görevi artık bildiğiniz gibi değil.
Geçenlerde
ME Too (Ben de) hareketi şişeden çıktı bir kere.
Şarkıcı Sıla Gençoğlu’nun sevgilisi Ahmet Kural’dan fiziksel şiddet gördüğünü söyleyerek adliyeye gittiği saatlerde, Asya, Avrupa ve ABD’nin çeşitli noktalarında Google çalışanları şirketin cinsel taciz iddialarına karşı tutumunu protesto için sokaklardaydı.
İstanbul’da Sıla Gençoğlu “ başıma gelen olay üzerine susmama karar aldım” dedi.
Tokyo’dan Singapur’a, Berlin’den New York’a ve tabii ki şirketin Kaliforniya’daki merkezinde sokaklara dökülen Google çalışanları, cinsel tacize karşı, ücret eşitsizliğine karşı “susma, konuş” sloganlarını attılar.
Bir de ücret eşitsizliğine dikkat çeken “kadın hakları, işçi haklarıdır” sloganlarını.
Me Too hareketinin kadın-erkek herkese mağdur bırakılan kadınlarla ilgili konuşma cesareti verdiği ortada.
Türkiye 2017 endeksinde 58. sıradaydı.
Adına 0.4’u eklemiş olan endeks, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin yeniden şekillendirdiği küresel ekonomi dinamiklerini ölçmek için yeni bir metodolojiye başvurmuş.
Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab’un söz konusu endeksle ilgili dediği gibi, Dördüncü Sanayi Devrimi’ne hazırlık artık rekabetçiliğin temel faktörlerinden biri.
Türkiye’nin bu yeni endekste gerilemesinin nedenlerinden biri kuşkusuz Dördüncü Sanayi Devrimi’ne hazırlığı tüm kurumlarıyla henüz kucaklamamış olması.
Endeksin temel aldığı 12 alan şöyle:
Kurumsal Yapılanma, Altyapı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Makroekonomik Ortam, Sağlık, Beceriler, Mal Piyasası, İşgücü Piyasası, Finansal Sistem, Pazar Büyüklüğü, İş Dünyasının Dinamizmi ve İnovasyon Kabiliyeti.
Türkiye endeksteki verilere göre, Altyapı, Makroekonomik Ortam, Beceriler, Finansal Sistem gibi alanlarda geriye gitmiş.
CİNSİYET UÇURUMU RAPORU AŞAĞIYA ÇEKİYOR
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni açıklanan “Küresel Rekabetçilik” Endeksi’nde 140 ülke arasında 32. Sırada.
Türkiye’nin 30 sıra önünde.
OECD’nin geçen yıl yayınladığı “Geleceğin Bilim İnsanları Hangi Ülkelerden” raporunda Almanya’nın arkasından gelen ikinci ülke.
Estonyalı bilim insanları gümbür gümbür geliyor.
Estonya geçen yıl e-tohum’un kurucusu Burak Büyükdemir’in düzenlediği “Startup İstanbul” un zirvesinin destekçisi olmuştu.
Yarın “İstanbul Startup’ların Yeni Başkenti” temasıyla düzenlenecek “Startup İstanbul”un bu yılki konuşmacıları arasında olan Estonya’nın e-Residency (e-oturum) programının iletişim sorumlusu Fransız Arnaud Castaignet ile geçenlerde buluştuk.
Arnaud Castaignet daha önce Fransa eski cumhurbaşkanı François Hollande’ın iletişim ekibinde yer almış.
Hollande
Bu pazar günü yani 21 Ekim’de tarihi Alsancak Garı’nda düzenlenecek İzmir GastroFest’in teması “Göç”.
İzmir’in göçlerle şekillenen mutfağını Nedim Atilla, Vedat Başaran, Ahmet Güzelyağdöken, Haluk Özyavuz, Sara Pardo gibi konunun uzmanlarından dinleme fırsatını sunuyor festival.
Levanten, Girit, Rum, Sefarad ve tabii ki Anadolu mutfağının İzmir Mutfağını nasıl etkilediği sorusunun cevabını verecek konuşmacılar.
1923 nüfus mübadelesinin İzmir yemek kültürüne etkilerini iki akademisyen Prof. Dr. Biray Kolluoğlu ile Prof. Dr.Zafer Yenal’den dinleyeceğiz.
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Tolgahan Kamiloğlu “Yarımada’da Göç Mutfağı”nı anlatacak.
Göç derken, İzmir GastroFest, şehirde halen yaşamakta olan140 bine yakın Suriyeli mülteciyi unutmamış.
Programda